Trans yağlar kullanımı yaygın olması sebebiyle toplum sağlığında önemli bir tehit oluşturuyor. Dünyada bu tehdidin boyutları tartışılırken, Türkiye'de konu ile ilgili önemli bir adım atıldı. Geçtiğimiz ay Resmi Gazete'de yayımlanan, "Türk Gıda Kodeksi Gıdalara Vitaminler, Mineraller ve Belirli Diğer Öğelerin Eklenmesi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile, gıda satış ve toplu tüketim yerlerinde son tüketiciye arz edilecek olan bütün bitkisel ve bitkisel kaynaklı gıdalardaki trans yağ miktarı yüzde 2'yi geçemeyecek. Alınan kararda hayvansal kaynaklı yağlarda doğal olarak bulunan trans yağ ise kapsam dışı bırakıldı.

Uzmanlar getirilen bu sınırlamanın önemini belirtirken, uygulama noktasında, denetimlerin çok sıkı yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Ayrıca tüketicilerin paketli ürünler hakkındaki farkındalığı daha kolay oluşabilirken, restoran, cafe ve pastane gibi işletmelerde üretilen gıdaların içindeki trans yağ miktarı ile ilgili de bilinçlenmesi gerektiği de vurgulanıyor. Bu işletmelerde de denetimin ayrıntılı bir şekilde yapılmasının hem sağlıklı bir toplum hem de sağlıklı bir gelecek nesil için şart olduğunu belirten uzmanlar, trans yağ etkilerini ve alınan kararı sozcu.com.tr için değerlendirdi.

Trans yağlar nerelerde kullanılıyor, kanıtlanmış zararları neler, trans yağları beslenme zincirimizden nasıl çıkarabiliriz? Konu ile ilgili bilgiler veren İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya, önemli bir noktaya vurgu yaptı ve tüketicileri uyardı: Madem trans yağlar bu kadar zararlı, neden hala kullanılıyor?

TRANS YAĞLAR NERELERDE KULLANILIYOR?

Trans yağ asitleri iki şekilde oluşur. İlki hayvansal ürünlerde, yani et ve süt ürünlerinde bulunan az miktardaki doğal trans yağ asitleridir. İkincisi ise gıda endüstrisinin ürettiği, bitkisel yağları katı margarin haline getirmek için yapısına hidrojen katılırken ortaya çıkan yapay trans yağlardır. Satılan kızarmış veya bisküviler, kekler, gofretler, krakerler, kurabiyeler gibi fırınlanmış yiyeceklerde ve katı margarinlerde bulunuyor. Sıvı – akışkan margarinlerde trans yağ oranı daha azdır.

[scroll_text title="DİYABET, İNME, KOLESTEROL..." desc="Trans yağ asitleri kötü kolesterolü (LDL) artırırken iyi kolesterolü (HDL) düşürerek sağlığımızı olumsuz etkiler. Kalp hastalıkları ve inmenin yanı sıra tip 2 diyabet gelişme riskini arttırdığı kanıtlanmıştır." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/06/10/trans-yag-shutter.jpg" width="880" height="487"]

MADEM TRANS YAĞLAR BU KADAR ZARARLI NEDEN HALA KULLANILIYOR?

Peki, dünyada 2013'ten beri “güvenli olmayan besin” sınıfında değerlendirilen bu yağları neden bu yağlar halen kullanılmakta? Çünkü bu yağlar çok dayanıklı oldukları için kullanımı kolay, ucuz olduğu gibi içine girdikleri gıdalara sevilen bir tat ve kıvam katıyorlar. O nedenle bazı fast food ve kızarmış yiyecek satan restoranlar bu yağları defalarca kullanarak ekonomik avantaj sağlayabiliyor.

90'lar öncesinde trans yağların sağlığımıza olumsuz etkileri bilinmiyordu. Bu konu hakkında ilk teori ve ilk araştırmalar 1990'da başladı ve farkındalık arttıkça kullanımı iyice azaldı. Paketli gıdaların etiketlerini okuyarak içerikleri hakkında bilgi sahibi olabilir, trans yağları tanıyabilirsiniz. Bunları margarin veya “hidrojenize bitkisel yağ, hidrojenize nebati yağ” olarak görebilirsiniz.

OBEZİTE ORANI ARTARKEN...

Obezite yaygın bir beslenme alışkanlığı sorunudur. Sadece trans yağ tüketimini burada suçlu görmek yanlış olur ancak yoğun şeker ve diğer basit karbonhidratların tüketilmesi obezite için risk oluşturur.

ÇÖZÜM: TRANS YAĞ TÜKETİMİNİ NASIL AZALTABİLİRİM?

*Meyve ve sebzelerden, tam tahıl, baklagillerden zengin, fındık-fıstık, yağsız süt ürünleri, tavuk ve balık içeren bir beslenme düzeni seçmelisiniz.
*Kırmızı et tüketimini, şekerli yiyecek ve içecekleri azaltmalısınız.
*Zeytinyağı, ayçiçek yağı gibi doğal ve hidrojenize olmayan yağları tercih etmelisiniz.
*İşlenmiş / paketli yiyecek tüketecekseniz, hidrojenze olmayan yağlar ile hazırlanan, margarin ve doymuş yağ içermeyenleri seçmelisiniz.
*Donut, bisküviler, kekler, gofretler, krakerler, kurabiye gibi yoğun trans yağ asidi içeren ürünlerin tüketiminizi kısıtlamalısınız

TRANS YAĞ,OBEZİTE VE COVID-19

Trans yağ tüketiminin corona virüsü pandemisinde ek risk oluşturduğuna dair kanıt yoktur ancak obezite hastalarında COVID-19 ağır seyrediyor ve ölüm riski obeziteye bağlı gelişen kalp hastalığı ve diyabeti olanlarda katlanarak artıyor.

