Bugün Kurban Bayramı'nın ilk günü ve tüm İslam coğrafyasında heyecanla kutlanıyor. Kurban Bayramı her sene olduğu gibi bayram namazı kılınarak karşılanacak. Bu sene corona pandemisi nedeniyle sosyal mesafe ve maske kuralına uygun olarak camilerde kılınacak Kurban Bayramı namazı saatleri de belli oldu. Peki İstanbul'da bayram namazı saat kaçta? Ankara'da bayram namazı kaçta kılınacak? Diyanet'in yayınladığı 31 Temmuz 2020 il il bayram namazı saatleri ve bayram namazına dair merak edilen tüm detaylar haberimizde...

TÜM İLLERİN KURBAN BAYRAMI NAMAZ SAATLERİ

MARMARA BÖLGESİ BAYRAM NAMAZI SAATLERİ

İSTANBUL BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:33
EDİRNE BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:41
KIRKLARELİ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:38
TEKİRDAĞ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:39
KOCAELİ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:29
YALOVA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:32
SAKARYA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:27
BİLECİK BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:30
BURSA BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:34
BALIKESİR BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:40
ÇANAKKALE BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:45



İÇ ANADOLU BÖLGESİ BAYRAM NAMAZI SAATLERİ

ANKARA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:19
AKSARAY BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:17
ÇANKIRI BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:15
ESKİŞEHİR BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:29
KARAMAN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:23
KIRIKKALE BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:17
KIRŞEHİR BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:15
KONYA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:24
NEVŞEHİR BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:14
NİĞDE BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:16
SİVAS BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:03
YOZGAT BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:12
KAYSERİ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:11

EGE BÖLGESİ BAYRAM NAMAZI SAATLERİ

İZMİR BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:45
MANİSA BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:43
AYDIN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:43
DENİZLİ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:38
KÜTAHYA BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:32
AFYONKARAHİSAR BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:31
UŞAK BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:35
MUĞLA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:42



GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ BAYRAM NAMAZI SAATLERİ

GAZİANTEP BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:06
KİLİS BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:08
ADIYAMAN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:01
ŞANLIURFA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:00
DİYARBAKIR BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:53
MARDİN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:52
BATMAN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:50
SİİRT BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:47
ŞIRNAK BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:45

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ BAYRAM NAMAZI SAATLERİ

AĞRI BAYRAM NAMAZI SAATİ:  05:39
ARDAHAN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:38
BİNGÖL BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:51
BİTLİS BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:45
ELAZIĞ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:56
ERZİNCAN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:53
ERZURUM BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:46
HAKKARİ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:40
IĞDIR BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:35
KARS BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:37
MALATYA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:00
MUŞ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:47
TUNCELİ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:54
VAN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:40



KARADENİZ BÖLGESİ BAYRAM NAMAZI SAATLERİ

RİZE BAYRAM NAMAZI SAATİ:  05:47
TRABZON BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:50
ARTVİN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:54
SİNOP BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:06
TOKAT BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:04
ÇORUM BAYRAM NAMAZI SAATİ:  06:10
AMASYA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:06
SAMSUN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:03
ZONGULDAK BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:21
BOLU BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:23
DÜZCE BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:24
KARABÜK BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:18
BARTIN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:18
KASTAMONU BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:13
BAYBURT BAYRAM NAMAZI SAATİ:  05:49
GİRESUN BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:55
GÜMÜŞHANE BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:52
ORDU BAYRAM NAMAZI SAATİ: 05:52

AKDENİZ BÖLGESİ BAYRAM NAMAZI SAATLERİ

ADANA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:15
ANTALYA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:33
OSMANİYE BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:11
BURDUR BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:34
HATAY BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:13
ISPARTA BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:32
KAHRAMANMARAŞ BAYRAM NAMAZI SAATİ: 06:07



BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR?

