Küresel ekonomide 2019 yılında iflas sayısı yüzde 9 artarken, ilk üç çeyrekte cirosu 50 milyon Euro’nun üzerinde olan 248 şirket iflas bayrağını çekti. Özelikle ticaret savaşlarına ilişkin beklentiler ve jeopolitik kaygılar ile 2020 yılında da iflas eden şirket sayısında yüzde 6’lık artış beklenirken, her 5 ülkeden 4’ünde iflas bayrağının çekilmesi bekleniyor. Ekonomik krizin ortasında yer alan ve 2019’u konkordato serisi ile kapatan Türkiye’de ise 2020 yılında iflas sayısının yüzde 5 oranında artması bekleniyor.

4 YILDIR ARTIŞTA

Dünyanın önde gelen alacak sigortası şirketi Euler Hermes tarafından açıklanan Global İflas Raporu, 4 yıldır üst üste artış gösteren küresel iflas artışlarındaki tabloyu ortaya koydu. Rapora göre, her iki ülkeden birinin 2020 yılında, kriz öncesi zamana göre iflaslarda daha fazla artış kaydetmesi beklenirken, perakende inşaat ve hizmetler sektörü en stresli sektörler olarak öne çıktı. 2019 yılına bakıldığında ise 104 şirket ile Batı Avrupa, 64 şirket ile Asya ve 51 şirket ile Kuzey Amerika en çok iflasın yaşandığı ülkeler oldu. İflasların bölgesel dağılımına bakıldığında ise 2019 yılında Batı Avrupa’nın tamamı büyük ihtimalle 2014 yılından beri ilk kez iflaslarda artış sergilerken, 2020 yılında bu durumun devam etmesi bekleniyor. Öte yandan Çin ile süregelen ticari gerginlik nedeniyle ABD’nin de büyük çaplı 10 iflastan 4’ünü bünyesinde barındırması bekleniyor.


Ticari anlaşmazlıklara dikkat


Global İflas Raporu’nu değerlendiren Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner, iflas sayısındaki artışların şirketlere ekonomik anlamda ek problemler yaratacağına işaret etti.  “Küresel iflaslara ait bu görünüm daha seçici ve korumacı kredi yönetimi icraatlarını zorunlu kılıyor. Aynı zamanda, 2020 yılında yüksek seviyede oynaklık yaratacak, ticari anlaşmazlıkların ve siyasi risklerin yakından takip edilmesini gerektiriyor” diyen Özüner, şirketleri zorlu bir yılın beklediğine dikkat çekti. Özüner, “Bu görünüm daha seçici ve korumacı kredi yönetimi icraatlarını zorunlu kılıyor. Bu yıl yüksek seviyede oynaklık yaratacak ticari anlaşmazlıkların ve siyasi risklerin yakından takip edilmesini gerektiriyor” diye konuştu.

Ö. Özüner