Kapalıçarşı’da da kuyumcu dükkanları olan Iraklı bir işadamının Bağdat’ta yaptırdığı, “Cairo Mall” adlı alışveriş merkezi inşaatında çalışan 63 Türk işçi mahsur kaldı. Ne işçilerin defalarca telefonla ulaştığı Türkiye Bağdat Konsolosluğu, ne de ailelerin CİMER aracılığıyla yaptığı girişimler sonuç verdi.



Hatay, Adana, Sivas, Diyarbakır, Maraş ve Kars’tan yaşları 22 ile 58 arasındaki 63 işçi yaklaşık 25 gündür, çalıştıkları inşaatın bodrum katında oluşturdukları 17-18 kişilik 3 koğuşta yaşam mücadelesi veriyor.



SÖZCÜ Bağdat’ın Veziriye bölgesindeki inşaatta kalan işçilere Whatsapp üzerinden ulaştı. İşçilerin sözcülüğünü üstlenen kalıp ustası İbrahim Tokay, aman zaman kesilen internete rağmen yaşadıklarını şöyle özetledi:

*7-8 aydır bu inşaattayız. 9 Mart’ta bizim konsolosluk müteahhit tebligat yapmış. Ama bize bilgi verilmedi. Adımız konsolosluğumuza bildirilmediği için Türkiye’ye dönemedik.

*17 Mart’ta burada sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Müteahhit kapıyı çekti gitti, bizi burada bıraktı. Gelmiyor, gitmiyor. Gereken büyüklüğü yapmıyor.

*Üstüne üstlük vizemiz bittiği için cezalı duruma düştük. Her birimiz 500 bin dinar yani 3 bin lira para bizden çıkacak. 25 gündür çalışamıyoruz. Maaş veren de yok.



"BİZ DIŞARI ÇIKAMIYORUZ, KİMSEYİ DE SOKMUYORUZ"

*Dışarı çıkmıyoruz. Dışardan da kimsenin girmesine izin vermiyoruz. Hepimizin sağlığı şu anda iyi. Virüs falan kimsede yok. İnşaatın bodrum katında yatıp kalkıyoruz.

*Burada hepimiz elimizi taşın altına koyduk, kendi imkanlarımızla çuvalla fasülye, un, makarna aldık. Kendimiz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

*Ben kalp hastasıyım. Ailem Adana’da. 4 çocuğum var. Ev kira… En son Aralık ayında gördüm ailemi. Eşimiz çocuklarımız arıyor. Ne zaman geleceksiniz diye soruyor.



“HİÇ BÖYLE YÜZÜSTÜ BIRAKILMADIK”

Arkadaşların hepsi gurbetçi. Kimi 10 yıldır, kimi 20-25 yıldır yurt dışında inşaatlarda çalışıyor. Libya’da savaşı, Irak’ta, Lübnan’da savaşı görenler var.

*Rusya’da uçak düşürme olayından sonraki zorlukları yaşayanlar var. Bunları hepimiz tattık ama buradaki gibi hiç mağdur olmadık. Hiçbir yerde böyle yüzüstü bırakılmadık. Burada işin kötü yanı, hem parasızız, hem mağdur durumdayız ama hiç bir şey yapamıyoruz.



“KONSOLOSLUK TELEFONLARIMIZI AÇMIYOR”

*Dışişleri Bakanlığı’nı arıyoruz. Konsolosun numarasını veriyor, “Biz ilgilenemiyoruz” diyorlar. Niye o zaman bu devlet var.Konsolosluktaki Mehmet Bey’le görüşüyoruz. “Abi bize yardımcı olun” diyoruz, “Tamam biz size döneriz, aman dışarı çıkmayın, virüs kapmayın” diyor. Bir de Ferdi Bey var konsoloslukta. Onunla da konuşuyorduk. En son telefonlarımızı da açmamaya başladılar.



“NİYE BİZE SAHİP ÇIKMIYORLAR”

Hepimizin elinde telefonlarımız var. Haberleri okuyoruz. Bir bakıyoruz devletimiz Cezayir’den Kuveyt’ten Tunus’tan, Irak’tan işçileri ülkemize getiriyor. Biz neden gelemiyoruz yani.

