Almanya'da anayasa mahkemesi, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) tahvil alım programının kısmen Alman Anayasası'nı ihtal ettiğine karar verdi.

Bloomberg'ün haberine göre, üst mahkeme, ECB'nin 2,7 trilyon euroluk tahvil alım programına katılan Alman Merkez Bankası'nın (Bundesbank) bazı kararlarını Anayasa'ya aykırı buldu.

ECB'YE ÜÇ AY SÜRE


Parasal genişleme kararının Avrupa Birliği anlaşmalarına uymadığını belirten mahkeme, ECB'ye üç ay süre verdi ve programı düzeltmesini istedi.

Karar, 7'ye karşı 1 oyla alındı.

Söz konusu dava 2015'te açılmıştı. Almanya Anayasa Mahkemesi, 2017'de Avrupa Adalet Mahkemesi'nden ara karar vererek ECB'nin programını sınırlandırmasını istemişti ancak talep reddedilmişti.

"BU BİR SAVAŞ İLANIDIR"


Almanya'da davayı açan iş insanları ve akademisyenler grubu, ECB'nin basitçe para politikası uygulamak yerine uygunsuz bir şekilde ekonomi politikası uyguladığını öne sürüyor.

Bloomberg'e konuşan Alman hukuk profesörü Joachim Wieland, "ECB'nin pek istemese de bu karara uyacağını varsayıyorum" dedi. Gelecekte Avrupa Adalet Mahkeme ile yerel anayasa mahkemeleri arasında gerçek bir meydan okuma ortaya çıkacağını öne süren Wieland, "Bu karar, Avrupa Adalet Mahkemesi'ne karşı bir savaş ilanıdır ve sonuçları olacaktır. Bu diğer ülkelere de, basitçe beğenmedikleri kararları tanımama davetidir" değerlendirmesinde bulundu.

DURUMU BOZUK OLAN ÜLKELER FONLANIYOR


AB içinde ECB'nin tahvil alım programlarına dair eskiden de var olan tartışmalar ve görüş ayrılıkları, corona virüsü salgınıyla birlikte artmış durumda. Almanya Anayasa Mahkemesi, İtalya gibi mali durumu bozuk ülkelerin ortak tahvil alım programıyla fonlanmasına karşı çıkıyor.

[old_news_related_template title="Almanya'nın virüsle mücadele sırrı: Cimrilik" desc="Corona virüsle mücadele karşısında en başarılı ülkeler arasında gösterilen Almanya'nın bu başarısı sıkı maliye politikası sayesinde oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından 'para harcamama fetişisti' olarak eleştirilen Alman maliyesi yıllardır verdiği bütçe fazlaları ile corona virüsüne karşı 756 milyar euroluk bir kurtarma paketi açıklayabildi. Almanya Maliye Bakanı Olaf Scholz ileride bir kriz olabileceğini düşünerek ülkenin borcunu hep düşük seviyede tuttuklarını söylüyor." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/04/14/iecrop/merkel-reuters_16_9_1586848927.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/almanyanin-virusle-mucadele-sirri-cimrilik-5746730/"]

 

CORONA PROGRAMINI DA ETKİLEYEBİLİR


Mart sonu itibarıyla elinde 2,7 trilyon euroluk tahvil olan ECB, yıl sonuna kadar 300 milyar dolarlık daha tahvil alımı yapacağını açıklamıştı.

Bunun dışında ECB, 750 milyar euroluk bir Pandemi Acil Alım Programı (PEPP) açıklamıştı. Alman Anayasa Mahkemesi'nin kararı bu programla doğrudan ilişkili değil ancak Bloombeg'e göre kararda belirtilen gerekçeler bu program için de hukuki sonuçlar doğurabilir.

"SÜREÇ FARKLI BOYUTLARA GİDEBİLİR"


Sozcu.com.tr'ye konuşan Koç Üniversitesi'nden Prof. Dr. Selva Demiralp, kararın 2010 sonrası dönemde uygulanan tahvil alım programının bir parçası olarak geliştirilen hükümet bonosu satın alma programı (Public Sector Purchase Program) dahilinde ECB’nin doğrudan hükümetin borcunu finanse etmesi endişesi ile açılmış bir davayla ilişkili olduğunu belirtti.

Anayasa Mahkemesi'nin PSPP kapsamında ECB’nin hükümeti doğrudan finanse ettiğine dair delil bulunmadığını söylediğini belirten Demiralp, "Öte yandan bu tür bir programın ekonomiyi destekleme konusunda ne kadar etkili ve gerekli olduğunun hükümet ve yargı mensuplarınca yeterince incelenmediği dile getirilmiş ve ECB’nin attığı adımları açıklaması istenmiş. Bence kararın rahatsız edici olan kısmı bu" değerlendirmesinde bulundu.

Merkez bankalarının para politikası çerçevesinde talebi kontrol etmek sureti ile fiyat istikrarını sağlamakla yükümlü olduklarını, bu konuda araç bağımsızlıkları olduğunu, yani hükümetle belirlenen ortak hedef olan fiyat istikrarını sağlamak konusunda ECB elindeki araçları istediği gibi kullanabileceğini belirten Demiralp, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uygun aracı seçmek merkez bankasının uzmanlık alanına girer. Hükümetten doğrudan bono alınması merkez bankası bağımsızlığına aykırı olduğu için Türkiye dahil pek çok ülkede yasak. Ama bu yasağı delmediği sürece, ECB’nin attığı adımların ekonomik açıdan etkili olup olmadığı değerlendirmesinin mahkeme ya da kanun koyucuların takdirine bırakılması merkez bankası bağımsızlığını zedeleyebilir. Neticede kendisine verilen sürede ECB’nin yapacağı açıklama eğer Bundesbank’ı tatmin etmezse olay çok farklı boyutlara gidebilir."