Ülkemizde en çok tartışılan konulardan biri olmasının yanı sıra, cinsel dokunulmazlığa yönelik suçlarla ilgili en çok duyduğumuz kavramlardan biri 'rıza'... Cinsel saldırı suçlarından yargılanan sanıklar, bir tanığın bulunmaması ve ispatının zorluğu sebebiyle genellikle savunmalarında mağdurun rızası olduğunu öne sürüyor.

Cinsel saldırı şikayetlerinin sadece yüzde 3'ünün mahkumiyetle sonuçlandığı İngiltere, rıza kavramını gelişen teknoloji ile de beraber yeniden tanımlamak durumunda kaldı. Buna göre çıplak fotoğraf göndermek, bir uygulama aracılığıyla buluşmak, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi durumların ya da sevgili olmalarının rızaya girmediği belirtildi. Türk Ceza Kanunu'nda rıza kavramının sınırlarını, hukuki süreç içinde mağdurun yaşayabileceği travmaları ve rızasının olmadığını anlatırken ne gibi sıkıntılar yaşadığını hukukçular ve kadın hakları savunucularına sorduk.

Özellikle rıza kavramının Türkiye hukukundaki yorumlanma şekliyle ilgili çok çarpıcı tespitler geldi.

‘BAŞTA GÖSTERİLEN RIZA, TÜM EYLEMİ KABUL DEĞİLDİR’


Rızayı tanımlayan Avukat Tuba Torun, “TCK’da şöyle diyor: ‘Kişinin üzerinde mutlak suretle tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.’ Rızanın tam olarak ne olduğunu tanımlamak önemli. Kişinin kendi iradesiyle bir başkasının iradi davranışının örtüştüğünü açıklamasıdır. Bir kişinin başına gelecek eylemlere baştan rıza gösterdiğini ifade eden bir davranışta bulunması, o eylemlerinin tamamını kabul ettiği anlamına gelmez. Örneğin İngiltere’deki güncellemelerle ilgili olarak, bir kadın çıplak fotoğraf gönderdi ve sonrasında adam da ona taciz teşkil eden sözler yazmaya başladı. Bu, söz konusu mesajlara rıza göstermek anlamına gelmez. Rıza kendisinin çıplak bedenini görmesi yönünde olabilir. Ama cinsel taciz teşkil eden bir davranışa izin verdiği anlamına gelmez. Bir kişi kendi iradesiyle alkol alıyorsa, kendi fiillerinden sorumludur. Ama başkası tarafından alkol, uyuşturucu bilinçsiz bir şekilde kullandırılmışsa, orada bir aldatma söz konusudur. Fiillerinden sorumsuzluğu hukuken söylenir” dedi.

[special_article_template title="" desc="Bir kadın çıplak fotoğraf gönderdi ve sonrasında adam da ona taciz teşkil eden sözler yazmaya başladı. Bu, söz konusu mesajlara rıza göstermek anlamına gelmez." who="Avukat Tuba Torun">

‘RIZA HER AN GERİ ALINABİLİR'


Rızanın her an geri alınabileceğini kaydeden Torun, “Rızayı suçtan kurtulmak için araç olarak kullanırsanız bu amacı aşmış olursunuz, rızanın özünden sapmış olursunuz. Rıza bir cezadan kurtulmak için kullanılan bir kavram değildir. Kişilerin bireysel özerkliğini ifade eden bir kavramdır. Rıza geçmişe değil, geleceğe ilişkindir. Açıklandığı andan itibaren devreye girer ve her an geriye alınabilir. Örneğin, bir kadın bir erkekle cinsel ilişkiye fiilen başlamışsa, dur dediği yerde rıza ortadan kalkar. Bu fiile başlaması devam edeceği anlamına gelmez” yorumunda bulundu.