TRANS YAĞLARIN ÇOCUK OBEZİTESİNDEKİ ROLÜ NE?


Beslenme ve Diyet Uzmanı Sıla Bilgili Tokgöz ise trans yağlar ve hızla artan çocuk obezitesi oranı arasındaki bağlantıyı anlattı. Tokgöz, özellikle çocukların sıklıkla tükettiği gıdalarda trans yağların yaygın olarak kullanıldığını hatırlattı ve tehlikenin bebeklere kadar indiğini belirterek "trans yağlar bebeklerde görme ve santral sinir sistemi gelişiminde olumsuz etkilere sahiptir" uyarısında bulundu:

Trans yağları kullanan çocukları başta obezite olmak üzere kalp hastalıkları, metabolik sendrom, hipertansiyon, insülin direnci, tip II diyabet riski beklemektedir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre (2016) Türkiye okul çağı çocuklarında büyümenin izlenmesi ve şişmanlık çalışması sonuçlarına göre, çocukların yüzde 6,5’i 6-9 yaş grubunda ve bu yaş grubu çocukların yüzde 22,5’i kilolu ve şişmandır. Şişmanlık epidemisine, çevrenin desteklediği geniş ağa sahip yüksek doymuş yağ, trans yağ asitleri, serbest şeker ve tuz içeren gıdaların aşırı tüketimi ve yetersiz fiziksel aktivitenin neden olduğu bilinmektedir.

BEBEKLERİ BİLE ETKİLİYOR!

Ayrıca trans yağlar bebeklerde görme ve santral sinir sistemi gelişiminde olumsuz etkilere sahiptir ve çocuklarda alerjik hastalıklarla ilişkili bulunmaktadır. Günlük alması gereken enerjisinin yüzde 2’sini trans yağ asitlerinden alan bir çocukta koroner arter hastalığı riski yüzde 23 artmaktadır.



En temel hedef, trans yağ yerine doymamış yağların geçmesi olmalıdır. Reformülasyon ile gıdaların daha az trans yağ içermesi veya tamamen trans yağlardan arındırılması gerekmektedir. Tüketiciler, trans yağ içeren ürünleri tanımayı öğrenmelidir. Restoranlar ve gıda üreticileri, gıda üretiminde alternatif yağları kullanmalıdır.

"ÖNEMLİ BİR ADIM AMA DENETLEME ŞART"

Gıda Güvenliği Derneği'nden Samim Saner ise getirilen sınırlamanın çok önemli bir adım olduğunu ve ilerleyen aşamalarda bu sınırın daha da indirilmesi gerektiğini vurguladı. Saner, tüketicileri bu geçiş sürecinde uyardı: 'Trans yağ yoktur' yazılı ürünlere yönelin:


Bu oran gıdanın değil, gıdanın içindeki yağın yüzde 2’si. Yani bir gıdada 5 gram yağ varsa bunun en fazla yüzde 2’si trans yağ olabilir. Bu iyi bir oran çünkü önceden çok yüksekti ki yüzde 40 civarlarında olduğunu bile gördük. Bu nedenle bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.

TÜRKİYE 3 AY ÖNDE

Avrupa Birliği ile de uyumlu bir mevzuat, orada da aynı kural konuldu. Hatta Türkiye'deki mevzuat 31 Aralık 2020 tarihinde yürürlüğe girecek, Avrupa Birliği'nde ise 1 Nisan 2021 yılında geçerli olacak. Yani bizde 3 ay önce uygulanacak bu standart.

Kuralı koymak çok önemli, tabi ki önemli bir başlangıç bu. Ama bunun denetlenmesi de bir o kadar önemli. Hem yağ olarak kullanılan margarinlerde hem de margarinlerin kullanıldığı ürünlerde denetim yapılmalı. Bu denetim sadece ambalajlı ürünlerde değil pastaneler gibi işletmelerde, restoranlarda da yapılmalı.

Nasıl ki Bakanlık taklit ve tahşiş yapan ürünler için restoran bazına kadar denetleme yapıyorsa trans yağlarla ilgili de aynı şekilde ayrıntılı bir denetleme olmalı. Çünkü burada amaç toplum sağlığı için trans yağ kontrolü.



ETİKETTEKİ 'TRANS YAĞ YOKTUR' İBARESİ NE DEMEK?

Gıdadaki oran yüzde 1'in altında olduğunda 'Trans yağ Yoktur' ibaresi kullanılıyor. Dolayısıyla bunlar birincil olarak denetlenmeli. Onun dışında da büfelerde satılan patates kızartmalarına, pastanelerde satılan pastaların kremasına kadar denetleme yapılmalı.
Bu yılın sonundan itibaren denetleme yapılabilecek. Ama şu an itibariyle bu süreçte tüketicilerin 'trans yağ yoktur' yazan ürünleri tercih etmelerini öneriyorum.

YÜZDE 2 YETERLİ Mİ?

Sağlık açısından gün içinde alınan toplam enerjinin en fazla yüzde 1'i trans yağlardan gelmeli. Bu limit sağlıkla ilgili olan kaygıların belirlediği sınıra göre belirlenmiş. Dolayısıyla ileriki aşamada sınır yüzde 2'nin de altına düşürülmeli.