Corona virüsü süreci boyunca hemen her gün 65 yaş ve üzeri kişilerde virüsün daha etkili olduğu anlatıldı. 21 Mart’tan bu yana ise 65 yaş ve üzeri kişilerin sokağa çıkması, açık alanlarda, parklarda dolaşma ve toplu ulaşım araçlarını kullanmalarına yasak getirildi.

Dışarıya çıkamayan kişiler için haftanın belli günleri birkaç saat hava almak, yürüyüş yapmak için dışarı çıkma önerileri tartışılıyor. Peki 65 yaş ve üzeri vatandaşlar bu süreci nasıl geçiriyor? Neler yaşıyorlar?

Bu soruların yanıtını uzman kişilerin bir araya gelerek kurduğu ‘65+ Yaşlı Hakları Derneği’nin Başkanı Dr. Gülüstü Salur’a sordum. Bilişsel nörolog olan Salur, alzheimer, demans ve hareket bozuklukları alanında yaşlılarla çalışan bir doktor olarak bu sürecin yaşlılar üzerindeki etkilerini SÖZCÜ HaftaSonu’na anlattı.

(FOTO: İHA)


- 65+ Yaşlı Hakları Derneği bir ihtiyaç sonucu mu kuruldu?

* 2015 yılında yaşlıların daha aktif, sağlıklı ve mutlu bir şekilde, hayatın içinde yaşam sürdürmeleri için faaliyet gösterme amacıyla kurulan bir dernek. 65+ Yaşlı Hakları Derneği; herkesin sağlıklı, aktif ve hayatın içinde, yalnızlaşmadan, yoksullaşmadan, ayrımcılığa ve suistimale uğramadan, öğrenmeye ve üretmeye devam ederek, diğer kuşaklarla el ele, bedensel ve zihinsel değişime cevap verecek tıbbi, sosyal, psikolojik, ekonomik ve hukuki ihtiyaçları karşılanarak, yaşam tercihlerine saygı duyularak, onurlu bir şekilde yaşlanmaya hakkı olduğunu savunuyor.

Yaşlılara ve yakınlarına yol arkadaşlığı yapan bir hekim olarak çalışıyorum. Alzheimer ve parkinson hastalığı gibi uzun yıllar süren ve hastaları, yakınlarını ve toplumu yaşamın her alanında etkileyen sağlık sorunlarında özelleşince, yaşlılığa başka bir pencereden bakmaya başlıyorsunuz.

EN HIZLI YAŞLANAN NÜFUSA SAHİBİZ

- Türkiye’de ‘yaşlı olmak’ kabul gören bir durum değil mi?

* Türkiye’de yaşlı olmak, önce yaşlılığı kondurmamakla başlayan bir yolculuk. Kendimizi anlatırken biz yaşlı tanımını, tarifini alışılagelen olumsuz kavrayıştan kurtarıp yaşlı ve mutlu, yaşlı ve aktif, yaşlı ve sağlıklı, yaşlı ve üretken, yaşlı ve yaşamın içinde olunabilir kabulünü yaymaya çalışıyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımladığı şekilde 65 yaşını geçenlere yaşlı demek onlara hakaret etmek demek değil. Yaşlıyı güçlendirelim, kendi haklarını tarif ve talep eden bir grup olsun yaşlı nüfusumuz istiyoruz. Türkiye hâlâ görece genç bir nüfus kabul edilse de OECD ülkeleri arasında en hızlı yaşlanan nüfusa sahibiz. Yaşlanma ve yaşlılık meselesi daha çok gündemi işgal edecek.

(FOTO: İHA)


SÜRE UZADIKÇA ZOR BAŞEDEBİLİR HALE GELDİ

- 21 Mart’tan bu yana sokağa çıkması yasaklanan 65 yaş ve üzeri kişiler bu süreçten nasıl etkilendi?

* Covid-19 salgınında en yüksek risk grubunda oldukları için salgın, Türkiye’de ilk belirtilerini verdiğinde ilk korunması gerekenler olarak yaşlılar yerleşti. Salgın kontrolü açısından doğru yaklaşımdı. Toplumsal bir seferberlik de başlayıp evde kalan yaşlıların ihtiyaçları karşılanmaya başladığında karantina iyi gitti. Seferberlik ruhu ile önemli bir dayanışma başladı ve bu dayanışma ruhu hepimize iyi geldi. Ancak süreç uzayınca biraz moraller bozulmaya başladı. Karantina bir buçuk ayı bulunca daha zor başedilir hale geldi.

HASTANE KORKUSU EVDE DESTEK İHTİYACINI ARTIRDI

* Ne tür sorunlar yaşadılar? Sağlık sorunlarının acil olmayanları ertelendi. Corona virüsü enfeksiyonu dışında nedenlerle de insanların doktorlara, hastanelere ihtiyaçları vardı. Hastaneye gitme korkusu evde destek ihtiyacını artırdı.

Zaten sınırlı kapasite ile hizmet veren evde bakım sistemleri karantina döneminin bütün ihtiyaçlarına yetemedi. Hastaneler başka destek sistemlerini devreye soktular. Tele-tıp uygulamaları apar topar başladı. Epey bir telefon, internet doktorluğuna soyunmak durumunda kaldık çoğumuz. En çok yoksul ve yalnız olan yaşlılar zorlandı. İhtiyacını duyurmakta çekingen davrananlar, idare etmeye alışkın olup yardım istemekte tereddüt edenler zorlandı.

(FOTO: İHA)


Psikolojik olarak kısa süreceğini düşünenler, süreç uzadıkça yalnızlık, kaygı, umut eksikliği ile baş başa kalınca imdat demeye başladılar. Psikiyatr ve psikologlar da bir seferberlik başlattı. Her klinisyen ve kurum gönüllü hizmetler verdiklerini duyurdular. Bu dayanışmayı ve kapasiteyi görmek bize umut verdi.

- Dernek olarak kısıtlamanın yaşlılar için belli oranda azaltılmasını talep ettiniz? Nasıl bir düzenleme getirilmeli?

* Yaşlılar için, ‘çalışmıyorlar’ gibi ön yargıların herkese yapılan ‘evde kal’ çağrısının yaşlılar için yasak şeklinde uygulanmasını kolaylaştırdı. Sürecin uzaması, bu kişiler için sorun yaratıyor. Evde hapis kalma hali bunaltıcı ruh durumunu da tetikliyor. Koşullar, yaşlıların fiziki durumu ve bağışıklık sistemi üzerinde de baskı unsuru. Genel sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde belli saatlerde, kendi mahalleleriyle sınırlı olarak sokağa çıkmalarına izin verilmelidir. Karantina sürecinde yaşlıların sürekli evde kalmalarının esnetilmesi gerektiğini savunuyoruz.

(FOTO: İHA)


DEMANSLILAR YASAĞI ANLAYAMADI

Alzheimer uzmanı Dr. Gülüstü Salur, kısıtlamanın nörolojik hastası yaşlıları ve ailelerini nasıl etkilediğini şöyle anlattı:

* Hastalarımız yaşlılara getirilen kısıtlamayı anlayamadı; ya hatırlayamadılar ya da kabullenemediler. Hastalarımız için sokağa çıkmak, fiziksel aktivite ve günlük rutinlerinin onları dengede tutan bir parçası. Rutin yerine doğru bir aktivite koyulamayınca değişikliğe adapte olma zorluğu ağır geldi. Demans hastaları belli bir evreden sonra bakıcılarının desteğine ihtiyaç duyan kişiler. Yakınlarının da salgından psikolojik, sosyal ya da ekonomik etkilenmeleri onların destek mekanizmalarını zayıflattı.