İLK REKAT

-Bayram namazına niyet ettikten sonra tekbir alınır ve eller bağlanır,

-Sırasıyla imam hatip ve cemaat sessizce “Sübhaneke duası”nı okur, sonra fasılalar halinde;

-Tıpkı iftitah tekbiri gibi yeniden eller kulak hizasına kaldırılarak 1. Tekbir alınır ve eller yanlara salınır,

-Sonra 2. Tekbir alınır ve eller yine yanlara salınır,

-Ardından 3. Tekbir alınır ve bu sefer eller göbek hizasında bağlanır.

-İmam; gizlice “Euzü besmele” çeker, açıktan “Fatiha suresi” ile birlikte “Zammı sure veya zammı sure yerine geçecek miktarda Kur'an-ı Kerim” okur. Cemaat ise sessizce imamı dinler.

-Rüku ve secde yapılarak 2. Rekata kalkılır.

İKİNCİ REKAT

-İmam; gizlice “Besmele” çeker, açıktan “Fatiha suresi” ile birlikte “Zammı sure veya zammı sure yerine geçecek miktarda Kur'an-ı Kerim” okur. Cemaat ise sessizce imamı dinler.

-Ardından tekrar tıpkı iftitah tekbiri gibi yeniden eller kulak hizasına kaldırılarak 1. Tekbir alınır ve eller yanlara salınır,

-Sonra 2. Tekbir alınır ve eller yine yanlara salınır,

-Ardından 3. Tekbir alınır ve eller yine yanlara salınır,

-Son olarak 4. Tekbir alınır ancak bu sefer eller kulak hizasına kaldırılmaz ve rükuya gidilir.

-Rüku ve secdenin ardından oturulur, “Tahiyyat, Salli-Barik duaları” okunur ve önce sağ tarafa sonra sol tarafa selam verilerek namaz tamamlanır.

BAYRAMLAŞMA

Bayramlar, millî ve dinî duyguların, inanışların pekişmesi, taze ve canlı tutulması işlevi yanında, topluluğun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük rol oynar. Aynı şekilde, kaynağını kültten alan sanat (müzik, halay) ve kaynağını mitten alan edebiyat da aynı şekilde birleştirici etki ve işleve sahiptir; bireylerde ortak anlayışın doğmasını teşvik eder. “Müslümanların, en önemli sevinç günleri olan ve bizzat Hz. Peygamber tarafından ilân edilen ramazan ve kurban bayramlarında birbirlerini tebrik etmelerine” Arapça ve Osmanlıca’da muâyede, Türkçe’de bayramlaşma denilir. Bayramlaşmanın el sıkışmak, küçüklerin büyüklerin ellerini öpmesi, yemek ve tatlı ikram etme, hediyeleşme şeklindeki uygulamaları zaman içinde gelişerek gelenek halini almıştır. İlk dönem müslümanlarının bayramlaşma şekli hakkında yeterli bilgi olmamakla birlikte, bayramlarda “Allah kabul etsin” şeklindeki dileklerle tebrikleştikleri, bu tebrikleşmenin Emevîler devrinde de sürdürüldüğü bilinmektedir. Abbâsîler döneminde, başta Bağdat, Kudüs, Şam gibi büyük şehirler olmak üzere çeşitli merkezlerde canlı bir şekilde yapılan bayramlaşma ve kutlamalar sırasında tatlı ikram etme uygulaması Fâtımîler’de gelenekleşmeye başlamıştır. Selçuklular zamanında da ramazan ve kurban bayramı kutlamalarına büyük önem verilir; ayrıca Nevruz ve Mihrican bayramlarında da şenlikler yapılırdı.