*Bizle ilgilenmiyorlarsa, ilgilenmesinler, bize sahip çıkmıyorlarsa sahip çıkmasınlar. Son çare sizinle konuşuyoruz. Kimseyi kötülemiyoruz. Daha düne kadar biz işçi olarak Türkiye’ye para gönderiyorduk. 50 dolar paramız kesiliyordu. Kesin diyorduk yeter ki Türk devletimiz kazansın. Şimdi niye sahip çıkmıyorlar.

“CENAZEYİ BİLE GÖNDEREMİYORUZ”

10 gün önce bir arkadaşımızın eşi vefat etti. Burada oğluyla birlikte çalışıyor. Konsolosluktan Mehmet Bey’e ulaştık derdimizi anlattık. Mehmet Bey, “Burda 19 yaşında bir cenaze var onu bilge gönderemiyorum. Arkadaşınız için bir şey yapamam” dedi.

KONSOLOSLUK YETKİLİSİ: ARAPÇA BİLMİYORUM

Konsolosluğu arayan işçilerden Yakup Bodur (46) da, “Bazı arkadaşlarımızın telefonlarını engellediler. Dün bir arkadaşımız konsolosluktakilerle atıştı. Ben başka bir numaradan aradım. Dedi ki; “Biz sizi karayoluyla götürmeye çalışacağız. Ama onun için de bekleyeceksiniz.” Yine döndü dolandı aynı şeyi söyledi. 25 gündür zaten bekliyoruz. “Siz koskoca konsolossunuz, Türk hükümetisiniz, bir izni alamıyor musunuz” dedim. “Resmi kurumlar açık değil. buyurun izin alabiliyorsanız siz alın” dedi. Bir konsolos böyle konuşabilir mi…” dedi.

“HİÇBİR YETKİLİ YANIMIZA GELMEDİ”

Bodur şöyle devam etti:

*25 gündür arıyoruz. Konsolosluktan bir tane adam kalkıp da yanımıza gelmedi. En azından gelip şirketle konuşun dedik. O kadar ısrar ettik gelip de halimizi görmediler. Şirketi aramadılar bile.

*Konsolosluktan bana diyorlar ki, “Ben Arapça bilmiyorum. Sizin patron İngilizce biliyorsa söyleyin o beni arasın”. Ben Almanya’da, Suudi Arabistan’da Kıbrıs’ta da çalıştım, hiçbir konsoloslukta böyle bir muamele görmedik.

EŞİNİN CENAZESİNE KATILAMADI

Oğluyla birlikte Bağdat’taki inşaatta çalışan Hıdır Ersöz (53) 10 gün önce eşinin ölüm haberini almış. Sonrasını şöyle anlatıyor;

“Konsoloslukta Mehmet Bey’i aradım. Durumu anlattım. “Eşim Hatay’da beyin kanaması geçirmiş, vefat etmiş. Çocuklarım ortada kaldı. Bir çare bulun gideyim” dedim. Bir türlü gönderemediler. En son 8-9 ay önce görmüştüm. Daha önce Libya’da, Suudi Arabistan’da, Kıbrıs’ta çalıştım ama ilk defa böyle çaresiz kaldım.”

EPİLEPSİ HASTASI OĞLU İLAÇ BULAMIYOR

Oğlu epilepsi tedavisi gören Ali Rıza Tangal (38) mağduriyetini şöyle anlattı:

“Ailem Kırıkhan’da. En son Şubat’ın 10’unda gördüm ailemi. Çocuğun ilacı bitmiş. İlaç bulamıyorlar. Çocuk sürekli havale geçirmeye başlamış. Eşim tek başına bir şey yapamıyor. Lütfen yetkililerden yardım istiyorum.”

İşçilerden Yıldıray Çiçek (49) de, maaşını alamadığı ve gönderemediği için Kocaeli’deki ailesinin perişan olduğunu anlattı.