[special_article_template title="" desc="Bir kadın bir erkekle cinsel ilişkiye fiilen başlamışsa, dur dediği yerde rıza ortadan kalkar. Bu fiile başlaması devam edeceği anlamına gelmez" who="Avukat Tuba Torun">

‘RIZA TÜRKİYE HUKUK PRATİĞİNDE ÇOK GENİŞ YORUMLANIYOR’


Rıza kavramının ataerkil yapının güçlü olduğu toplumlarda çok daha geniş yorumlanabildiğini söyleyen Torun, “Bir kadının alkol almış bir şekilde cinsel saldırı suçunu işleyen kişinin evine gitmesini ‘rızası var’ olarak yorumlayabiliyorlar. Ya da çıplak fotoğraflarını atmasını, dekolte giyip, gece dışarı dolaşıp alkollü şekilde konuşmasını da rızası var olarak algılayabiliyorlar. Buna yönelik çok sayıda karar var ne yazık ki. Bu sebeple tahliye edilen, ceza almayan ya da yeteri kadar ceza almayan fail var" diye konuştu.

Torun, "Failin en üst sınırdan ceza alması ve tutuklanması için mağdurun tırnak içinde belirtiyorum; ‘alkolsüz, günün uygun saatlerinde dışarıda olan ve gidilmesi makul olan’ yerlerde bulunduğunda ve beyandan öte kanıtın olduğu durumlarda yeterince ceza verildiğini görüyoruz. Rıza kavramı Türkiye hukuk pratiğinde son derece geniş yorumlanıyor. Musa Orhan ve İpek Er vakasında, İpek Er’in suç teşkil eden eyleme başlangıçta rızasının olduğu yönünde bir yorumla Musa Orhan’ın nitelikli cinsel saldırı fiilini gerçekleştirdiği bakımından yeterince delil olmadığı şeklinde bir yorumla Musa Orhan’ın tahliye edildiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı. İnternet konusuna dikkat çeken Torun, “İnternet kullanımı ve paylaşılan özel görüntüler bir rıza beyanı olarak yorumlayabiliyor hakim ve savcılar. Bu anlamda rızanın ne olduğunu, nerede başlayıp bittiğini, tanışma sitelerinde hesap açmanın, özel görüntüler paylaşmanın bir suça rıza göstermek olmadığını anlamaları ve bizlerin de daha iyi anlatabilmemiz gerekiyor” dedi.

[special_article_template title="" desc="Failin en üst sınırdan ceza alması ve tutuklanması için mağdurun tırnak içinde belirtiyorum; ‘alkolsüz, günün uygun saatlerinde dışarıda olan ve gidilmesi makul olan’ yerlerde bulunduğunda ve beyandan öte kanıtın olduğu durumlarda yeterince ceza verildiğini görüyoruz." who="Avukat Tuba Torun">

KADININ BEYANI ESASTIR İLKESİ NE ANLAMA GELİYOR?


“Kadının beyanı esastır’ ilkesinin Yargıtay’ın içtihatlarından biri olduğunu belirten Torun, özelikle ataerkil toplumlarda cinsel dokunulmazlığa yönelik suçlara ilişkin mağdur olduğunuz yönünde beyanat verdiğinizde bunun sonuçlarını yine mağdur yaşayabiliyor. Kimse durup dururken kendini böyle bir toplumsal yükün ve hukuki yönün altına sokmaz. Bu yüzden bu iddialarda bulunan kişilerin beyanları dikkate alınmalıdır’ diyor. İspatı olmayan cinsel dokunulmazlığa yönelik suçlar genelde kimsenin olmadığı, çoğunlukla delilin yaratılmadığı suçlar olabiliyor. Çoğunlukla da bu fiillere kadınlar maruz kaldığı için kabul edilmiş bir ilke bu. Bilhassa bu fiillere kadınlar veya çocuklar maruz kaldığı için iftira attığı, yalan söylediği yönünde bir önyargıyla bu ilkeyi adeta karalıyorlar. Bu ilke aynı zamanda adaleti sağlayan, hayat da kurtaran bir ilkedir. 6284 sayılı kanunda kadının beyanının esas alınacağı ve delil olmadan koruyucu ve öneyici tedbirlere hükmedilebileceği yer almaktadır. Bu ilke, ‘kadın ne beyan ediyorsa o doğrudur’ demek değildir, ‘iddianın ciddiye alınması araştırma ve soruşturma başlatılması, gerekirse kovuşturma ile devam edilerek failin ceza alması’ anlamına gelir. İddianın aksi elbette ispatlanabilir” değerlendirmesini yaptı.

Avukat Tuba Torun