Hoyratça zarar verdiğimiz doğa bizden intikamını türlü şekillerde almaya devam ediyor. Öyle ki su bile artık borsası olan ve aylar sonrasının hasadının satıldığı bir tarım ürünü haline dönüştü.

Bloomberg’de yer alan habere göre bu hafta California’nın 1.1 milyar dolarlık spot su pazarı CME Group tarafından borsaya açılıyor. Eyalette yaşanan orman yangınları sebebiyle su kaynaklarının büyük ölçüde zarar görmesi yüzünden su borsaya açıldı. Böylece çiftçiler bir kuraklık riskine karşı suyu önceden satın alabilecek. Yatırımcılar ise kuraklık olursa ellerinde su kağıtlarının değeri yükseleceği için kuraklık ihtimalinden para kazanmaya çalışacak.

Suyun satılacağı endeksin ismi Nasdaq Veles California Water Index (NQH2O) olurken satılan her bir vade su kontratının yaklaşık 10 dönüm alanın sulamasında kullanılması bekleniyor.

Sektör uzmanlarının tahminlerine göre ilk etapta çiftçiler ve yerel kamu yönetimleri su işlemcilerinin müşterilerinden olacak.

'SUYUN FİYATI CİDDİ BİR TARTIŞMA KONUSU OLACAK'


RBC Capital’den Deane Dray’e göre iklim değişikliği sebebiyle önümüzdeki yıllarda suyun fiyatı ciddi bir tartışma konusu olacak.

CME Group’un emtia biriminin başındaki Tim McCourt’a göre dünyanın üçte ikisi önümüzdeki dört yıl içinde su sıkıntısı çekmeye başlayacak. 2 milyar insan ise hali hazırda temiz su kaynaklarına erişmekte güçlük yaşıyor.

Emtia borsacılarına göre suyun aylar sonraki fiyatını tahmin edebilmek çiftçilerin bütçesini ayarlamalarına da yardımcı olacak.



'SEVKIYATI PAHALIYA GELİR'


Su kontratları sadece California’daki kaynakları içerdiği için farklı bir bölgedeyken işlem yapmak çok da pratik değil. ‘Su kıtlığı ile yaşamak’ kitabının yazarı David Zetland, “Bu suyu satın alıp bir yere sevk etmek isterseniz suyun kendisinden çok daha fazla para ödersiniz” değerlendirmesinde bulunuyor.


Çiftçiler yeni sistem sayesinde bir yıllık sularının parasını peşin olarak ödeyebilecekler.


California Kamu Politikaları Enstitüsü (PPIC) Su Politikaları Merkezi direktörü Ellen Hanak, “Bir yıl kurak bir yıl bol yağışlı geçebilir. Fiyatların nasıl yönleneceğini takip edemiyoruz” ifadelerini kullandı.


[custom_content title="10 YIL SONRA SU KAYNAKLARININ YÜZDE 40'I YOK" desc="Dünya Bankası’nın Su Kaynakları Yönetimi istatistiklerine göre 2030 yılında dünyanın mevcut su kaynaklarının yüzde 40’ı tükenecek. 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyar kişiye ulaşması bekleniyor. Bu nüfusu beslemek için mevcut tarımsal üretimin yüzde 60 daha fazla olması gerekecek. İklimin bozulmasına bağlı olarak oluşan sellerin yıllık bina hasarının 120 milyar dolar olması bekleniyor."]

'SU BİR İNSANLIK HAKKIDIR'


İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Doğanay Tolunay SÖZCÜ'ye yaptığı açıklamada suyun uzun süredir ticari bir ürün haline geldiğini vurguluyor. Tolunay çok sayıda içilebilir nitelikteki su yataklarının ambalajlama tesislerinin kontrolünde olduğunu vurgulayarak, hidroelektrik santrallerinin de su yataklarına zarar verdiğini belirtiyor ve "Bu durum da derelerdeki canlıları, dere kenarındaki bitkileri yok olma tehdidi ile karşı karşıya bırakıyor, içme ve tarımsal üretim için suya muhtaç olan köylülerin suya muhtaç hale gelmesine yol açıyor. Doğadaki tüm canlıların ve ekosistemlerin suya ihtiyacı vardır. Su, tıpkı eğitim ve sağlık gibi temel bir insanlık hakkıdır" diyor.

[caption id="attachment_6157267" align="alignnone" width="777"] Prof. Dr. Doğanay Tolunay[/caption]

Su varlıklarının özelleştirilmesinin insanların su hakkını elinden almak anlamına geleceğini ifade eden Prof. Tolunay, "Ancak su dahil doğal varlıkların özelleştirilmesinin koruma sağlamadığı, aksine daha da hoyratça kullanıldığına dair ülkemizdeki HES’ler de dahil çok sayıda örnek bulunmaktadır. Suyunu özelleştiren Bolivya gibi ülkelerde yoksulların suya erişiminin kısıtlandığı da bilinmektedir. Bu nedenlerle suyun ticarileşmesinin suyu kaynaklarını korumayacağını, tam tersine suya erişimi zorlaştıracağı için sağlıktan tarıma kadar birçok sektörün olumsuz etkileneceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

[special_article_template title="" desc="Suyunu özelleştiren Bolivya gibi ülkelerde yoksulların suya erişiminin kısıtlandığı da bilinmektedir." who="Prof. Doğanay Tolunay"]

 

'ÜCRETSİZ OLMASI DAHA İYİ KORUR'


Prof. Dr. Doğanay Tolunay suyun belli bir miktarda ücretsiz olmasının su kaynaklarını daha iyi koruyacağının altını çizerken sözlerini, "Su konusunda atılması gereken adımları ticarileşmesi yerine su kaynaklarının korunması, yapılaşma ve mega projeler gibi yatırımlarla yok edilmemesi, kirlenmesinin önlenmesi, tarımsal ürün deseni değiştirilerek yöreye uygun az su tüketen ürünler yetiştirilmesi, yeraltı su kaynaklarının korunması ve suyun bir hak olduğunun kabul edilmesi şeklinde özetleyebilirim" diyerek noktaladı.

'SU KULLANIM PLANLAMASI YAPILMALI'


Türkiye Ormancılar Derneği 2. Başkanı, Orman Mühendisi ve Avukat olan Ahmet Hüsrev Özkara, konu ile ilgili  "Birçok alanda özensiz kullanımın olduğunu, küresel iklim değişikliğinin olumsuzluklarını dikkate alarak her alanda bir su kullanım planlamasının yapılmasının gerekli olduğunu biliyoruz. Egemen güçler; iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini, aylık/yıllık ortalama sıcaklığın süreç içerinde 1 derece ve üzerine çıkarak artması durumunda, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının azalacağını ve tarım alanlarında yaşanabilecek kuraklıkların yaratacağı olumsuz sonuçları bugünden görmekteler." değerlendirmesinde bulundu.

'ÇIKARLARINA HİZMET EDEN BİR DÜZENİ SAVUNUYORLAR'


Sözlerine devam eden Özkara, bu soruna köklü bir çözüm bulunması gerektiğini belirterek, "Ancak önümüzdeki süreçte yaşanabilecek su kaynaklarına ilişkin sorunlara çözüm bulmak yerine bu gelişmelere seyirci kalmayı, kendi geleceklerini kurtarmak adına su kaynakları için kendi çıkarlarına hizmet edecek bir düzeni kurmak istemektedirler. Toplumsal çözümler üretmek kamuya devamlılığı olan hizmetler sağlanması bu anlamda önemli rol oynayacaktır" diye konuştu.