Koronavirüs ile ilgili Üsküdar Üniversitesi'nde yapılan toplantıda uzmanlar önemli konulara değindi. Virüs hakkında yayılan komplo teorilerinden korunma yollarına kadar çarpıcı bilgiler paylaşan uzmanlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün Türkiye'yi riskli ülkeler arasında görmediğine vurgu yaptı.



Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı, Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bölümleri ve Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin önemine işaret etti. Aşılamanın önemini vurgulayan Uzbay, “Bugün aşıya karşı bir karşıtlık var. Önleyici ve koruyucu tıbbın en önemli aracı aşıdır. Aşı reddediciliği çok tehlikelidir” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, “Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’yi riskli ülkeler arasında görmüyor” diyerek Sağlık Bakanlığı’nın çok önemli çalışmalar gerçekleştirerek bu süreci iyi yönettiğini söyledi.

"KORONA'DA BİLİNMEZ BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Senato Salonu’nda düzenlenen “Korona virüsü hakkında doğrular ve yanlışlar” başlıklı basın toplantısında konuşan Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, Çin’de ortaya çıkan virüsün bugün itibariyle Hong Kong ve Filipinler’de de ölüme yol açtığını söyledi.

Prof. Dr. Haydar Sur


Normalde tıp dünyasının insanlardaki mevcut ve meydana gelebilecek hastalıkları, çeşitli mikroorganizmaları önlemek için sessiz sedasız çalıştığını belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Ancak bu çalışmalar bugün bu kadar gün yüzüne çıkıyorsa bir sorun var demektir. Her yeni durum, tıp insanlarında gözlem altına alınır ve oluş nedenleri ortaya çıkarılmak üzere netice alınmaya çalışılır. Hastalığın doğal seyri çözülür. Hastalığın doğal seyrini çözümlemeden yapacağımız her hamle, tabiri caizse ampirik sonucundan emin olmadığımız çabalardan ibaret kalacaktır. Halbuki sebep sonuç ilişkisini tam çözebilmek için hastalığın davranış kodları üzerinde yoğunlaşılması lazım. Şu anda dünyada yapılan şey budur. Alınan önlemleri abartılı bulabilirsiniz ama bu yapılmak zorunda. Korona’da bilinmez bir durumla karşı karşıyayız. Bunu bilinir hale getirene kadar bu kriz ortamını devam ettirmekte fayda var. Hastalığın davranış kodları tam olarak çözüldüğü takdirde de bunun nelere sebep olabileceği, bunun nasıl önlenebileceği konusunda bilimsel sebep sonuç ilişkileri ortaya konulup sonra normal hayata dönülür. Bugün sabah yeni bir bilgi daha öğrendik. Çin’den sonra Hong Kong ve Filipinler’de de ölüm haberleri geldi. Bu ölüm vakalarının Çin’in dışına da taşması bir dönemeci daha yaşadığımız anlamına geliyor” dedi.

TÜRKİYE'DE RİSK YOK

Korona virüsünün insanlığın karşılaştığı son virüs olmadığını belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Çin’de 9 günde bir hastane yapabilecek teknolojiye sahip artık dünya. Bu sevindirici bir durum, demek ki önlem alabilecek yeterli güç var. Domuz gribi de domuz çobanlarından geçen bir virüstü, hayvanlarıyla sık bir arada oldukları için meydana geldi bu virüs. Nasıl ortaya çıktı, insandan hayvana, domuzda mutasyona uğrayarak yine insana geçerek ölümlere yol açtı. Bugün Korona virüsü yüzünden ölenlerin çoğu 65 yaş üstü, kalp, tansiyon, akciğer-karaciğer sorunları, böbrek yetmezliği gibi hastalıkları olan kişiler. Bağışıklık sistemi güçlü olanlarda bu virüs sağlık sorunu yaratamıyor. Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’yi riskli ülkeler arasında görmüyor. Sağlık Bakanlığı çok iyi çalışıyor, Dünya Sağlık Örgütü’nden 10 gün önce hamlelerini yaptı. Oraya enfeksiyon ilaçları gönderdi, o bölgedeki vatandaşlarımızı alıp Türkiye’ye taşıdı. Her şey çok şeffaf. Türkiye bu virüsü sorun yaşamadan atlatacaktır” diye konuştu.

ÇAMAŞIR SUYU FORMÜLÜ

Virüslerden korunmada hijyen ve temizliğin önemine işaret eden Prof. Dr. Haydar Sur, herkesin kendi dezenfektanını da kolayca yapabileceğini belirterek “1 litre kaynamış suya 10 miligram çamaşır suyu dökerek hazırlayabilirsiniz. Bir bez yardımıyla bu karışımı temizliklerde kullanabilirsiniz” dedi.