Bayramlaşma, sevgi, saygı, sıla-i rahim, ikram ve cömertlik gibi erdemlerin güzel bir tezahürü olarak en büyük itibar ve önemi Osmanlılar’da kazanmış, görkemli törenlere, geleneklerin oluşmasına vesile olmuştur. Osmanlılar’da bayramlaşma namazdan sonra başlar, küçükler büyüklerin
ellerini öper, büyükler de küçüklere hediye dağıtırdı. Ayrıca bayram münasebetiyle tebrik için evleri dolaşan bekçi, çöpçü, tulumbacı, davulcu gibi hizmetlilere bahşiş verilirdi. Toplumun çeşitli kesimlerinde hiyerarşik bir düzene göre ziyaretleşme ve bayramlaşma tam bir itina ile yerine getirilen
muaşeret kurallarıydı. Gerçekten dinî bayramlar, insanlar arasında kaynaşmanın, dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi, dinî his ve şuurun toplumsal boyutta tazelenmesinin de bir vesilesidir. Kendisi çeşitli sebeplerle bayramlaşma törenlerine katılmayan insan bile bunu hisseder ve yaşar. Bayramlaşmanın, gergin ve soğuk ilişkileri yumuşatma, kırgın, dargın ve küskünlerin barışması gibi bir fonksiyon icra ettiği de söylenir. Bununla birlikte, her zaman insanlarla iyi geçinmek, çeşitli nedenlerle meydana gelmiş olan dargınlık ve kırgınlığı kaldırmaya çalışmak daha uygun olur. İnsan bu hislerle dolu olmadıktan sonra bayram günü, bayramlaşma yoluyla sağlanan barışma töreni, bir gösteri olmaktan öte gitmeyebilir.

TOKALAŞMA  VE KUCAKLAŞMA

Burada insanî ve sosyal ilişkilerin çok yaygın bir yönü olan ve dostluk, sevgi ve saygı tezahürü olarak kabul edilen el sıkışma, el öpme ve sarılıp
kucaklaşma gibi konulara değinmek yerinde olur. Toplumdan topluma ve geleneklere göre değişen ve farklı anlam ifade eden bu tür davranışlar hakkında Kur’an ve Sünnet’te açık bir hüküm yer almaz. Ancak konu bir yönüyle dinin kadın erkek ilişkilerine, mahremiyet ölçülerine ve cinsî hayata ilişkin olarak getirdiği düzenlemelerle ilgili olduğu gibi, bir yönüyle de dinin sosyal bütünleşmeyi destekleyen kural ve tavsiyeleriyle ilgilidir. Konu birinci açıdan ele alındığında çekimser davranma ve bazı kayıt ve sınırlamalar getirme ihtiyacı doğmakta, ikinci açıdan ele aldığında ise konuyu toplumların inisiyatifine bırakıp ilke olarak desteklemek temayülü ağır basmaktadır. Günümüz İslâm âlimlerinin bu tür yeni meselelerde farklı görüşler öne
sürmeleri bu açı ve gerekçe farklılığından kaynaklanmaktadır. İnsanların uygun vesilelerle sevgi ve saygı belirtisi olarak tokalaşmaları, birbirlerini kucaklamaları, din kardeşliği, akraba sevgisi ve komşuluk ilişkileri gibi ilkeler açısından esasen çok olumlu birer davranıştır. Bununla birlikte, daha önce cinsî hayata ilişkin haramlar ve helâller konusunda temas edildiği üzere, İslâm’da karşı cinsler arası ilişkilerde mahremler (birbiriyle evlenmeleri dinen câiz olmayacak ölçüde yakın akraba) ve mahrem olmayanlar ayırımı da yapılarak bazı ölçüler ve sınırlamalar getirilmiştir. Bu yasaklama ve kısıtlamalar ilke olarak karşı cinsler arası ilişkilerde söz konusu olmakla birlikte muhtemel sapmaları, aşırılık ve yanlışlıkları önleme düşüncesinden hareket eden bazı fakihler erkeklerin ve kadınların kendi cinsleriyle kucaklaşmasını hoş da karşılamamış, mekruh görmüşlerdir. Fakat Hanefî fakihlerin çoğunluğu ile diğer bir kısım fakihler ise, bunda bir sakınca olmadığı görüşündedir. Bu bilginler görüşlerini, Hz. Peygamber’in Hayber’in fethi günü Habeşistan’dan dönen amcazâdesi Ca‘fer b. Ebû Tâlib’i büyük bir sevinçle karşılamış ve onu kucaklamış olması hadisesiyle desteklemişlerdir.