Cambridge Üniversitesi ve Carnegie Mellon Üniversitesi ayrı ayrı yürüttüğü çalışmalarla hem hastalığın tedavisi için hem de tespit edilebilmesi için önemli adımlar atılması bekleniyor. İki çalışma da bilgisayarın "öğrenme" özelliğinden hareketle geliştiriliyor. Her iki araştırma grubu da geliştirecekleri uygulamanın tıbbi testlerin yerini tutmayacağını özellikle vurgulanıyor.

CAMBRİDGE ÜNİVERSİTESİ 1200 KİŞİDEN SES ÖRNEĞİ ALDI

BBC Türkçe'nin haberine göre; Cambridge Üniversitesi Salı günü Covid-19 Sesleri projesini tanıttı.

İzleyicilerden bilgisayarın mikrofonuna doğru nefes almaları ve öksürmeleri istendi. Ayrıca yaşları, cinsiyetleri, hangi bölgede yaşadıkları ve yakında koronavirüs testi yaptırdılarsa sonucu kayda geçirildi.

Daha sonra deneye katılan herkesin üç kez "Verilerimin, virüs salgınını kontrol etmeye katkısı olmasını umuyorum" cümlesini tekrarlaması istendi.

Araştırma ekibinden Profesör Cecilia Mascolo, "Amaç, Covid-19'a yakalanmış insanları, bu sesler yardımıyla teşhis edip edemeyeceğimizi ve ileride belki hastalığın hangi aşamasında olduklarını anlayıp anlayamayacağımızı görmeye yetecek miktarda veri toplamak" diyor.

"Eğer başarırsak belki de Ulusal Sağlık Hizmetleri'ne ya da koronavirüs yardım hatlarına destek verebiliriz" diye ekliyor.

Tanıtımın birinci gününde Cambridge Üniversitesi ekibi 1200 kişiden ses örnekleri aldı. Bunlardan 22'si yakında koronavirüs pozitif çıkmış kişilerdi.

Şimdi ekibin amacı iki ay gibi kısa bir süre içinde uygulamayı geliştirmek.

Profesör Mascolo "Verilerin analizi çok zaman almayacak. Fakat sonuç alıp alamayacağımız topladığımız verilerin kalitesine bağlı" diye konuştu.

Şu anda proje ses örneklerini cep telefonu uygulaması yoluyla değil bir internet sitesi üzerinden topluyor, çünkü Apple ve Google, koronavirüsle ilgili hangi uygulamaların dükkanlarından kamuoyuna sunulabileceğini denetliyor. Bu uygulamanın o dükkanlara girebilmesi için önce onay alması lazım.

CARNEGİE MELLON ÜNİVERSİTESİ GEÇİCİ OLARAK DURDURDU

Pittsburgh'daki Carnegie Mellon Üniversitesi ekibinin Covid Ses Dedektörü projesi ise daha önce yapılmış bir ses tanıma çalışmasının üzerine inşa ediliyor.

30 Mart'ta kısa bir süre başlatılan projede kullanıcılardan öksürmeleri, sesli harfleri telaffuz etmeleri, alfabeyi saymaları ve kendilerine ait bilgiler vermeleri istendi.

Bütün bu soruların cevabını aldıktan sonra uygulama bu kişinin Covid-19 olma ihtimalini gösteren bir işaret veriyordu. Fakat araştırmacılar bir konuyu yeniden düşünmeleri gerektiğini fark ederek uygulamayı geçici olarak durdurdular.

Projeden Doktor Rita Singh "Oraya kaç tane uyarı koyarsanız koyun, bunun tıbbi testlerin yerine geçmediğini, testlerle onaylanması gerektiğini ne kadar net bir şekilde ifade ederseniz edin, bazı insanlar makinenin söylediklerini Allah'ın emri gibi kesin kabul edecekler" diyor.

"Eğer sistem Covid-19 almış birine hasta olmadığını söylerse, bu o kişinin ölümüne yol açabilir. Tersine sağlıklı birine hasta teşhisi koyarsa bu sefer o insanlar gereksiz yere test olmak zorunda hissedebilir. Onun için hem hata payımızın çok düşük olması lazım ve hem de sonucu insanlara nasıl söylemeliyiz ki bu riskler doğmasın, bunu bulmalıyız" diye ekliyor.

Dr. Rita Singh bu sıkıntılara hafta sonuna kadar bir çözüm bulup veri toplama çalışmasını yeniden başlatmayı umuyor.

Gönüllü katılımcıların isimlerini vermeden kaydolmalarına izin verecek bir sistem planlanıyor. Fakat Cambridge Üniversitesi'nin çalışmasından farklı olarak gönüllülerin siteye giriş yaparken, e-posta adresleriyle bağlantılı bir hesap açmaları gerekecek.

Dr. Singh, bunun, uygulama gelişip daha detaylı sonuçlar vermeye başladıkça, gönüllülere geri dönebilmek ve yeni bilgiler verebilmek açısından gerekli olduğunu söylüyor.

Ama araştırma, katılımcıların, kendileriyle ilgili bilgileri daha sonra tümüyle silebilme hakkını koruyacağını özellikle vurguluyor.