Anadolu ve Balkanlar'dan topladığı çorapları İstanbul Beylikdüzü'nde kurduğu müzede sergileyen Öztürk, müzesinin kapılarını SÖZCÜ'ye açtı.



"ÇORAPLAR ÇEYİZ SANDIKLARINDAN"

Her ülkenin renklerini ve motiflerini temsil eden 250 adet çorabı, 1970'li yıllardan itibaren toplamaya başlayan Öztürk, çorapların çoğunun çeyiz sandıklarında saklandığı ve hiç kullanılmadıklarını kaydetti.



Türkmen çoraplarında mavinin, Bulgaristan yöresindeki çoraplarında ise yeşil rengin hakim olduğunu belirten Öztürk, "Müzde, Bilecik yörük damat çorabı, Bulgaristan silistre çeyizlik çorap, Samsun göçmen çorabı gibi farklı yörelere ait çoraplar sergileniyor. Her çorap kendi hikayesini anlatıyor burada. Ait olduğu bölgenin özelliklerini taşıyor" diye konuştu.



100 YILLIK ÇORAPLAR DA BULUNUYOR

Ücretsiz gezilen müzeyi tekstil öğrencilerinin sık sık ziyaret ettiğini anlatan Öztürk dünyada böyle bir girişimin ilk olduğunu söyledi. "Çorapları gelecek kuşaklara aktarmak en büyük hayalimdi" diyen Öztürk, şunları söyledi;

*Anadolu'daki gelinlerin, babaannelerin hediyelerinden de çoraplar var. Tokat yöresinde 100 yıllık çoraplarımız var. Çorapları sürekli ilaçlıyoruz yılın ikinci yarısında diğerlerini çıkartıp bunların ilaçlamalarını yapıyoruz.

*İçlerindeki boya doğal olduğu için güveleniyor, böcekleniyor. İçlerinde kimyasal bir şey yok tamamen organik çoraplar ve onlara gözüm gibi bakıyorum.

Müzede çorap üretimi için eski dönemlerde kullanılan makineler de yer alıyor.



SANAYİ İLE SANAT BİR ARADA

Öztürk, sanayi ile sanatın buluşmasını önemsediğini belirterek, "Fabrikamızda çorap müzemizin dışında çeşitli kültür sanat etkinlikleri de yer alacak. Sanayi ile sanatı burada buluşturacağız. Meslek bölümlerinde okuyan tüm öğrencilere kapılarımız açık. İlkokul öğrencisi de üniversite öğrencisi de gelip müzeyi ve fabrikayı gezebilir. Bu kapsamda okullar ile işbirliğimiz sürüyor" diye konuştu.