Corona virüsü salgınının tüm dünya için bir tehdit oluştuğunun ilan edildiği Mart ayından beri, maske hayatımızın bir parçası haline geldi. Bir anda sokaklarda maskeli insanlar görmenin insanlarda yarattığı hissiyat ise hemen hemen aynı: Bilim kurgu filmlerindeki gibi... Peki salgında 8. ayımızı tamamlamaya yaklaşırken, maske ile olan ilişkimiz hangi konuma geldi? Maske psikolojimizi nasıl etkiliyor? Maske ile birlikte günlük iletişimde mimiklerin kaybolması nasıl bir duruma yol açtı?

Herkesin maske takmak konusunda farklı farklı tavırlar geliştirdiğini de görmek mümkün; maske takmayı reddedenler hatta direnenler, sadece polis görünce maske takanlar, kolunda dolaştıranlar, mecburen takanlar ve sürece uyum sağlayanlar...

Psikiyatrist İlker Küçükparlak, "İnsan öyle bir varlık ki uyumlanma yeteneği çok yüksek, ki bu nedenle dünyanın her yerinde, her koşulda yaşayabiliyoruz. Biyolojik olarak fiziksel koşullara uyumlanıyoruz ama bir yandan da kültürel olarak da uyumlanma yeteneğimiz var; koşullar ne kadar zorlayıcı olursa olsun." diyerek maske takmaya da bir şekilde uyum gösterdiğimizin mesajını veriyor.

Psikiyatrist İlker Küçükparlak

MASKE BİZE SÜREKLİ OLARAK SALGINI HATIRLATIYOR


Maske takmanın arka planında salgına yakalanma endişesi olduğunu ifade eden uzman isim “Dolayısıyla sürekli arka planda çalışan bir endişe var." diyor.

İstanbul'da polis maskesi olmayanlara cezai işlem uygularken... Fotoğraf: DHA

DİKKAT SÜRESİ KOTASINI AŞTIK MI?


Sürekli corona virüsüne karşı tetikteyiz ve önlem almak zorundayız. Salgına karşı dikkatimizi yitirme riski var mı? Küçükparlak'a göre, bir tehlikeye karşı bir hafta ya da bir ay boyunca tetikte olmakla, ona aylarca maruz kalmak arasında fark var. Bu noktada dikkat süresi kotasından bahseden Küçükparlak, insanların bir süre sonra alınabilecek önlemlerden sadece bir tanesine yatırım yapmaya eğilimli olabileceğini söylüyor.