KOMPLO TEORİLERİ ZAMAN KAYBETTİRİR

Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı, Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bölümleri ve Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, Korona virüsünden korunmada koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirterek özellikle aşının önemli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay


Korona virüsünde çok fazla komplo teorisi olduğunu ancak kanıt olmadığı için olasılıklar üzerinden sadece vakit kaybedildiğini ifade eden Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Önemli olan burada nasıl tedavi uygulanacağıdır. Bu komplolardan biri batı dünyasının Çin ekonomisini bitirmek için böyle bir virüs geliştirdiğidir, Çin’in laboratuvarlarında biyolojik silah üretirken bu virüsün dışarı taştığı şeklinde teoriler de var. Bu virüs mutasyona uğradı. Yılandan onunla beslenen yarasaya geçerken mutasyona uğradı, yarasayı tüketen insana geçtiğinde bir kez daha mutasyona uğradı bu virüs. Günde birçok mikroorganizma ile temas ediyoruz, vücudumuz yüzde 95’ini imune ederek bazen yüzde 5’inden etkilenebiliyor. Kana geçmediği sürece önemli bir tehlike oluşturmuyorlar. Zaten biz onu vücudumuzdan attığımızda uzun süre canlı kalamadığı için ölüyor. Korona’ya baktığımızda sadece insandan insana solunum yoluyla geçtiğini görüyoruz. Bundan sonra başka bir şekilde mutasyona uğrayıp geçiş yapması pek muhtemel değil. İnsandan hayvana, hayvandan yine insana geçen ama geçerken öldürücü olan virüsler de var. Yıllardır orada yılan ve yarasa tüketiliyor, ne zaman mutasyona uğrayacağını tahmin edemiyorsunuz. Gördüğünüz gibi sonunda mutasyona uğrayarak ölümlere yol açtı. Ölümlerin yüzde 5-6’yı geçeceğini düşünmüyorum ama bu önlemlerin zayıflatılması anlamına gelmiyor. 1918’de İspanya’da Influenza 40 milyon insanın ölümüne yol açmıştı. Orada bağışıklık sistemi zayıf olanlar öldü, sağlam ve güçlü olanlar kaldı. Bugün yaşayan halkı, o salgından sağlam çıkanların genlerini taşıyor” dedi.

AŞI KARŞITLARI

Bu tür salgınların aslında insanlık için büyük bir fırsat olduğunu belirten Uzbay, “Küreselleşen dünyada herkesin birbiriyle kolayca iletişim kurduğu bir dünyada yaşıyoruz. Salgınların da çok hızlı yayılabileceği bir dönemdeyiz. İspanya’da 40 milyon kişinin öldüğü grip salgını bugünkü şartlarda olsaydı ölü sayısı 4 milyara çıkabilirdi. Bugün aşıya karşı bir karşıtlık var. Önleyici ve koruyucu tıbbın en önemli aracı aşıdır. Amerika’da aşı üreten bir ailenin daha güçlenmesi, güçlü kalması için aşı kullanılıyor, tıp dünyası bunu insanlara empoze ediyor gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Böyle bir şey kesinlikle olamaz. Aşıya karşı olanların salgıladığı mikroorganizmalar başkalarında ciddi problemlere sebep oluyor. Aşı reddediciliği çok tehlikelidir. Bu virüse karşı çok hızlı bir şekilde aşı tedavisi hazırlanıyor. Yine aşı sayesinde önceki virüslerin daha tehlikeli ve öldürücü olması önlenmişti. Aşı karşıtlarının istediğini yaptığımızda, hiçbir hastalık için aşı kullanılmadığında ortaya çıkacak ciddi sağlık problemlerinin, ölümlerin sorumluluğunu alabilecekler mi?” diye konuştu.

"SÜLÜK TEDAVİSİNDE DİKKATLİ OLUNMALI"

Bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan sülükteki tehlikelere de dikkat çeken Prof. Dr. Tayfun Uzbay, “Tıpta sülük kullanımı yaygınlaştığını duyuyoruz. Burada iki türlü sülükten bahsediyoruz. Biri laboratuvar ortamında yetiştirilen ve analizleri yapılan kültür sülükleri, diğeri ise merdiven altı diye tabir ettiğimiz son derece sağlıksız ortamlarda tutulan ve insan cildine uygulanan sülükler. Uzakdoğu’dan getirildikleri söyleniyor ve bu sülükler vücuda yapışarak kan emiyor. O esnada kanla temas olduğu için kendisinde virüs varsa insana geçmesi muhtemel. Biz Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı bu uygulamaya karşı değiliz, onların riskleri hesaplanmıştır. Karşı olduğumuz sağlıksız ortamlarda tutulup tedavi diye insanlara uygulanan tehlikeli metottur” diye konuştu.