Osmanlı Devleti’nin XX. yüzyılın başında arka arkaya girdiği savaşlar ile birlikte silahaltına alınan erkek nüfusun yerine çalışma sahasına giren Türk kadınları, memleketin dört bir yanında başlayan işgalleri protesto etmek amacıyla mitingler düzenleyecekler ve böylece mücadelelerinin ilk adımını atacaklardır. Bu mitinglerin ilki 14-15 Mayıs 1919 gecesi İzmir’de gerçekleşir.

İzmir’in işgalinin ardından İstanbul’da düzenlenen mitinglerde konuşma yapanlar arasında bulunan Halide Edip, Nakiye Elgün, Müfide Ferit Tek ve onları destekleyen binlerce Türk kadını, bu savaşta erkeklerin yanında mücadeleye hazır olduklarını dünyaya haykırırlar.

19 Mayıs’ta İstanbul’da düzenlenen mitingde Halide Edip:

“Hanımlar, bugün elimizde top, tüfek denilen alet yok; fakat ondan büyük, ondan kuvvetli bir silahımız var; Hak ve Allah var, tüfek ve top düşer, hak ve Allah bâkidir. Topun yüzüne tükürecek kadar evlatlar, analar, kalbimizde aşk ve iman, milliyet duygusu var. Biz dünyada millet sınıfına lâyık bir millet olduğumuzu, erkek, kadın, hatta çocuklarımıza kadar ispat ettik” der ve bu savaşın milletin her bir ferdinin savaşı olduğunu hemcinslerine hatırlatır.

MİLLİ MÜCADELE DESTANI

Düzenlenen mitingler, kurulan cemiyetler, savaşa asker, öğretmen, hemşire, hastabakıcı, çamaşırcı olarak katılanlar ve cephe gerisinde mücadele edenler göstermektedir ki, Milli Mücadele adına yakışır şekilde milleti oluşturan genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk herkesin katkılarıyla gerçekleşen gerçek bir destandır.

Mustafa Kemal Atatürk:

“Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez” sözleriyle Anadolu kadınının kahramanlığını dünyaya duyurmuş olur. Daha ileri bir tarihte ise kadınlara şöyle seslenecektir:

“Ey Kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”

ATATÜRK’ÜN OLUŞTURDUĞU FARKINDALIK

Türk Milleti, Milli Mücadele’nin ardından Atatürk’ün önderliğinde yeni bir döneme girmiştir. Bu dönemdeki mücadelenin hedefi, yeni Türk devletini; siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda gerçekleştirilen inkılâplarla; muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmaktır. Millî devleti oluşturan bireyler de Cumhuriyetin temel niteliklerini benimsemişler, hür, bağımsız ve demokratik değerlere sahip ‘vatandaş’ olmanın şuuru ile buna katkı sağlamışlardır.

Mustafa Kemal Atatürk, kadının özgürlük ve eşitlik mücadelesinin sistematik hale gelmesini ve Türk kadınlarının bu konuda aktif rol üstelenmesini ister. Milli Mücadele’nin ardından Türk inkılâbının gerçekleşmesinde ve başarısında kadının ve erkeğin birlikte yer almasının önemini haiz konuşmalar yapar.  Haftaya devam edelim.