Frankfurt yakınlarındaki Hanau kasabasında 19 Şubat'ta yaşanan ırkçı terör saldırısı sonrasında ülkede yaşayan Türkler sözcü.com.tr'ye konuştu... 4'ü Türk toplamda 10 kişiyi öldürdükten sonra intihar eden Rathjen ile ilgili soruşturma devam ederken ülkede yaşayan Türkler, yaşananlardan dolayı ciddi bir panik yaşanmadığını ama bu olayın ciddi anlamda bir tedirginlik yarattığını söyledi.

Küresel anlamda şok yaratan ırkçı terör saldırısında Ferhat Unvar, Mercedes Kierpacz, Sedat Gürbüz, Gökhan Gültekin, Hamza Kurtovi, Kaloyan Velkov, Vili Viorel Pun, Said Nesar Hashemi ve Fatih Saraçoğlu isimli göçmenler yaşamını yitirmişti.

Hanau'nun merkezindeki Grimm Kardeşler Anıtı'na çok sayıda çiçek, mum ve notlar bırakıldı.


Frankfurt'a 25 kilometre uzaklıktaki 100 bin nüfuslu Hanau'da 20 bini Türk 40 bin göçmen yaşarken, korkunç saldırının meydana geldiği noktalarda oluşturulan anıtlar toplumun her kesimi tarafından ziyaret ediliyor. Saldırıda hayatını kaybedenler için mum, gül ya da mektuplar yer alırken, Hanaulular, katliamın unutulmaması için elinden geleni yapıyor.

Katliamın yaşandığı noktalara bırakılan mesajlarda ırkçı saldırı lanetlendi. O sloganlardan dikkat çekenleri şu şekildeydi:  'Gözyaşlarınız bizim gözyaşlarımız', 'Kurbanlar yabancı değildi', 'Hanau birlik içinde', 'Irkçılık, katillik kafada başlar', 'Irkçılığa karşı ayağa kalk' 'hepimiz biriz', 'Karanlığa sebep olan karanlık zihinler kahrolsun'.

Hanau'da saldırının meydana geldiği noktada terör lanetlendi.


"HUKUK SİSTEMİNE GÜVENSİZLİK VAR"
Almanya'nın Berlin kentinde 40 yıldır yaşayan turizmci Bahattin Kaya, Türklerin tedirgin olmasının arka planında daha önce yaşanan saldırıları işaret ediyor. NSU cinayetlerinin tam aydınlatılamaması nedeniyle, hukuk sistemi ve polis teşkilatına bir güvensizlik oluştuğunu belirten Kaya, son saldırının Türkler ve yabancıları tedirgin ettiğini ancak ciddi manada panik havasının oluşmadığını söyledi.

Adil Berker, gece saatlerinde dışarı çıkmadığını söyledi.


Bahattin Kaya, "Almanya'da şu söylenir; 'Son 30-40 yılda Almanya'nın sağ gözü kördü.' Yani devlet sağdaki bütün olayları, gelişmeleri radikalleşmeyi görmedi. Bizi rahatlatan bu son olaylardan sonra çok tutucu olmasına rağmen içişleri bakanın çok sert tepki koyması, özellikle cumhurbaşkanının net açıklamalarda bulunması. Önceki gün Berlin Parlemantosu'nda bir saatlik oturumda siyasi partiler özellikle radikalleşme ve yabancı düşmanlığına karşı tedbirlerin alınması gerektiğini belirttiler. Almanya için Alternatif Partisi dışında bütün partiler ortak bir tavır alarak ırkçılığın üzerine gidilmesi gerektiğini, kesin olarak önlenmesi gerektiği konusunda beyan bildirdiler. Bunlar toplumu belli ölçülerde rahatlatıyor" dedi.

Sait Özcan, aşırı sağcı Almanların, ekonomik anlamda güçlenmiş, siyasal olarak yer edinmiş, iş sahibi olmuş Türklerin yükselişinden rahatsız olduklarını dile getirdi. 


