İklim özellikleri ve verimli toprakları nedeniyle birçok ürün çeşidinin yetiştirildiği Muğla’nın Ortaca ilçesinin yüzde 34,2'sinde tarım yapılıyor.

96 bin 426 dekara denk gelen bu alanda genelde hububat, narenciye, sebze ziraatı ve hayvancılıkla uğraşan üreticiler zor günler geçiriyor.

Özellikle sera üreticilerinin son zamanlarda borçlarını ödeyemedikleri için seraları icradan satılmaya başlandı.

Ortacalı domates üreticisi Sezai Gökmen (50), SÖZCÜ’ye özel açıklama yaparak “Domatesin toptan kilosu 2001 yılında da 1,5 liraydı, 2020’de de aynı. İşçilik, gübre, elektrik, fide, mazot rakamları aldı başını gidiyor. Üretici nasıl kazansın ki?” dedi.



TÜCCARIN ELİNE DÜŞMEMEK İÇİN...


Hormon vermeden Bombus arısı polenleriyle doğal üretim yaptıklarını belirten Gökmen, şunları söyledi;

*Tüccarın eline düşmemek için dışarıya mal vermiyorum. Tüccara mal verenlerin durumu ortada. Hiç para kazananı duymadım. Hiçbir şeylerinin güvencesi yok.

*Çoğu borç batağında. Kredilerini ödeyemez durumda. Serbest piyasa, durumun ne olacağı belli değil. Bir bakıyorsun bir mal 1 lira, ertesi gün 50 kuruş ya da 3 lira, üç gün sonra da 7 lira.

*Biz üreticiler buna dayanamayız ki. Bu nedenle her şeyi kendim, eşim ve çocuklarımla yapmaya çalışıyoruz. Akrabalarım yardım ediyor.

*Başka türlü zaten bu yükün altından kalkamayız. Seramızda kırmızı, pembe ve çeri domatesleri, salatalık, açık havada ise bakla, kırmızı ve beyaz lahana, brokoli yetiştiriyoruz.



GÜNDE ANCAK 4-5 SAAT UYUYORUM

İşçi parası ödememek için gece gündüz çalıştıklarını da söyleyen Gökmen şunları söyledi:

*Sabah en geç 7’de serada oluyorum. Bütün gün burada çalışıyorum. Eğer pazara gideceksem sabah 6 da seradayım. Malları araca yükleyip Marmaris’e yola çıkıyorum.

*Pazarda tezgahı açıp 8 itibariyle satışa başlıyoruz. Buna burada kızım da yardımcı oluyor. Akşam 19 gibi Ortaca’ya dönüyoruz. O günün işlerini eve geldikten sonra gece yapmaya çalışıyorum.

*Saat 24 ya da ertesi günü 1 gibi eve gelip duş alıp yatıyorum. Sabah yine 6’da ayaktayım. Eleman çalıştıramam, çalıştırsam da parasını ödeyemem ki? Bu şekilde daha kaç yıl çalışabilirim bilmiyorum.

ÜRETMEK ÖYLE GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ KOLAY DEĞİL


“Herkes bu işi kolay sanıyor. Yetiştirdin, her şey güzel giderken bir fırtına her şeyi alt üst edebiliyor” diyen Sezai Gökmen sözlerini şöyle sürdürdü;

*Hava şartlarındaki ani değişiklik, afet bir anda bizleri sıfıra indirebiliyor. Böyle bir durumda burayı yeniden yapabilecek gücüm yok. Ya arazi satacağım ya da verirlerse kredi çekeceğim. Peki, çektiğim krediyi nasıl geri ödeyeceğim? Hiçbir şeyin garantisi yok.

*Bizim işimiz pamuk ipliğine bağlı. Allah’a emanet çalışıyoruz. Her şeyi adım adım, santim santim ve hatta milim milim hesaplamak zorundayım.

