İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 7 aylık çiçeği burnunda İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün’le makamında konuştuk. Kentsel planlama konusunda üniversite eğitimi alıp yüksek lisansını da tamamlayan 36 yaşındaki Akgün’le İstanbul’un üç hayati konusunu masaya yatırdık. Omuzlarındaki sorumluluğun bilincinde olan Gürkan Akgün’le önce deprem, sonra Kanal İstanbul ve trafiği konuştuk.

- İstanbul’un çözüm bekleyen en acil konusu, deprem...

Evet, İstanbul’un en hayati konusudur deprem. Bunca yıl geçmesine rağmen ne yazık ki İstanbul depreme dayanıklı değil. Okullar, hastaneler elden geçirilmiş ama 1999 depremi öncesi yapılan binalar büyük risk taşıyor. Deprem Çalıştayı düzenledik, konuyu masaya yatırıp, yol haritasını belirledik. Büyük bir kordinasyonla ve sağlam ekiplerle yola çıkıyoruz. Hasarlı binaların tespitiyle ilgili çalışmalarımızı tamamlayınca dönüşüm süreci başlayacak.

- Mühendislik hizmeti almamış yapıların çokluğu sizi endişelendiriyor mu?

Mühendislik hizmeti almamış, ruhsatsız yapılar ilk müdahale alanlarımız olacak. İmar Affı’ndan yararlanan binaların elden geçirilmesi şart. Hastaneler, okullar, toplanma ve barınma alanları çok önemli.

- Şu an 7’nin üzerinde bir deprem olsa ne olur?

Allah korusun, bunu düşünmek bile istemiyorum. Önlemlerimizi almadan bazı önemli adımları atmadan, büyük depremin İstanbul’da olmaması için dua ediyorum.

Gürkan Aygün, arkadaşımız Yüksel Şengül’ün sorularını yanıtladı.


- Kanal İstanbul denilince ne hissediyorsunuz?

Kanal İstanbul benim tüylerimi ürpertiyor. Çevre, ekoloji ve iklim konuları önceliklerim arasında olduğu için bu projenin kesinlikle hayata geçmemesi gerektiğine inanıyorum. Ben de bilim insanları gibi düşünüyorum, Kanal İstanbul bu güzel kentin geleceğine büyük darbe vurur. Tarım alanları, orman alanları, su kaynakları, meralar olduğu için İstanbul kuzeye doğru büyümemelidir. Kanal İstanbul, büyük tehlike yaratır.

- Çok büyük bir bütçesi var...

Kanal İstanbul’un maliyeti ortalama 100 milyar liradır. Bu bütçeyle inanın İstanbul, olması beklenen büyük depremi yıkılmadan atlatır. Binalar depreme hazır hale getirilirse 100 binlerce İstanbullu vatandaşımızın da canı kurtarılmış olur. Doğa kurtulur, deniz ve su kaynaklarımız kurtulur, tarım ve orman alanlarımız kurtulur. En önemlisi bu büyük depremde milyona yakın yaralımız, ölmesi muhtemel 100 binlerce vatandaşımız kurtulur. Belediye olarak Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin ÇED olumlu kararının iptali için dava açtık.


Metro hatlarıyla trafik sorununu azaltacağız


- Gelelim, İstanbul’un trafik sorununa...

İstanbul’un trafik sorunu uzun yıllardır katlanarak günümüze kadar gelmiş bulunuyor. Belli bölgeler plansız olarak imara açıldığı için trafik sorunu da büyüdükçe büyümüş. Öncelikle toplu taşımayı daha geliştirmek, herkesi buna yönlendirmek gerekiyor. Yarım kalan metro hatlarını tamamlıyoruz, yeni hatların planları yapılıyor. Ulaşımda denizi de devreye sokarak trafiğin yükünü azaltmayı hedefliyoruz. İstanbul’un 2050 vizyonunu belirleyecek olan İstanbul Planlama Ajansı’nı devreye sokuyoruz. Her şey güzel olacak.

Boğaz’ı görünce İstanbul’a hemen vuruldum...


- Trabzon’da doğup, orada büyüdünüz. İstanbul’la ilk karşılaşmanız nasıl oldu?

İstanbul’a ilk gelişim ailemle birlikte gezmek amacıyla olmuştu. Boğaz’ı görünce vuruldum İstanbul’a, büyülendim ve yıllarca aklımdan çıkmadı. Trabzon Kanuni Anadolu Lisesi’nden mezun olunca da ünversite için İstanbul’a koştum.

AŞKLA BAĞLIYIM

- İstanbul’u görünce bir gün bu kente hizmet edeceğiniz aklınızdan geçti mi hiç?

Babam da mimar olduğu için ‘imar ve şehircilik’ konuları benim genlerimde vardı zaten. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde eğitim gördüm. Okulum Boğaz kıyısındaydı ve bir gün mutlaka büyük bir aşkla bağlı olduğum İstanbul’a hizmet edeceğimi biliyordum.