Corona virüsü savaşında mücadelenin en ön sıradaki kahramanları onlar… 7/24 çalışan, hastalarla yüz yüze, nefes nefese olan hemşirelerimiz…

Peki onlar görevlerini yaparken bu krizle nasıl başa çıkıyorlar? Sıkıntıları, istekleri neler? Türk Hemşireler Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Sevilay Şenol Çelik’e bu soruların cevaplarını sorduk.

Binlerce hemşirenin sesi olan Çelik’e, görevdeki hemşirelerin yolladıkları duygu dolu mesajları da SÖZCÜ’yle paylaşarak “Bu savaşı birlikte kazanacağız. Onların endişelerini en aza indirmek için koşullarının düzeltilmesi gerek” dedi.

- Sahada görev yapan hemşirelerimizin durumuyla ilgili bilgiler neler?

Dünyada pandemi ilanı yapıldıktan sonra, mart ayında ilk vakamızın görülmesiyle tüm hastanelerde hazırlığa başlandı. Yoğun bakımlarda ya da Covid-19 olmayan hastaların bakımından sorumlu meslektaşlarımız bu salgınla birlikte kendi hayatlarını riske atarak, hastalara nitelikli güvenli hizmet vermeye çalışıyorlar.

HATA YAPMA RİSKİ ÇOK

- Çalışma koşulları nasıl?

Hemşireler Derneği 1933 yılında kurulan bir dernek. Ameliyathane hemşireliği, yoğun bakım hemşireliği gibi 30’a yakın dal var. Bize gelen sorunlardan 24 saat çalışıp ertesi gün ya da iki gün sonra gelme şeklinde.

Bu çok insani değil. Özellikle yoğun bakım gibi ünitelerde dikkat gerekiyor, enerji gerekiyor. Yorgun olmamak gerekiyor. Hata yapma riskini artırabilir. Bunu kesinlikle önermiyoruz.

- Yoğun bakım hemşire sayımız nedir?

15 bin ama bu sayı yeterli değil. Yoğun bakıma çok ihtiyaç olmaz diye ümit ediyoruz. Halkımızda tedirgin olmasın. Bizler her halükarda kendi sağlığımızı tehlikeye atsak bile onlar için çalışırız.

- Hemşire sayımız Avrupa ülkelerine göre çok geride…

Türkiye’de toplam 190 bin hemşire var. Akademisyen olarak çalışanlarla 200 bin diyebiliriz. 100 bini aşkın da atama bekleyenler var. İtalya’da bin kişiye 5.49 hemşire düşüyor. Hollanda’da bin kişiye 10.29 hemşire. Bizim ülkemizde bin kişiye iki hemşire düşüyor.

Prof. Sevilay Şenol Çelik, (sağda) arkadaşımız Hande Zeyrek’in sorularını online yanıtladı.


DUYGU DOLU MESAJLAR

- Size gelen mesajlarda duygularını nasıl anlatıyorlar?

Bize çok mesaj geliyor. En yoğun kaygıları sevdiklerimize bulaştırırız korkusu. Size derneğimizin sosyal medya ve mail adreslerine gelen iki mesajı okumak isterim:

Bir meslektaşımız şöyle yazmış: “Şu an salgın dönemindeyiz ve en önde görev alma sorumluluğumuzun bilincindeyim. Yakın zamanda hastaneden çıkmama ihtimalimiz var. Belki hastalanacağız evimize dönemeyeceğiz.

Eşimi de görevi nedeniyle nöbetleri oluyor. İkimiz de aynı zamanlarda görevde olursak biri 4 diğeri 12 yaşındaki kızlarımız yapayalnız kalacak. Karı koca ikimiz de corona virüsüne yakalanırsak çocuklarımıza bakacak kimse yok”

Diğer bir meslektaşımız şöyle yazmış: “7 yaşında bir oğlum var. 5 yaşından beri üç kronik hastalığı var. Bu nedenle birçok ilaç tedavisi gördüğü için bağışıklık sistemi düşük.

Hastaneden virüs mikrobu götürüm diye benim de psikolojim bozuldu. Ayrı kalmayı düşünüyorum ama ilaç tedavilerini evde ben uyguluyorum. Çaresizim.”

- Vatandaşlar olarak alkış dışında onlar için ne yapabiliriz?

Bir meslektaşımız mesaj yazdı ‘bu alkışlar yaşadığımız sorunların yanında çok hafif geliyor’ diye. Daha sonra ailesiyle görüntülü konuşurken balkondaki o alkış seslerini o kadar heyecanlı duyunca ‘iyi ki varlar’ demişti.

Sizler alkışlayın bizim yanımızda olun o bize yeter. Lütfen tedirgin olmayın sizin yaşamanız için her türlü zorluklarla baş edeceğiz. Bu savaşı birlikte kazanacağız.

Doğuştan hemşire


1991’de Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokul’undan mezun olan Prof. Dr. Çelik, Hacettepe Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Yoğun Bakım Ünitesi’nde uzun süre hemşirelik yaptı.

Sonra aynı üniversitenin Hemşirelik Fakültesi’ne araştırma görevlisi olarak başladı. Şu anda Koç Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nde görev yapan Sevilay Şenol Çelik, Türk Hemşireler Derneği’nin de aynı zamanda başkanı...

YEMEKLER YETERLi DEĞiL


Mesela lokal olarak gelen bir sorun da verilen yemeklerin çok yeterli ve dengeli olmadığı konusu. Kurumların aslında buna dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü bağışıklık sistemlerini çok güçlü tutmamız gerekiyor.

Bilim Kurulu’nda 194 bin hemşireyi temsil edecek meslektaşımızın olmasını istiyoruz. Çalışma koşulları, koruyucu ekipman ve kendi ailevi durumunu yazanlar var.

Özellikle yoğun bakımlarda 12 saat 24 saat çalıştırılıp daha az dinlendirilerek tekrar çalışma şeklinde uygulamalar görüyoruz. Salgında başarılı olan ülkelere baktığımızda yoğun bakımlarda özellikle çalışma saati 4 saatle sınırlandırılıyor.

Koruyucu ekipman eksiklikleri hâlâ çok


Koruyucu ekipmanlarla ilgili Sağlık Bakanımız açıklama yaptı. Ama hala lokal düzeyde de olsa bu konuda eksiklikler olduğu mesajları geliyor. İlk olarak meslektaşlarımızın kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyor.

Bu nedenle yöneticilerin de aslında çok rol düşüyor. Bizlere şunu vermeliler ‘sizin hayatınızı tehlikeye düşürecek hiçbir girişim yapmayacağız. Sorunlarımızla baş etmeye çalışacağız ve elimizden geleni yapacağız.’

Çalışma koşullarının aile bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılmasına özen gösterilmesi gerekiyor. Evlerine giden meslektaşlarımız ulaşımla ilgili sorunlar yaşayabiliyor. Servisler bulaşımı engellemek adına kalktı.

Ama toplu taşıma sayıları da azaldığı için bazen binemiyorlar ve işe yetişememe kaygısı yaşayabiliyorlar. Birçok yerlerde kendi imkanlarıyla gidiyorlar. Onların yaşam  kalitesini arttıracak girişimlerde bulunmak gerekiyor.