BOZULAN SERA İÇİN 20 BİN LİRA LAZIM


Ani bastıran bir fırtına ile bir serasının kullanılmaz hale geldiğini de belirten Gökmen, “Şimdi ben bu serayı onarmaya kalksam 20 bin lira lazım, bunu yapabilmemin imkanı yok. Çünkü bende bu kadar para yok. İkincisi fazla ürün yetiştirmekle fazla para kazanamıyoruz. Pazarda tek bir yerim var. Salgın kuralları nedeniyle burada da 15 günde bir tezgah açabiliyoruz. Şartlar çok ağır. Şu anda günümüzü yaşadığımıza dua ediyorum. Sonrası ne olur artık bilemem” dedi.

DOMATESİN KİLOSU 19 YILDIR AYNI

Her geçen gün maliyetlerin sürekli yükselmesine karşılık olarak domates ücretinin 2001 yılından bu yana toptan 1,5 - 2 lira arasında kaldığını belirten Gökmen şöyle konuştu:

*Fide 70 kuruşken bu sene 1,20 oldu. Bazı fideler 2,5 liraya çıktı. Orada dengesizlik var. Üretimi kontrol eden bir müessese ve bunun bir politikası yok. 2001 yılında bu domates toptan kilosu 1,5 liraydı, 19 yıl geçip 2020 oldu şu anda da 1,5, haydi bilemedin 2 TL.

*Biz o yıllarda bir işçiyi 8- 10 liraya çalıştırırken, bir torba gübreyi 10 liraya alırken şu anda 200 TL. Ama domatesin fiyatı yine 19 yıl öncesi rakam. Buyurup araştırsınlar. Gerçekleri anlatıyorum. Buna karşılık marketlerde 4-5 lira. 7 lira olanı da var. Küçük marketlerde adam bir kasa domatesi satsa ne olacak satmasa ne olacak? Vergisini karşılamıyor ki.

70 BİN LİRA GİDERİMİ NASIL KARŞILAYACAĞIM BİLEMİYORUM


3 dönümlük seranın maliyetinin yıllık 70 bin lira masrafı olduğunu, bunun yanına diğer giderleri kattığı zaman rakamın daha da yükseldiğini belirten Gökmen, “Biz burada doğal ürün yetiştiriyoruz. Sera içinde arı kovanlarımız var. Bombus arısı sebzelerin meyvelerinde polen üretiyor. Bu sayede de biz hormon kullanmadan doğal olarak ürün yetiştiriyoruz. Bizim ayakta kalmamızı da bu üretim şeklimize borçluyuz. Çünkü Marmaris pazarında bizim özel müşterimiz var. Yıllardır bizim nasıl üretim yaptığımızı biliyor ve sadece bizden alış veriş yapıyorlar. Giderleri hesaplayıp belli bir kar marjı koyarak satış yapmamıza rağmen her geçen gün artan maliyetler belimizi büküyor” diye konuştu.



BOMBUS ÜRETİMİ NEDİR?


Bombus veya tüylü arı, yaklaşık 250 türü olan, bal yapıcı bir arı cinsi. Diğer arı çeşitlerine göre farklı pek çok özelliği bulunuyor. Diğer arılardan onları ayıran fiziksel ve biyolojik zenginlikleri ile tarımda bal yapmasından ziyade tozlaşmayı sağladığından dolayı talep ediliyor.

Ülkemizde de seracılık yapılan yerlerde yoğun bir şekilde talep buluyor. Bombus türü arılar ilk olarak 1987 yılında keşfedildi. Bal yapmanın yanında domates tohumlamasında da kullanılabileceği fark edilen bombus arısı üzerinde çeşitli denemeler yapıldı.

Domates ürünlerinin döllenmesinde yarattıkları sera içi sıcaklık ile daha güzel sebzelerin yetiştirilmesinde kullanılan bombus türü arılar, zamanla seracılığın vazgeçilmezlerinden biri haline geldi. Bu denemelerde bombus türünün diğer seracılık ve tarımsal faaliyetlerde de kullanılabilecekleri fark edildi.