Bugün 4 Kasım 2020. AKP'nin iktidara gelişinin 18. yıl dönümü. 18 yılda Türkiye ekonomisinde önemli değişimler oldu.

Hem ekonomiyi hem de siyaset kurumunu sarsan 2001 krizinin ardından tek başına iktidara gelen AKP, artan dış borçlanmanın ve özelleştirme kaynaklı yabancı sermaye girişlerinin de katkısıyla ilk döneminde hızlı büyüme oranlarına imza attı.

Ancak hem yabancı sermaye girişlerinin azalması hem yabancı sıcak paranın kaçması hem de inşaata dayalı büyüme modelinin tükenmesiyle son 3 yıldır ekonomi yerinde sayıyor.

2002 ile karşılaştırıldığında 2020 yılında ekonomik görünüm şöyle...


1- SON YILLARDA MİLLİ GELİR DÜŞÜŞTE


AKP iktidara geldiğinde 2002 yılı sonunda Türkiye'nin milli geliri 240 milyar dolardı. Bu rakam, 2013'te TL'nin aşırı değerli olmasının da etkisiyle 957 milyar dolara kadar yükseldi.

Ancak sonraki yıllarda hem ekonomideki yavaşlama ve krizler hem de TL'nin dolar karşısındaki büyük değer kaybıyla 2019'da 760 milyar dolara kadar geriledi.

2020 yılı için IMF'nin tahmini dolar cinsinden milli gelirin 649 milyar dolara gerileyeceği yönünde. Hükümetin açıkladığı Yeni Ekonomi Programı'nda ise 702 milyar dolar tahmini yer alıyor.

2- KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİRDE DÜNYA SIRALAMASINDA GERİLEDİK


AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Türkiye'nin kişi başı milli geliri 3 bin 620 dolardı. 2013'te 12 bin 490 dolara kadar yükselen bu rakam, 2019'da 9 bin 150 dolara gerildi. IMF'nin tahminlerine göre bu rakam 2020'de 7 bin 715 dolara gerileyecek. YEP'in 2020 tahmini ise 8 bin 381 dolar.

2002 yılında dolar cinsinden kişi başı milli gelirde Türkiye 73. sıradaydı. 2019'da 75. sırada bulunuyor. 2020'de IMF tahminlerine göre ise 78. sıraya gerileyecek.


3- TL TARİHİN EN DEĞERSİZ SEVİYESİNDE


Son yıllara TL'deki değer kaybı damga vurdu. Öyle ki, yıl başından bu yana dolar karşısında dünyada en fazla değer kaybı yaşayan para birimi yaklaşık yüzde 30'luk oranla Türkiye.

4 Kasım 2002'de 1,67 olan dolar/TL kuru, bugün 8,50 seviyelerinde.

TL'nin değerini Türkiye'nin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre ve enflasyondan arındırarak kıyaslayan reel efektif döviz kuru verilerine göre de TL ekim ayında, 1994'ten bu yana olan dönemin en değersiz seviyesine geriledi.

Kasım 2002'de 101,38 olan bu değer, Ekim 2020'de 60,66 değerini aldı.


4- İŞSİZLİK SORUNU BÜYÜDÜ


2001 krizi öncesinde 2000 yılında Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 6 idi. 2002'de bu oran yüzde 9,8'e fırladı. AKP döneminde işsizlikte en düşük nokta 2012 yılında yüzde 8,4 oldu.

2019'da ise dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 13,7 oldu. 2020 için IMF'nin tahmini yüzde 14,6. YEP tahmini ise yüzde 13,8.

Temmuzda TÜİK dar tanımlı işsizlik oranını yüzde 13,4 olarak açıklarken, DİSK-Ar geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 27,3 olduğunu hesapladı.

TÜİK verilerine göre, Kasım 2002'de istihdam oranı yüzde 44,8 iken, bu rakam Temmuz 2020'de yüzde 43,5'e geriledi.

Kasım 2002'de işsiz sayısı 2 milyon 689 bindi. Temmuzda dar tanımlı işsiz sayısı 4 milyon 227 oldu. İş bulma ümidini kaybedenler de dahil edildiğinde DİSK-AR'a göre bu rakam 9,8 milyona ulaşıyor. Kısa çalışma kaynaklı iş kaybı da eklendiğinde rakam 10 milyonu aşıyor.

2002'de 68,8 milyon olan nüfus ise 2019 sonunda 83,2 milyona yükseldi.


5- YÜKSEK ENFLASYON SORUNU ÇÖZÜLEMEDİ


90'lı yıllar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de enflasyonun (yıl sonu tüketici enflasyonu) yüksek olduğu yıllardı.

2000'lerden sonra tüm dünya ile birlikte Türkiye'de enflasyon önemli oranda geriledi ancak Türkiye dünya ortalamasının çok üzerinde kaldı.

2002 yılında yıllık enflasyon dünyada ortalama yüzde 4,1, gelişen ülkelerde yüzde 6,7 iken Türkiye'de yüzde 29,7 idi.

2019'da Türkiye'de enflasyon yüzde 11,8 olurken, dünyada ortalama yüzde 3,9, gelişen ülkelerde yüzde 5,7 oldu. IMF'nin Türkiye için 2020 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 12. Dünya ortalaması için tahmini ise yüzde 2,8.

