Manisa'nın Akhisar ve Kırkağaç ilçelerinde 22 Ocak'ta meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremin ardından meydana gelen artçı depremlerin sayısı 3 bine yaklaştı. Deprem yüzünden evlerine girmekten korkan vatandaşların psikolojisi bozuldu. Manisa Tabip Odası Başkanı, Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Çalışma Koordinatörü ve Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Psikiyatri Uzmanı Şahut Duran, depremin yarattığı yıkımla birlikte psikolojik etkilerin de ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

KORKUYLA HASTANELERE BAŞVURUYORLAR

“Depremin ilk dönemlerinde ortaya çıkabilecek ruhsal belirtiler çok yaygındır ve doğaldır” diyen Psikiyatri Uzmanı Şahut Duran, “Bunlar 'dehşete kapılma, hiçbir şey yapamama, dona kalma, şok etkisi, ağlayamama, kendini çaresiz hissetme, uyku bozukluğu, iştah bozukluğu' gibi belirtilerle kendini gösterir” dedi.

Depremden sonra psikiyatri bölümlerine başvurularda, artış yaşandığını kaydeden Duran, psikiyatri bölümüne depremden önce 'Kaygı Bozukluğu' şikayetiyle ortalama iki hasta başvururken, sonrasında sayının 30'lara kadar yükseldiğini söyledi.
Duran, “Deprem korkusu ile ilgili belirtiler 2. hafta ve ondan sonraki haftalarda devam ediyor, insanın işlevselliklerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyorsa ruh sağlığı ile ilgili bir an önce uzmanlara başvurması gerekir. Bu ciddi anlamda bir kaygı bozukluğuna veya kalıcı bir ruhsal hastalığa sebep olabilir. Ayrıca ruhsal bir hastalığı da tetikleyebilir. Mesela bizim daha önceden tedavi ettiğimiz kaygı bozukluğu hastalarımız, depremden sonra tekrar hastaneye başvurmaya başladı. Depremden sonra hastanemizin psikiyatri bölümlerine 'Deprem Korkusu' ile ilgili başvuran hasta sayısında artış yaşandı. Deprem yüzünden kaygılarının artığını ve belli işlevselliklerini yitirdiğini söyleyen hastalarda artış var” diye konuştu.



'KORKU YARATACAK AÇIKLAMALARDAN KAÇINILMALI'

Özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımların ve uzmanların 'şiddetli deprem olacak' sözlerinin tehlikeli olduğunu kaydeden Duran, sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye'nin deprem haritası belli. Ama bu harita üzerinde ne zaman veya kaç şiddetinde depremlerin olacağı belli değil. Bazı uzmanlar çıkıyor '6.0 büyüklüğünde veya 7.0 büyüklüğünde deprem olabilir' gibi açıklamalar yapıyor. Onlar kendi popülerliğini artırmak için bu tür açıklamalarda bulunuyor. Bu paylaşımlar zaten deprem konusunda ruhsal sıkıntı yaşayan vatandaşlarımızın endişelerini ve kaygılarını daha da artırıyor. Bu tür paylaşımlara itibar edilmemesini istiyoruz''

'DEPREMİN İNANÇLA BİR İLGİSİ YOKTUR'

Sosyal paylaşımlarda dinin depremle karıştırılarak yorumlar yapılmasının da uygun olmadığının altını çizen Duran, sosyal medyada doğaüstü güçlere dayandırılarak yapılan paylaşımlar, dedikodular toplumu çok derinden etkilediğine dikkat çekti.
Bu durumun ruhsal hastalıkların önünün açılmasına sebep olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Şahut Duran, “Bu tür paylaşımlar insanda özellikle suçluluk duygusunu ön plana çıkarıyor. Özellikle dini ön plana çıkararak bazı konularda suçluluk duygusu yaratacak paylaşımlar yapılması insanlarda deprem korkusu ile kaygı bozukluğunu daha da çok artırdığını görüyoruz. Bu tür paylaşımların toplumu ayrıştırmaya, başka bir gruba suçu atma gibi duyguları da ön plana çıkardığını görüyoruz. Bu tür bilgilere itibar edilmemesini istiyoruz. Depremin doğal olarak ortaya çıktığını bilmemiz gerekir. İnançla bir ilgisi yoktur. Bunun yerine binalarımızın depreme hazırlı olmasını ve daha sağlam olmasını bekliyoruz. Yetkili kişilerce gerekli önlemlerin alınması gerekir. Ayrıca alınan önlemlerin de vatandaşlara paylaşılması gerekir'' ifadelerini kullandı.

GÜVEN PROBLEMİNE DİKKAT ÇEKTİ

Türkiye'de deprem korkusunun en önemli sebebinin yetkililere ve binalara olan güven duygusunun kaybedilmesi olduğunu söyleyen Duran, “Deprem korkusunu çıkışının bir süreci var. Özellikle bizim toplumumuz daha önce yaşadığı kötü örneklerin etkisinde çok kalıyor. Mesela Japonya'da 6.5 veya 7.0 şiddetinde deprem oluyor. Ancak oradaki halk buna alışık ve doğal karşılıyor. Çünkü oradaki halk oturduğu evlere binalara güveniyor. Fakat bizim ülkemizde vatandaşımız kendi oturduğu eve güvenmiyor. Ya da depremden sonra kendisine ulaşacak yardımların kalitesine güvenmiyor. Yetkililere yeterince güvenmiyor. Öncelikle bunların sorgulanması gerekir. Halk kendisini güvende hissederse işte o zaman depremden sonra yaşanacak veya deprem anında yaşanacak ruhsal problemlerin önüne geçmiş oluruz” şeklinde konuştu.

[old_news_related_template title="Stres bozukluğuna dikkat: Çocuklar depremden daha çok etkileniyor" desc="Elazığ depremine maruz kalan yetişkinler ve çocuklar arasında travmaya bağlı stres bozukluğu yaşayanlar olabileceğini dikkat çeken Prof. Dr. Aylin İlden Koçkar, ebeveynlere çocuklarının yanında sürekli deprem hakkında konuşmak yerine çocukların duygu ve düşünceleri üzerinde konuşmasının daha yararlı olabileceği tavsiyesinde bulundu." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/01/28/iecrop/elazig-iha_16_9_1580198926.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2020/saglik/stres-bozukluguna-dikkat-cocuklar-depremden-daha-cok-etkileniyor-5592452/"]

[old_news_related_template title="Deprem sonrası bulaşıcı hastalıklara dikkat!" desc="Kalabalık kamplar, kötü hijyen, tıbbi bakıma sınırlı erişim ve hastalıklı insanlarla yakın bölgelerde yaşama... Deprem gibi büyük afetlerden sonra bölgedeki insanları bulaşıcı hastalık tehlikesinin de beklediğini vurgulayan Dr. Tutku Taşkınoğlu, önemli uyarılarda bulundu." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/02/05/iecrop/elazig-deprem-shutter_16_9_1580900314.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2020/saglik/deprem-sonrasi-bulasici-hastaliklara-dikkat-5607777/"]