Türkiye'nin bir numaralı gündem maddelerinden biri: Libya tezkeresi. Türk askerinin bir yıl süreyle Libya'ya gönderilmesine izin veren tezkere bugün TBMM'de kabul edildi. Bundan sonra neler olacak? Türkiye Libya'ya neden asker gönderiyor? Ankara ve Trablus arasında imzalanan iki mutabakat yeni bir aşamaya geçecek.

LİBYA TEZKERESİ NEDİR?

Tezkere, Türk Dil Kurumuna göre "Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt." anlamına geliyor. TBMM'de yapılan Libya tezkeresi oylamasında Türk askerinin Libya'ya gönderilmesine izin çıktı.

TÜRKİYE LİBYA'YA NEDEN ASKER GÖNDERİYOR?

BBC Türkçe'de yer alan habere göre; Türkiye'yi Libya'nın Trablus kentinde kurulu Ulusal Mutabakat Hükümetini (UMH) Tobruk merkezli General Halife Hafter güçlerine karşı koruma amacıyla askeri destek vermeye götüren süreç, 27 Kasım'da iki taraf arasında savunma ve güvenlik işbirliği ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması muhtıralarının imzalanması ile başladı.

Türkiye, Libya ile varılan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasıyla ABD desteğiyle Yunanistan-Güney Kıbrıs-Mısır ve İsrail tarafından geliştirilen Doğu Akdeniz Doğal Gaz Forumu oluşumuna yanıt verirken, bölgedeki hidrokarbon paylaşım mücadelesinde önemli bir adım atmış oldu.

Ancak Türkiye açısından bu kazanımın korunması, Başbakan Mustafa Fayez al-Sarraj liderliğindeki UMH'nin varlığını sürdürmesine; yani, arkasına Rusya, Fransa, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi önemli güçleri alan Hafter'e karşı Trablus'u savunmasına bağlı.

Hafter, son dönemde giderek artan askeri destek sayesinde Trablus hükümetine yeni ve kapsamlı bir operasyon daha başlattı. Türkiye'nin de al-Sarraj hükümetinin kendisini savunması için askeri ve ülkede kalıcı bir siyasi çözümün sağlanmasına dönük siyasi destek verme girişimleri de bu operasyonla birlikte ivme kazandı.

TÜRKİYE-LİBYA ANLAŞMASI BÖLGEDE DENGELERİ NASIL ETKİLEYECEK?

Türkiye, Libya'yla vardığı anlaşma sayesinde Yunanistan'la Kıbrıs ve Mısır arasında bir kalkan oluşturduğunu ve münhasır ekonomik bölgesinin batı sınırını oluşturduğunu kaydediyor. Atina ve Kahire, mutabakatın uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtirken; Güney Kıbrıs, Lahey'de bulunan Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmaya hazırlanıyor.

Diplomatik kaynaklar, Türkiye-Libya anlaşmasının enerji jeopolitiğini değiştirmesi açısından önemli olduğunu kaydederken, Ankara'nın amacının bölgede yeni gerginlikler yaratmak değil tam tersine tüm kıyıdaş ülkelerin bölgedeki kaynakları adil paylaşmalarını sağlayacak diyalog sürecini başlatmak olduğunu belirtiyorlar.

Yunanistan, Türkiye-Libya anlaşmasının 1982 tarihli Uluslararası Deniz Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu, bölgede yer alan Girit, Rodos, Kerpe ve Meis adalarının deniz yetki alanlarını ve dolayısıyla egemenlik haklarının göz ardı edildiğini kaydediyor.

Türkiye-Libya anlaşmasına ABD ve Rusya gibi ülkeler de tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan 3 Aralık'ta yapılan açıklama, iki kıyıdaş ülkenin anlaşmasını yararsız ve provakatif olarak değerlendirirken, gerginliği artırabileceği uyarısını da yaptı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova da Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni daha ileri adımlar atma konusunda uyarırken, bu anlaşmanın Libya'daki durumu da daha sıkıntıya sokacağı uyarısında bulundu. Rusya da ABD gibi Halife Hafter güçlerini destekliyor.

Türkiye'ye Doğu Akdeniz'de yürüttüğü sondaj faaliyetlerinin Güney Kıbrıs'ın egemenlik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle yaptırım uygulama kararı alan AB ise Libya anlaşmasıyla ilgili açıklamasında, mutabakat metninin açıklanması gerektiğinin altını çizdi. Tam üye Yunanistan ve Kıbrıs ile dayanışmasının süreceğini belirten AB, Türkiye'yi iyi komşuluk ilişkisi çerçevesinde davranmaya çağırdı.