Yasaya göre;
- Terörizme doğrudan veya dolaylı fon sağlama veya toplama, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal etme ve ticaretini yapma veya kara para aklama suçlarından mahkum olanlar, derneklerin genel kurul dışındaki organlarında görev alamayacak.
- Aynı zamanda söz konusu bu üç suçtan dolayı derneğin genel kurulu dışındaki organlarında görevli olanlar veya ilgili personel hakkında soruşturma başlatılması halinde, ilgili organlar, geçici tedbir olarak İçişleri Bakanı tarafından görevden alınabilecek.
- Tedbirin yeterli olmaması ve gecikmesinde sakınca bulunması hallerinde ise İçişleri Bakanı, derneği geçici olarak faaliyetten alıkoyabilecek ve derhâl mahkemeye başvuracak. Mahkeme, 48 saat içinde faaliyetten geçici alıkoymaya ilişkin kararını verecek.
- Vali, görevden alınan organların ve üyelerinin yerine kayyum atanması için dernek merkezinin bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesine başvuracak. Kayyumun görevi, dava sonucu verilen hüküm kesinleşinceye kadar devam edecek.
Buna karşın Türkiye'nin yakın geçmişinde "terörizme doğrudan ve dolaylı yoldan hizmet" suçlamalarının yoruma açık olduğu ve iktidarın bu yolla muhalefeti baskı altına aldığı da sıklıkla öne sürülen bir görüş. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan ile Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Genel Koordinatörü Cennet Özcömert Albayrak, sozcu.com.tr'nin sorularını yanıtlarken yasanın baskıyı artıracağının ve STK'ları çalışamaz hale getireceğinin altını çizdi.
'STK'LAR FİİLEN ÇALIŞAMAZ HALE GELECEK'
"Türkiye’de yıllardır sivil alan daralıyor. Bu kanun yürürlüğe girerse, STK’lara baskının araçları artacak, eğer STK’lar faaliyetlerinden alıkonulmasalar bile fiilen çalışamaz hale gelecekler" ifadelerini kullanan Tarık Beyhan, "2017 yılında 11 hak savunucusu Büyükada Davası olarak bilinen dava kapsamında yargılanmaya başladı. Çoğunluğu aylar boyunca tutuklu kaldı. Ortada hiçbir somut delil olmadan süren terör suçlamasıyla yargılandıkları davadan yedisi beraat etti, dördü ise ceza aldı. Bu dosya şu an Yargıtay’da ve dosyayı okuyan herhangi bir hukukçunun yapması gerektiği gibi bu karar bozulacaktır" sözleriyle Büyükada Davası sürecini hatırlattı ve yeni yasanın böyle süreçlerde İçişleri Bakanlığı'na verdiği yetkilere dikkat çekti.
"Hakkında hiçbir delil olmayan birçok kişi Terörle Mücadele Kanunundaki muğlak terör tanımına bile sığmayan faaliyetleri nedeniyle terör suçlamasıyla şafak baskınları ile gözaltına alınıyor, ortada hiçbir delil olmadan tutuklanıyor ve içinde hiçbir delil bulunmayan iddianamelerle yargılanabiliyor" diyen Beyhan sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçişleri Bakanına bağlı kişiler tarafından başlatılabilen bir sürecin ardından, bu süreç bahane edilerek, masumiyet karinesi yok sayılarak, hakkına hüküm verilmemiş kişiler sivil toplum kuruluşlarındaki görevlerinden uzaklaştırılabilecek. Üstüne üstlük yine İçişleri Bakanı kişinin görev aldığı STK’ları kapatabilecek. Kanun bunu kapatma olarak tanımlamıyor. Fakat fiilen, belirsiz bir süre boyunca bir derneği çalışamaz hale getirmenin adı kapatmadır."