"BELLİ SAATLERDEN SONRA SOKAĞA ÇIKMIYORUZ"
Hanau'da yaşayan sigortacı Adil Berker ise "Burada Türk-yabancı Alman bir arada yaşıyordu. Şimdi insanlar korkuyor, sokaklar boş. Alman arkadaşlarım üzülüyorlar. Ben bile belli bir saatten sonra sokağa çıkmıyorum. Olay hafta içi saat 22.00'de meydana geldi. Biz de hava kararınca bar-eğlence mekanı gibi yerlere artık gitmiyoruz" dedi.

Emekli işçi Behlül Baytar, oğlunun aşırı sağcı terörist ile aynı sınıfta okuduğunu söyledi.


"TERÖRİST OĞLUMUN SINIF ARKADAŞIYDI"
Nevşehirli emekli işçi Behlül Baytar ise 50 yıldır Hanau'da yaşadığını belirterek, saldırıyı tek kişinin yapmadığına inandığını, ırkçı saldırılara göz yumulduğunu söyledi.

4 çocuğunun olduğunu ve saldırganın çocuklarından biriyle aynı sınıfta okuduğunu belirten Baytar; "Yazık oldu çocuklara. Hepsi burada yetişti, okudu, emek verdi. 50 yıldır emek vermemize rağmen yeni gelenler bizden kıymetli oluyor. Merkel de buraya bu gençler için değil politika için geldiğini düşünüyorum. Bizim buradan gitmemizi istiyorlar" dedi.

Sözcü muhabiri Hayati Arıgan, saldırının yaşandığı Hanau'da yaşayan Türklerle konuştu.


Her yerde Neo Nazilerin Türkleri rahatsız ettiğini belirten Baytar, "Kadınların başörtüsü çekiliyor. Almanya'da komşularımız üzülüyorlar ama geçiştiriyorlar. Buna memnun olduğunu söyleyen milletvekili bile oldu. Çoluğumuz çocuğumuz bile sokağa çıkmaya korkuyor. Hava kararınca sokağa çıkmıyor. Bazı komşular bize sırtını dönüp konuşmuyor. Biz onlara çok iyi davrandık Almanya çok değişti. Suriyeliler geldikten beri daha başka oldu Almanya" diye konuştu.

"KATLİAMDA SORU İŞARETİ ÇOK"
Sivil toplum yöneticisi ve iş insanı Sait Özcan ise Almanya için Alternatif Parti'nin yükselen oy oranının kendilerini korkuttuğunu söyledi.

Özcan, "Aşırı ırkçılar bu cesareti parlamentoya giren bu partiden, siyasal güçten alıyorlar. İslam karşıtlığı ve Türk düşmanlığı üzerine kurulmuş bu siyasi partinin yüzde 14 oy alması Alman ırkçılarına güç veriyor. O güçle eylemler yapıyorlar. Hanau katliamında çok soru işareti var" dedi.

1961'den 2020'ye kadar 5 nesildir Almanya'da yaşadıklarını belirten Özcan, Alman aşırılarının, ekonomik manada güçlenmiş, siyasal manada yer edinmiş, iş sahibi olmuş Türk'ün yükselişinden rahatsız olduklarını belirtti.

Her gün çok sayıda insan anıt önüne giderek çiçek ve not bırakıyor, mum yakıyor.


Katliama ilişkin soru işaretleri olduğunu belirten Özcan, "Katliamı gerçekleştiren cani hakkında ruhsal problemli ve hasta olduğu konusunda rapor verildi. Bu olayları gerçekleştirmeden önce mekanlarda keşif yapmış, iki hafta önce de internetten 2 silah temin etmiş. Alman devleti hukukun üstünlüğünü ön planda tutan bir polis devletidir, istihbarat devletidir. Terör örgütü mensubu biri internetten silah siparişi verecek, Alman polisi bunu takip etmiyor. Ruhsal problemi olan hasta birine neden silah ruhsatı veriyorsunuz. Olayda iki kişinin olduğuna dair iddialar var. Türk toplumunun rahatlaması için Alman devleti bu olayı aydınlatmalıdır. Biz de ailemizle rahat uyuyalım. Tedirgin olmak istemiyoruz. Irkçılık çağımızın bir hastalığıdır." ifadelerini kullandı.