Dünyayı tehdit eden Lyme sinsi bir hastalık… Öyle ki 350’den fazla hastalığı taklit ediyor. “Borrelia Burgdorferi” bakterisinden kaynaklanan ve “İçimizdeki sessiz katil” olarak da nitelendirilen Lyme; kalp krizinden bazı kanser türlerine, MS’ten (Multiple Skleroz) şizofreniye, bipolar bozukluktan otizme, Hashimoto (haşimato) tiroidinden Alzheimer’a kadar pek çok hastalıkla karıştırılıyor. 25 yıllık bir geçmişten sonra Dünya Sağlık Örgütü (WHO) günümüzde Lyme hastalığının bir salgın kabul edilmesinden dolayı ICD 11 kodlamasında 11 farklı başlıkla dünyaya ilan etti. Diğer taraftan geçen yıl Avrupa Parlamentosu Lyme ile mücadelede acil eylem planını tüm ülkelere duyurdu. Peki bir bakteri bunu nasıl başarıyor? Kolay teşhis edilebiliyor mu? Çok mu tehlikeli? Bunları; yaklaşık 12 yıldır Lyme hastalığı konusunda araştırmalar yapan, 2017 yılında bu konuda uluslararası faaliyetlerde bulunan ve Türkiye’de ilk kez Lyme hastalığıyla ilgili kitabı bulunan Ad Hoc komite üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Çetin’e sordum. İşte Çetin’in yanıtları ve MS teşhisi konulan ancak daha sonra Lyme olduğu anlaşılan hastası Kader Yalkalk’ın çarpıcı açıklamaları…

Prof. Dr. Çetin, yurt dışındaki Lyme kongrelerine bilimsel bildiri ve sunumlarıyla katkı sağlayan uzman bir isim.


NASIL BİR BAKTERİDİR?

Borrelia Burgdorferi bakterisi dünyada doğrusal kromozom taşıyan tek ilkel canlı. Bu canlının doğrusal kromozomu kıvrık bir telomerde son buluyor. 1738 gen ve 21 farklı plazmide sahip olup, ekosistemde hiçbir bakteri de bu seviyede bir plazmid sayısı ve aktivitesine rastlanmadığı belirtiliyor. Oksijen seviyesinin düşük olduğu vücut bölgelerinde yaşamayı ve saklanmayı tercih ediyor. Dünyada doğrusal kromozom taşıyan tek hücreli canlı oluşuyla dikkat çekiyor. Bu eşsiz özelliğiyle bir bakteriden öte gelişmiş canlıları anımsatıyor. 150 gen tarafından kontrol edilen mekanizma ile 30 farklı protein şekerlerle birleşerek çok fazla sayıda gliko-protein (şeker-protein) yapısı oluşturuyor. Şeker-protein çeşitliliği başka hiçbir canlıda bu seviyede bulunmuyor.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Hastalık bilim insanları tarafından 1980’li yılların başında ilk kez ABD’nin Connecticut Eyaleti Lyme Kasabası’nda tanımlandığı için bu isimle anılıyor. İlk önce sadece basit bir romatizma olduğu düşünülürken, son 20 yılda diğer hastalıkları taklit ettiği ve sanıldığından daha yaygın olduğu anlaşılıyor. Bu nedenle Lyme hastaları genelde taklit ettiği diğer hastalıkların tanısı ile örneğin romatizma ya da MS ile yaşamak durumunda kalıyor. Eritrema migrans (Öküz gözü eritem) deride oluşan halka şeklinde iç içe geçmiş kızarıklık Lyme’ın tipik tek belirtisi olarak biliniyor. Diğer yaygın işaretleri şöyle sıralanıyor: Kronik yorgunluk, ani görme kaybı, ani sağırlık, tek veya çift taraflı yüz felci, sürekli uyku bozukluğu, vücudun tamamında gezen ağrılar, titreme, karıncalanma, psikolojik semptomlar, kalp çarpıntısı, sürekli baş ağrısı ve migren. Hastalığın varlığı ise; kan yoluyla, idrar, PCR tekniği ve omurilik sıvısı ile tespit ediliyor.



KEDİ VE KÖPEK UYARISI

Önceleri hastalığın sadece kenelerle yayıldığı düşünülürken günümüzde kan emen birçok canlı (bit, pire, sivrisinek, tahtakurusu, at sineği gibi…) ile ortaya çıktı anlaşılıyor. Ayrıca kedi köpek gibi evcil hayvanların salya ve idrar sıvılarından da insanlara bulaştığı biliniyor. Hamilelik döneminde anneden bebeğe kan ve organ nakli yoluyla geçmesi de hastalıkla ilgili bilinmesi gereken önemli bir özellik olarak görülüyor.

TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?


Lyme hastalığının tedavisi var ve ABD’de 30, Almanya’da ise 25 yıl önce kurulmuş Lyme tedavi merkezleri bulunuyor. Tedavi erken tanı konduğunda çok daha kolay oluyor, geç kalındığında ise kronik hale geldiği için oldukça zor gerçekleşiyor. Tedavisi yapılmayan Lyme hastalığının semptomları gün geçtikçe kötüleşiyor ve hastalığın vücutta tuttuğu bölgelere göre ölüme kadar giden bir sürece yol açıyor. Bu sorunla mücadele için Türkiye’de özellikle büyükşehirlerdeki tıp fakültelerinde Lyme araştırma merkezlerinin kurulması gerekiyor. Günümüzde genç doktorların Lyme hastalığına yönelmelerine ihtiyaç var, çünkü bu sorun artık dünya çapında bir salgına dönüşmüş durumda. Kamuoyundaki farkındalığın artması için Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce ‘Lyme Hastalığıyla Mücadele Eylem Planı’nı hazırlaması ve hayata geçirmesi gerekiyor.