Son ÖTV artışı ile birlikte sıfır kilometre, 1.5 motorlu ve vergisiz fiyatı 123 bin 77 TL olan bir otomobilin fiyatı, vergiler eklendikten sonra 219 bin 500 TL'ye çıkıyor. Hal böyle olunca aynı otomobili hiç yemeden içmeden eline geçen net maaşı ile almaya çalışan üç vatandaşın durumuna bakalım istedik;

ASGARİ ÜCRETLİ


Bekar bir asgari ücretli vatandaş bu araca sahip olmak için yemeden içmeden ve başka bir kuruş bile harcamadan eline geçen net maaşını 94,5 ay (yaklaşık 8 yıl) biriktirmesi gerekiyor, bunun da 53 ayını araba için 41,5 ayında ise arabanın vergileri için çalışacak.

BRÜT 5.000 TL ÜCRETLİ


Söz konusu otomobili alabilmek için yine aylık 5.000 TL brüt ücret ile çalışan bir vatandaşın başka bir harcama yapmadan net maaşını 60 ay (5 yıl) biriktirmesi gerekiyor. Bu beş yılın 33,5 ayında otomobil için 26,5 ayında ise arabanın vergileri için çalışacak.

BRÜT 10 BİN TL ÜCRETLİ


Vergisiz fiyatı 123 bin 77 TL olan otomobil için aylık 10.000 TL brüt ücret ile çalışan bir vatandaş ise yine yemeden içmeden eline geçen net maaşını 32,5 ay (yaklaşık 3 yıl) biriktirmesi gerekiyor. Bunun da 18,2 ayında araba için 14,4 ayı ise arabanın vergileri için çalışacak.

Tabi tüm bu denklemler araba fiyatlarının ve ele geçen net ücretlerin aynı olduğu varsayımıyla oluşturuldu. Ayrıca hesaba o zamana kadar başka bir ÖTV artışının olmaması da katıldı.



Yani anlayacağınız sıfır otomobil almayı göze alan her vatandaş ödeyeceği vergilerle artık bir cesur yürek lakabını hak etmiş durumda!

Sozcu.com.tr’ye açıklamalarda bulunan Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ozan Bingöl pandemide otomobil ihtiyacının vatandaş için bir zorunluluk olduğunu dile getiriyor. Bingöl, “Durum böyle olunca akla hemen şu soru geliyor; içerisinde bulunduğumuz şu zorlu süreçte otomobile olan talebin artmasının iki temel gerekçesi vardı. Birincisi insanlar çalışmak zorunda oldukları için en azından işe gidip gelmek ve diğer ulaşım ihtiyaçları için daha izole bir ulaşım tercihi nedeniyle bunu talep ettiler. Diğeri ise düşük faizli kredi musluğu açılarak bu talep teşvik edildi. Maalesef talebi artan her ürünün vergisinin de artıyor olması denkleminden yola çıkarak yaşadığımız ÖTV artışı hayata geçirildi. Daha doğrusu hazır talebi artan bir ürün varken hemen oradan hazineye gelir elde etme refleksi gösteren bir maliye yönetimi ile tanıştık şu son günlerde” diyor.


CARİ AÇIK HASSASİYETİ


Hükümetin cari açığı otomobil satışları ile kapatmak istediğini anlatan Bingöl, “Aslında yapılan düzenleme daha çok yerli üretim düşük fiyatlı araçlarda düşük ÖTV uygulamasının kapsamını genişletirken, özellikle ithal edilen lüks ve yüksek silindir hacmine sahip araçlarda ÖTV oranını artırmaktadır. Bu şekildeki düzenleme, tüketici tercihlerinin yerli üretim araçlara yönlendirilmesi, ithal araç talebinin kısılması amacını gütmektedir. Bu yönü ile düzenlemede cari açık kaygılarının önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür” ifadesini kullandı.

Cari açık konusunda gösterilen hassasiyetin yüz binlerce dolara alınan makam araçları için de gösterilmesi gerektiğini söyleyen Bingöl, “Cari açık konusunda bu kadar hassas olan üst düzey yönetici ve bürokratların yüz binlerce dolar veya euro karşılığı alınan makam araçları konusunda da aynı hassasiyeti göstermelerini halk olarak bekliyoruz" diye konuştu.


Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ozan Bingöl


Bingöl sözlerini şöyle noktaladı:

Hatta aynı hassasiyeti otomobil geçiş garantisi verilen köprü ve yollar için, arabada radyo var diye ödediğimiz TRT bandrol ücreti için, bugün musluktan petrol aksa bile satılan her bir litre benzinden 2,97 TL, motorinden 2,41 TL ödediğimiz vergiler için ve en önemlisi de, pandemi döneminde ayakta kalan otomotiv sektöründeki ÖTV artışı kaynaklı talep daralması, otomotiv ve otomotiv yan sanayiinde istihdam kaybının doğuracağı olumsuz sonuçlar için de bekliyoruz…