FED’in swap hattına dahil olmadığı gibi elindeki 2.8 milyar dolarlık ABD Hazine tahvili ile repo imkanından da sınırlı yararlanma olanağına sahip Türkiye’nin böyle bir kaynağa erişimi tercih edip etmeyeceği bilinmiyor.

Ancak uzmanlar ekonominin ucuz, uzun vadeli ve büyük miktarlı kaynağa ihtiyacı olduğuna dikkat çekiyor.

FATURAYI KAMU ÜSTLENSİN

Türkiye’nin kısa vadeli değil, uzun vadeli dış fonlamaya ihtiyacı olduğuna ifade eden kredi derecelendirme kuruluşu JCR Eurasia Rating’in eski Başkanı, bankacı Orhan Ökmen, IMF’nin kısa vadeli fonlarının veya FED’in swap mekanizmasına dahil olmanın risk primi (CDS) istikrarına ve TL’ye yapıcı etkilerinin olacağını belirtti.

Orhan Ökmen


Ancak Ökmen, bu fonlamaların çare duyulan döviz için yeterli olmayacağını da dile getirdi. Kamu ve özel finansal kuruluşların 87 milyar dolar, reel sektörün 73 milyar dolar, kamu, Merkez Bankası ve genel yönetimin de 14 milyar dolar olmak üzere kısa vadeli toplam 174 milyar dolarlık döviz borcu olduğunu hatırlatan Ökmen, “Çok uluslu finansman kuruluşlarının sağladığı ucuz, uzun vadeli ve büyük miktarlı fonlamaya erişimde tereddüt edilmemeli.

Dolayısıyla en uygun seçenek IMF’nin ‘Rapid Credit Facility’ (hızlı kredi tesisi) uygulamalarıdır” dedi.

FED salgında küresel dolar talebini karşılamak üzere 15 ülkenin merkez bankasıyla swap hattı (takas) açmış, swap anlaşması yapmadığı ekonomiler için de ABD tahvilleri portföyü karşılığında dolar repo işlemlerine başlamıştı.

Bankalar yükün altına girmeye zorlanmamalı


Talep şoku nedeniyle ortaya çıkan arz şoklarında yapılacak kamusal yardımların direkt olarak hane halkına yapılması gerektiğini savunan deneyimli bankacı Orhan Ökmen, “Barınma, mutfak, elektrik, su, ısınma gibi temel yaşamsal giderler geçici bir süre kamusal kaynaklarla karşılanmalı.

Salgının tüm faturası prensip olarak kamunun borcu olarak düşünülmeli, bankacılık sistemi bu yükün altına girmeye zorlanmamalıdır” dedi.