Hukukçular, yeni yargı paketiyle infaz süresinde yapılması planlanan değişikliğin nasıl olması gerektiğini anlattı. SÖZCÜ'ye konuşan Avukat Celal Ülgen, yargı paketinin corona virüsünden dolayı daha çok infaz rejimi ile ilgili olduğunu vurgulayarak, “Ancak hem hukuksal açıdan bir reform sayılması ve hem de etkili bir sonuç doğurması için Terörle Mücadele Kanunundaki Terör suçları tanımının değiştirilmesi ve düşünce açıklayarak işlenmiş suçların da kapsam içine alınması zorunluluk oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.

“GAZETECİLER KAPSAM DIŞI BIRAKILMAMALIDIR”

Uyuşturucu ile ilgili suçları kapsama alırken düşünce açıklamak ya da gazetecilik yaparak işlenmiş suçları kapsam dışı bırakmamın düzenlemenin adına aykırı olacağını vurgulayan Avukat Celal Ülgen, reform kapsamına alınan avukatların adliyeye gitmeden Ses ve Görüntülü Bilişim (SEGBİS) ya da başka bir uzaktan erişim yöntemi ile duruşmaya katılması önerisini de “Bu reform değil aksine avukatın zaten soyutlanmış olduğu yargının tamamen dışına atılması demek olacaktır” diye konuştu.

“İNDİRİM 'CEZASIZLIK' DURUMU OLUŞTURMAMALI”

Avukat Hüseyin Ersöz de Türkiye'nin ihtiyacı olan düzenlemenin "adil bir yargılanma" sonunda suçu sabit olan kişilerin aldığı cezaların ne şekilde infaz edileceği olmadığını belirterek, “Zira suç işleyip cezası kesinleşen kişilere yönelik bir nevi 'cezasızlık' durumu oluşturan bu tarz düzenlemeler kamu vicdanını zedelememeli ve mağdurların adalete olan inancını sarsmamalıdır” dedi.

“HAKSIZ TUTUKLAMA ORTADAN KALDIRILMALIDIR”

Siyasi yargılama süreçlerinin olmaması gerektiğini ifade eden Avukat Ersöz “Gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu örneğinde olduğu gibi haksız tutuklama süreçlerinin ortadan kaldırılması Cezaevinde yaşanan yoğunluğun önüne geçmenin en önemli çözümüdür. İnfaz sisteminde yapılacak olan değişiklik bu yönüyle eksiktir” diye konuştu.

“HUKUK SİYASİ ETKİLERDEN ARINMALIDIR”

“Terör Örgütüne Yardım” gibi suçlamaların yorumlanmasından kaynaklanan hukuksal karmaşanın da giderilmesi gerektiğini anlatan Avukat Hüseyin Ersöz, “Bunu gideremediğimiz müddetce ilerleme kaydedebilmemiz mümkün değildir. Bunun gerçekleşebilmesi ise hukukun siyasi etkilerden arınması ile mümkün olabilecektir” dedi.

Düzenlemenin, corona virüsünden dolayı cezaevlerini rahatlatacağını ve bu yönüyle olumlu olduğunu vurgulayan Hüseyin Ersöz şöyle konuştu:

“Ancak yaşam hakkının dokunulmaz bir hak olduğu gerçeği karşısında bu yaklaşımın herkese eşit şekilde sergilenmesinin insan haklarına uygun olacağı kanaatindeyim."

“ÜSTÜ KAPALI AF”

Avukat Ramazan Bulut, bu düzenlemenin üstü kapalı bir “af” olduğu görüşünde. Düzenlemenin toplumdaki adalet duygusunu zedeleyeceğini ifade eden Avukat Ramazan Bulut şunları vurguladı:

* Bu haliyle söz konusu yargı paketi infaz kanununda yapılacak bir değişiklik olarak görülse de bu aslında üstü kapalı kısmi bir 'af' niteliğindedir. Çünkü gerek koşullu salıverme ve gerekse denetimli serbestlik hükümlerinin bir hükümlü için uygulanması belirli şartlara tabidir. Belirli bir süreyi cezaevinde geçirmek veya iyi hal gibi. Ancak bu şartlar yerine getirilmeden yapılan bu düzenleme açıkçası kısmi bir af niteliğindedir.

* Bu bir af ise yapılacak düzenlemenin Anayasa'daki eşitlik ilkesine aykırı olmaması gerekir. Ayrıca bu düzenleme bu haliyle toplumdaki adalet duygusunu da zedeleyecektir. Hele ki düşünce suçlarının çok kolayca bir şekilde terör suçuna çevrilebileceği bir ülkede yaşıyorsanız. Uyuşturucu ticareti yapmak çok masum bir suç mudur ki bu kapsama alınsın?

* Bu haliyle uyuşturucu ticareti suçundan 9 yıla mahkûm olmuş bir kişi sadece 1.5 yıl yatıp çıkacaktır. Hâlbuki düşünce suçu kategorisine çok rahat girebilecek bir eylemden mahkûm edilen bir kişi ise bu durumda yatmaya devam edecektir. Bunu hiçbir hukuk düzeni ve vicdan kaldıramaz.