Raporu değerlendiren SigortaMedya yazarı ve Ekol Ekspertiz Sigorta eksperi Mustafa Nazlıer, şehir sellerinin artık beklenen ve artan risk haline geldiğine dikkat çekiyor. Nazlıer, ”Küresel iklim değişikliği, kuraklık, ani ve yüksek yağışların gerçekleşmesi taşkın riskini artırıyor. Sigortacılık sektöründe dinamik süreç içinde değişen koşulların göz ardı edilmeden değerlendirmeye alınması büyük önem taşıyor” açıklamasını yapıyor.

İNSAN EN ÖNEMLİ FAKTÖR

Ekol Sigorta Ekspertiz, Ağustos 2020 İnşaat Grubu Bülteni’nde taşkın risklerini mercek altına aldı. Yayınlanan bültene göre iklim değişikliği ve şehirleşme beraberinde kuraklık ve taşkın sorunlarını getiriyor. Mustafa Nazlıer, bültende bu iki ana unsurun su yönetiminin en önemli konuları arasında yer aldığını belirtiyor. Nazlıer, “Kuraklığın yavaş seyreden ancak uzun vadede kalıcı hasara sebep olan bir afet olduğuna dikkat çekilen raporda, taşkının aniden meydana gelen, mevsime bağlı olmaksızın etkisi şiddetli olabilen, tarım ve yerleşim alanlarına zarar veren bir afet çeşidi olduğuna vurgu yapılıyor. Taşkına karşı önlem alınabilmesi için havzada oluşabilecek maksimum taşkın debisinin bilinmesinin hayati derecede önemli olduğuna dikkat çekiliyor” diyor.

Dünyanın birçok bölgesinde aşırı yöresel yağışlardan veya toplu kar erimelerinden sonra yaşanan akarsu taşkınları sel olayının en yaygın örneği olduğunu belirten Nazlıer, afetlerin oluşumunda insan aktiviteleri önemli bir paya sahip olduğunu vurguluyor. Nazlıer, şöyle devam ediyor: “Risk bulunan sahalarda önceden tedbir alınmaksızın süregelen kontrolsüz kentleşme faaliyetleri dünyanın her köşesinde taşkınların en önemli nedenidir. Taşkının meydana getirdiği zararların önüne geçilmesi ve en aza indirilmesi için akarsu yataklarının planlaması ve yönetilmesi büyük bir önem taşıyor. Doğru arazi kullanımı, hidro-meteorolojik gözlemlerin istikrarlı hale getirilmesi, tahminlerin erken yapılması, erken uyarı sistemleri kurulması gibi çalışmalar riski minimize ederek can ve mal kayıplarının azaltılması hedeflenmelidir.”

DÜZENLENEN POLİÇELERDE TAŞKIN RİSKİ VE ÖNLEMLERİ GÖZDE GEÇİRİLMELİ

Ülkemizin hızla değişen sosyo – ekonomik yapısı sebebiyle taşkınların dikkate alınmasının bir zorunluluk olduğunu anlatan Nazlıer, “Taşkın koruma yapılarının projelendirilmesinde ekonomik analizlerin, taşkın zararlarının ve imar planlarının belirlenmesinde akarsuların taşkın karakteristiğinin bilinmesi şarttır. Taşkın koruma yapılarının tesis edilmesinde ihtiyaca göre, pratik hareket alanı sağlanmalıdır. Yapılacak projelerin yerinde ve doğal yaşama minimum zararı verecek şekilde tasarlanması kaçınılmazdır” açıklamasını yapıyor.

Nazlıer, sektörel açıdan ise şu değerlendirmeyi yapıyor. “Sonbahar ve kış mevsimlerinin yaklaştığı bu dönemde; düzenlenen poliçelerde taşkın riski ve önlemlerinin gözden geçirilmesi, büyük projeler için sağlanan teminatlarda kesinlikle uzman görüşü alınarak risk analizi / ön çalışma / fizibilite çalışmalarının yapılması, yapılacak çalışmalar sonucunda hesaplanabilir ve düşük de olsa beklenmedik olan risklere göre teminat sağlanması sektörün geleceği için önem arz etmektedir. Aksi durumda yakın zamanda Giresun’da yaşanan taşkın / sel afetinin ülkemizin diğer bölgelerinde de yaşanabilir olduğunu unutmamak gerekir. Sigorta sözleşmeleriyle olaydan 1 gün önceki haline getirme yükümlülüğü sağlanabilir ama can kayıpları için geçerli olmayacaktır. Dolayısıyla; sigorta sözleşmeleri sadece teminat sağlamaz. Bir süreç içine sigortacılık hizmeti giriyor ise akıl ve bilim mutlaka içinde yer alır.”