ÖZLEM ERMİŞ BEYHAN-SÖZCÜ GAZETESİ

Ekonomideki belirsizlik, zaten durmuş olan yatırımları belirsiz bir geleceğe erteletti. Peki çarklar ne zaman dönecek, ekonomi tekrar ne zaman nefes almaya başlayacak? Prof. Sadi Uzunoğlu, “Mayıs sonu itibariyle karantinalar kalksa bile her şeyin hemen toparlanacağını ummak fazla iyimserlik olur” dedi.

Corona ile gelen ekonomideki belirsizliğin nasıl ortadan kalkabileceğini öngörüyorsunuz?

Yatırımları destekleyen temel faktör güvendir. Geleceğe ilişkin beklentiler de bunun içinde yer alır. Gelişmiş ekonomilerde uzun süredir yatırımlar konusunda sorun yaşanıyordu. Hem de “sıfır faiz” politikası ortamında.

Biz de de altı çeyrektir yatırım artışı negatif seyrediyor. Destekler, yatırımların hayata geçirilmesi konusunda etkili olamıyor. Çünkü ekonomiler büyük bir belirsizlik altında çalışıyor.

Uzun süredir yalnızca finansal piyasaları baş tacı eden hakim iktisadi ideoloji, ekonomide oluşan balonları “kasıtlı” olarak desteklemeye devam etti. Reel kesim; firmaların ve hane halklarının aşırı borçlandırılması dikkate alınmadı. Gelir ve servet dağılımı hızla bozuldu.

ABD’de 122 aydır devam eden “hormonlu“ büyümenin patlaması an meselesiydi. COVID-19 burada bir tetikleyici olarak devreye girdi.

İnsanlar büyük borçların altına girdiler ama şimdi birden bire işlerini kaybedebileceklerini gördüler. Bu insanlara “hadi harcayın virüs bitti” deseniz de eskisi gibi davranmayacaklarını görmemiz gerek.

"KAYNAK BİR ŞEKİLDE YARATILMALI"


İspanya'da vatandaşlık maaşı gündemde. Bizde bu mümkün mü, Türkiye ekonomisi böyle bir ödemeyi kaldırabilir mi?

Devlet bu tür durumlarda devreye girmeli. İster borçlanma isterse “dolaylı para basma” yoluyla olsun, bu yardımlar yapılmalı. Burada insan hayatı ve yaşamın sürdürülmesi konusu var. Dolayısıyla kaynak bir şekilde yaratılacaktır, yaratılmalıdır.

Devletin yapması gereken harcamalarda disiplinli ve rasyonel durması, sorunu büyük ölçüde çözebilir. Tabii ki bunlar gelecekte başka riskleri de beraberinde getirecektir.

Bankalar tüm dünyada bu süreçte halk, siyasiler ve koşullar tarafından zorlanıyor. Corona sonrası bir bankacılık krizi ile karşı karşıya kalınabilinir mi?

Aşırı borçlu kesimlere kredi verme konusunda bankaların isteksiz olmaları doğal. Eğer geçmiş dönemlerde ortaya çıkan kötü krediler bankalardan temizlenmiş olsaydı bugün daha rahat olurlardı.

Devlet bankaların sorumluluğunu paylaşmaz ise bankaların isteksizliği devam eder. Mevduatta güvence sınırını yükseltmek veya tam güvence sisteme olan güveni destekler.

Size göre önümüzdeki en büyük risk ne?

Yüksek borçluluk oranları tüm ekonomilerin sorunu. Gelir ve servet dağılımındaki bozulma da.

Bizim açımızdan algılanması gereken temel risklerden biri dış ticaret hacmindeki daralma olacaktır. Dünyada yaşanan talep şoku, bizim ihracatımızı tehdit ediyor.

Diğer taraftan turizm bu yıl maalesef döviz üretemeyecek. Biz içeride iç taleple bu işi çözeceğiz. Bu nedenle çalışanların brüt-net gelirleri arasındaki farkın azaltılması, kamusal yüklerin aşağı çekilmesi önemli. Geliri eriyen veya işsiz kalan geniş kitlelerle iç talebi ayakta tutmak kolay olmayacak.

"EN BÜYÜK RİSK OTORİTERLEŞME"


Tüm bu sis dağıldığında nasıl bir ekonomik düzen bekliyorsunuz?

Korumacılık eğilimlerinin arttığı yeni bir düzene gidiliyor. Globalleşme dünya nüfusunun sorunlarını çözemedi. Büyük bir borç yükü bıraktı.

Ticaret savaşları devam edecek. Pazarlar gelecek 10 yılda yeniden paylaşılacak gibi görünüyor.

Umarım bu durum otoriterleşmeyi de beraberinde getirmez. Bence en büyük risk bu. Çünkü hükumetler yerine devletler daha ön plana çıkmaya başlıyor. Buralardan daha güçlü sivil tolum örgütleri çıkarılması gerekiyor.

Artık herkes planlamanın yeniden önemini kavrayacak. Piyasaların devlet olmadan dengeye gelmesinin mümkün olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.

Teknolojinin insanın yaşam kalitesini artırmaya yönelik geliştirilmesi gerektiği anlaşıldı. Güçlü ordularınız, uzayda uydularınız olabilir ama bakın bir virÜs karşısında yoğun bakım yatağı bulmakta güçlük çekiliyor.

ABD’de Avrupa’da yağmalardan korkuluyor.

Artık yeniden akla, bilime ve rasyonaliteye dönme zamanı. Daha vaktimiz varken…