İşte o anları saniye saniye yaşayan ve sarsıntı geçtikten sonra fotoğraf makinesini alıp yıkılan binaların bulunduğu bölgeye koşanlardan birinin, SÖZCÜ Elazığ muhabiri Evren Demirdaş'ın yaşadıkları...

NASIL SOKAĞA ÇIKTIM HATIRLAMIYORUM

* Evde tek başımaydım. Çok büyük bir gürültü duyuldu önce. Sonra her yan sarsılmaya başladı. Panikle neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Karşı apartmandan çığlıklar yükseldi. Kendimi nasıl topladım, nasıl sokağa çıktım hatırlamıyorum. Sokakta benim gibi kendisini can havliyle dışarıya atanlar vardı. Herkes korku dolu gözlerle binalara bakıyordu. Ağlayanlar, yakınlarının durumunu birbirlerine soranlar... İnanılmazdı. Ve zaman geçmek bilmedi.

* Kentin bu bölümünde hasar yoktu. Kendimi toparlamaya gayret ederek, yeniden eve koştum. Kameramı, fotoğraf makinemi kaptım dışarı çıktım. Hemen telefona sarıldım. İstanbul'u gazetemin haber merkezini aramaya başladım. Ancak, telefonlar adeta duvar olmuştu. Ne arayabiliyordum ne de dışarıdan bana ulaşılıyordu. Sadece ben değil, herkes aynı durumdaydı. Tam bir kabus anıydı.

FOTO: DHA/ Elazığ merkezdeki Sürsürü Mahallesi'nde bulunan Dilek Apartmanı'nın enkazı.


O AN GERÇEĞİ İLİKLERİME KADAR HİSSETTİM

* Bir yandan haber merkezindeki arkadaşları arıyor, bir yandan da İzmir'deki ailemi arıyordum. Nihayet İzmir'deki aileme ulaşmayı başardım. İyi olduğumu, beni merak etmemelerini söyledikten sonra telefon trafiği yavaş yavaş normale dönünce merkezdeki arkadaşlarla da bağlantı kurdum.

* İlk bilgileri verdikten sonra, deli gibi sokaklardan caddelerden geçerek ilerlemeye, depremin kentte yaratabileceği hasarı anlamaya çalışıyordum. Yolumun üzerinde bir binanın duvarının yıkıldığını görünce moralim iyice bozulmuş, endişem artmıştı. Deprem gerçeğini o an iliklerime dek hissettim. İnsanlar, soğuktan korunmak için ilk iş ateş yakmış çevresinde endişe ile bekleşiyordu.

* Haber merkezi ile sürekli bağlantı kuruyor, bilgileri aktarıyordum. Şehir merkezine ulaşıp, Gazi Caddesi üzerindeki Öğretmen Evi önünde büyük bir kalabalığın toplandığını gördüm. Oraya doğru hızla giderken, tüylerim ürperdi. Camilerden anonslar yapılmaya başlanmıştı. Anonslarla, yolların ambulanslar ve kurtarma ekipleri için açık tutulması isteniyordu.

FOTO: DHA


SÜRSÜRÜ MAHALLESİ'NE ULAŞTIĞIMDA...

* Karşılaştığım insanlara çöken bina görüp görmediklerini sorarak ilerlerken İstasyon Caddesi'ne ulaştım. İnsanın yüzüne vuran şiddetli bir ısı ve alev topuyla karşılaştım. Beş katlı bir binanın çatısı cayır cayır yanıyordu. İtfaiye anında müdahaleye başlamış, onca kargaşa arasında büyük yangını söndürmeye çalışıyordu. Şiddetli depreme yakalanmanın şaşkınlığı yerini, herkes gibi ben de de 'Ne yapabilirim, nasıl bir işin ucundan tutabilirim' sorusuna bırakmıştı.

* İşim, burada yaşananları en sıcak haliyle Türkiye'ye aktarmaktı. Ben fotoğrafları, bilgileri gönderiyor sozcu.com.tr'den merakla bir haber almak isteyen milyonlara aktarılıyordu. Bunları düşünerek Sürsürü Mahallesi'ne ulaştım. Karşımda kocaman bir apartmanın yerle bir olmuş hali duruyordu. Burası altı katlı Dilek Apartmanı idi. Çığlıklar, bağırışmalar, feryat figan ağlamalar birbirine karışıyordu. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. İnsanız nihayetinde. İçimden koşmak, yıkıntılar arasın kalan varsa onları kurtarmak geliyordu. Ancak, bu profesyonellerin işiydi ve onlar da sanki Hızır gibi bu tür yıkıntılara koşmuş, çalışmaya başlamışlardı bile.

* O ilk anlarda, yıkıntılar arasından, yarı çökmüş duvarların, kırılmış camların, arasından kurtulanları gördüm. O anları tarif etmem mümkün değil. İnsanların yardım için çırpınışları ömrüm oldukça unutmayacağım zamanlardır. Kurtulanların beton parçalarının arasından çıkışları ise yeniden doğum gibiydi adeta.

FOTO: DHA/ Elazığ'da enkaz altında kalan bir depremzede arama-kurtarma ekipleri tarafından yıkıntılar arasından çıkarıldı.