2002'de Türkiye, dünyada enflasyonu en yüksek 7. ülkeydi. 2019'da bu alanda 15. sırada yer aldı. 2020'de ise IMF tahminine göre 18. sırada yer alacak.

6- EN BÜYÜK SORUNLARDAN BİRİ CARİ AÇIK


AKP'li yıllarda Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından biri, yüksek dış ticaret açıklarından yani ithalata bağımlılıktan kaynaklı olarak verilen yüksek cari açıklardı.

Türkiye'de milli gelire oranla cari açık 2002'de yüzde 0,3 iken, 2011'de yüzde 8,9'a kadar yükseldi. 2020'de IMF bu oranın yüzde 3,7 olmasını öngörüyor.

Gelişen ülkeler için IMF'nin milli gelirine oranla ortalama cari açık tahmini ise sadece yüzde 0,1.


7- DIŞ BORÇ YÜKÜ ARTTI


Yüksek cari açık ve ithalata bağımlılık nedeniyle Türkiye'nin dış borç stoku AKP döneminde ciddi şekilde arttı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2002'de 129,6 milyar olan Türkiye'nin brüt dış borç stoku, 2018'in birinci çeyreğinde 466,9 milyar dolara kadar yükseldi.

Krizle birlikte TL'deki aşırı değer kaybının getirdiği yüksek kur riskini yönetmek için özel sektör dış borç azalmaya başladı ve bu riskin bir bölümü dolaylı olarak Hazine'ye devredildi.

2020'nin Haziran sonu itibarıyla Türkiye'nin dış borç stoku 421,8 milyar dolar.

2002'de yüzde 54,4 olan dış borç stokunun milli gelire oranı, 2020'nin ilk yarısı itibarıyla yüzde 56,8 seviyesinde

[old_news_related_template title="Dünya Bankası açıkladı: Dış borçta Türkiye 120 ülke arasında 6. sırada" desc="Dünya Bankası raporuna göre, düşük ve orta gelirli 120 ülke arasında Türkiye, en çok dış borcu olan 6. ülke oldu. Türkiye, borcun milli gelire oranında Arjantin'in ardından 2. sırada yer aldı. Dünya Bankası'nda eski borç danışmanı Coşkun Cangöz, artan risklere işaret etti." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/10/14/iecrop/shutterstock_1741096724_16_9_1602664726.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/dunya-bankasi-acikladi-dis-borcta-turkiye-120-ulke-arasinda-6-sirada-6080483/"]

8- REZERVLER 26,6 MİLYAR DOLARDAN EKSİ 45,9 MİLYAR DOLARA GERİLEDİ


AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002'de Merkez Bankası'nın (TCMB) 25,5 milyar dolar döviz rezervi, 1 milyar dolarlık da altın rezervi vardı. Toplam 26,6 milyar dolarlık rezervin toplam dış borca oranı yüzde 20,5 idi.

23 Ekim 2020 itibarıyla TCMB'nin 45,1 milyar dolarlık döviz rezervi, 43,3 milyra dolarlık da altın rezervi bulunuyor. Toplam 88,4 milyar dolarlık rezervin toplam dış borca oranı yüzde 21.

Ancak, TCMB rezervlerinin 62,9 milyar doları, yurt içi ve dışındaki bankalardan TL karşılığında swap (takas) ile alınan döviz ve altınlardan oluşuyor. Bu durumda TCMB'nin swap hariç rezervi 25,5 milyar dolara geriliyor. Rezervin dış borca oranı da yüzde 6'ya geriliyor.

Swapların yanı sıra bankaların zorunlu karşılık olarak TCMB'de tuttuğu döviz ve altınlar da çıkarıldığında TCMB'nin net rezervi eylül sonu itibarıyla -45,9 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.

9- ASGARİ ÜCRET ARTTI AMA ÇOĞUNLUK ASGARİ ÜCRETE MAHKUM OLDU


2002 yılında net asgari ücret 184 TL idi. Dolar karşılığı ise 126 dolardı. Bugün 2 bin 324 TL. Dolar cinsinden ise 273 dolar.

Asgari ücret son 18 yılda görece artmış olsa da, çalışanların büyük çoğunluğunun ücreti asgari ücret ve ona yakın seviyelere geriledi.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasında çalışanların sadece yüzde 7,5’i asgari ücretin yüzde 5 fazlasına kadar çalışıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 43.

Hesaplamalar, asgari ücret ve bu ücretin iki katına kadar aralıkta çalışanların oranı, toplam çalışanların yüzde 80'ini aşmış durumda.


10- ZENGİN DAHA ZENGİN OLDU


İsviçre bankası Credit Suisse verilerine göre, 2002 yılında nüfusun en zengin yüzde 10'luk kesimi servetin yüzde 67,7'sine sahipti. 2018 yılıdan bu oran yüzde 81,2'ye yükseldi.

Bu dönemde nüfusun yüzde 90'lık çoğunluğunun toplam servetten aldığı pay ise yüzde 33,3'ten yüzde 18,8'e geriledi.

2018 itibarıyla nüfusun yüzde 82'sinin kişi başı serveti 10 bin doların altında. Nüfusun sadece binde 1'lik kesiminin serveti 1 milyon dolar ve üzerinde bulunuyor.