İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.

Akşener’in konuşmasından satır başları:

*Zaferler ve başarılar kadar, acılarla da yüklü tarihimizin, yeni bir acı sayfasına Cuma akşamı tanık olduk. Elazığ merkezli depremde, 41 canımızı kaybettik, 1607 vatandaşımız da yaralandı.

*Yıllardır devam eden ayrıştırma, kamplaştırma politikalarına rağmen, milletimiz, sevinçte ve kederde bir olabilmeyi başaran faziletiyle, bir toplumsal sınavdan daha, yüzünün akıyla çıktı.

"ACILAR VE FELAKETLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPILMAZ"

*Benim siyaset anlayışıma göre, doğal afetlerden siyaset çıkarılmaz. Acılar ve felaketler üzerinden, siyaset yapılmaz.

*Böyle zamanlarda birlik ve dayanışma ruhu öne çıkmalıdır.Siyaset de bu ruhu destekleme odaklı yapılmalıdır.

*Siyasetçiler olarak önceliğimiz;Arama ve kurtarma faaliyetlerinin tamamlanarak, vatandaşlarımızın güvenli ve huzurlu bir ortama, bir an önce kavuşturulması olmalıdır. Ama bu; olan bitene, kör ve sağırız demek asla değildir.

*Elbette ki; gelişmeleri, yapılan ve yapılmış olması gereken icraatları, toplanan vergilerin akıbetini takip ediyoruz. Elbette ki; deprem kuşağında yer alan ülkemizde, bu alandaki duyarsızlıkların hesabını soracak, sorumluların yakasına yapışacağız.

*Ancak bunları gündeme taşımanın zamanı, depremzede vatandaşlarımızın güvenlik ve huzurları sağlandıktan sonra olmalıdır.Bize yakışan, dünü yarın konuşmak üzere, bugün birlik olmaktır.Gün, Elazığlı vatandaşlarımızın yanında olma günüdür.Gün, Malatyalı kardeşlerimizin yanında olma günüdür.

*Gün, milletçe tek yürek olup, yaralarımızı sarma günüdür. İktidar ve küçük ortağı yabancısı olsalar da, siyasi sorumluluğumuz ve adabımız bunu gerektirir. Biliyorsunuz, Pazar günü deprem bölgesindeydim.

*Yaralılarımızı ziyaret ettim, aile fertlerini, yakınlarını, sevdiklerini kaybetmiş insanlarımıza taziye ziyaretlerinde bulundum, yürütülen çalışmaları yerinde gördüm.

*Bu vesileyle, deprem olur olmaz yaptığım seferberlik çağrısına cevap veren, il ve ilçe başkanlarımıza, teşkilat mensuplarımıza, üyelerimize ve gönüllülerimize bir kez daha teşekkür ediyorum.

*İYİ Partili olmak ne demek, herkese gösterdiniz; Elazığlıyla, Malatyalıyla bir oldunuz, beraber oldunuz; Allah her birinizden razı olsun. Sizlerle gurur duyuyorum.Yol arkadaşlarım;Milletimiz bu tür afetler dışında, günlük hayatlarında maalesef bambaşka felaketlerle, dertlerle yüz yüze.

*Biliyorsunuz yeniden yollardayız…Nutuk atmak için değil, iktidarın artık duymadığı milletimizi duyup, onların sesi olmak için, sağır kulaklara o sesi duyurmak için yollardayız. İlçe ilçe gezip, insanlarımızı dinliyoruz.

UYUŞTURUCU TEPKİSİ

*Geçen hafta Antalya’daydık.Yanıma gelen bir annenin feryadı, ne büyük bir belayla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.

*Uyuşturucu belasından bahsediyorum.Ülkemizin geldiği durum, maalesef hiç iyi değil: Dünyada uyuşturucu kullanımının en hızlı arttığı üç ülkeden biri maalesef Türkiye.

*Mütedeyyin olduğunu iddia eden bir iktidar döneminde, 2011-2019 yılları arasındaki artış, neredeyse yüzde 100. Türkiye’de uyuşturucu kullanan kişi sayısı 1 buçuk milyonu bulmuş.

*Ben İçişleri Bakanlığı yaptım. Bu bela Türkiye’nin üzerinden hiç eksik olmadı.

*Ancak, geçmiş yıllarda transit bir geçiş noktası olan Türkiye, artık uyuşturucunun büyük bir miktarının kaldığı, kullanıcı sayısının hızla arttığı bir ülke oldu.Narkotik operasyonları elbette önemlidir. Ama görüyoruz ki, çözüm olmuyor.

*Bu konuda çok daha ciddi, yüksek kaynaklar ayırarak çalışmalar yapılması gerekiyor.

*Sadece asayiş tedbirleri yetmez. Cezaları ne kadar artırırsak artıralım, talep oldukça önüne geçemeyiz. Uyuşturucuya meyli ve talebi ortadan kaldırmalıyız.

*Bu da, özellikle gençlerimize her yönüyle sahip çıkmakla, onları yeniden umutlandırmakla mümkündür.

*Bu konuda atılacak adımlar, bir hükümet politikasının ötesinde, devlet politikası olmalıdır. Önümüzdeki dönemde, iktidarın uyuşturucu sorunuyla ilgili attığı adımları, yakından takip edeceğiz

BAKAN ALBAYRAK TEPKİSİ

*Burası çok önemli Damat Bey elektrik zammını az bulmuş. Buyurun size şımarıklığın resmi. Kayınpeder torpilliyle bakan olmuş birinin, milletin durumunu umursamayan haline bakın…
Ömründe ev geçindirme derdi olmamış bedavacı bir adamın, vatandaşla kurduğu empatinin düzeyine bakın…İbretlik gerçekten.

*Öğrencisi açken tok yatan rektör bizden olmadığı gibi, vatandaşı açken tok yatan Maliye Bakanı da bizden değildir, Sayın Erdoğan; Bu arkadaş mı dengeleyecek ekonomiyi? Bu arkadaş mı söndürecek mutfaktaki yangını? Bu arkadaş mı uçuracak Türkiye’yi? Ben de isterim Türkiye uçsun.  Ama Türkiye televizyona çıkıp uçuyoruz demekle uçmaz.

*Benim için bitmiştir, daha da olsa gelmem” dediğin Davos’a, damadını gönderip, konuşturmakla da uçmaz. Gereğini yapacaksın.

*Türkiye nasıl uçar? Türkiye, demokrasiye dönüşle, kuvvetler ayrılığı ile uçar. Türkiye, sarayın masraflarını kısıp, milletin parasını çarçur etmemekle uçar. Türkiye, tarıma önem verilirse, üretim ekonomisine geçilirse uçar.

*Türkiye, yapısal reformlarla, teknolojik kalkınmayla uçar. Türkiye, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le uçar… Bu çağrı, İYİ Parti’nin çağrısıdır.  Bizim milliyetçilik anlayışımız bir medeniyet projesidir. Son yüzyılı inceleyen batılı tarihçiler, Türklerin son kızıl elmasını modernleşme projesi olarak tanımlarlar. 82 milyonu kapsayan bu projenin temel hedefi;

*İnsanı mutlu, kadını huzurlu, genci umutlu, zengin ve güçlü bir Türkiye’dir. Bugün iki basamak geriledik, 19. büyük ekonomiyiz. 745 milyar dolarlık milli gelire sahibiz. Suriyelileri sayarsak kişi başına 8400, saymazsak 8900 dolar milli gelire sahibiz. Eğer beş yıl önceki gibi 17. Büyük ekonomi olmak istiyorsak, artık bir trilyon dolarlık üretimi ortaya koymalıyız.