1600 yılında Roma Katolik kilisesinin önce sapkın ilan edip sonra diri diri yaktığı filozof-rahip Giordano Bruno’nun, “Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar” sözü bütün dinlerin kaderini özetler gibi. Hükümranlıkları uğruna siyasiler ve güç odakları ile hiçbir emek sarf etmeden elde ettikleri servetlerle sultanlar gibi yaşayıp yüzlerce insanın aklını esir alan sözde tarikat liderleri Allah ile aldatmada birbirleriyle yarışıyorlar. İşin en acı yanı, bu sahtekârların insanları bu kadar kolay teslim almaları.

MÜMİN KULA KUL OLMAZ

Kimse kızmasın lütfen, nedir bu aymazlık?

Nedir bu insanın insana kulluğu?

Sahabenin, Hz. Peygambere bile göstermediği teslimiyettir bu.

O Peygamber ki:

Her sözü arkadaşları tarafından kritik edilirdi.

Girdiği mecliste kendisi için ayağa kalkılmasına dahi izin vermedi.

Mütevazı bir hayat yaşadı; kılığıyla, kıyafetiyle, yaşam tarzıyla hiç ayrıcalıklı olmadı.

Beni kutsamayın diyen de o, ben de sizin gibi bir beşerim diyen de.

Bunları dikkate alarak çok net ifade edelim ki:

Peygamberin kendisine yapılmasını istemediği tüm bu nitelemeleri birilerine yüklemek Peygambere ihanettir. O ki, kızı Fatıma’ya “ahirette seni ben dahi kurtaramam” derken, şeyhten, mürşitten, tarikattan, cemaatten şefaat/aracılık beklemek ahmaklıktır; teolojik zeminde bunun adı putperestliktir. İman (tevhit) tam da bu teslimiyetleri reddetmek içindir.

SANAL MUTLULUKTAN KULLUĞA

Geçen hafta ‘müptelası olduğunuz şeyhlerin sizden isteyecekleri vardır’ diyerek bitirmiştik yazımızı. İki haftadır bahsi geçen Hanımefendi, bağlandığı kişiyle ilgili, öyle ki o, yeni doğan çocuğa konulacak isimden evlenilecek eşe, evlerin dekorasyonundan oy verilecek partiye her şeyimizi belirlerdi; emirle evlendirdikleri emirle boşattıkları vardı, yanında gezen genç iş adamlarından iflas edenler oldu, diyor ve tarikatlarda olup biteni şöyle özetliyor:

1- Sizden oturduğu muhite taşınmanızı isterler, nitekim bahsettiğim kişi herkesi sokağına taşıdı, komin gibi oldular.

2- Bütün eski dostlarımı terk etmem istendi.

3- Peşi sıra, eşini, çocuklarını, aileni geri plana at çünkü onlara olan sevgin Allah’la arana perde olur, emri geldi. (Eşe ve çocuklara hizmeti Tanrıya eş koşmak olarak niteleyen bu sapkınlar, kendilerine hizmeti Allah’a hizmet olarak gösterirler!)

Tarikatlarda mürşide en yakın olanlar ayrıcalıklıdır. (Bu da ayrı bir bahis!) Böylece “kendimizi seçilmiş gibi görürdük” diyor hanımefendi ve şöyle devam ediyor:

1- Kendi rüyaları ve kendilerine geldiğini iddia ettikleri ilhamlar ile sizi istedikleri yöne doğru sevk ederler. Meleklerle görüştüklerini iddia ederler. Toplu bir histeri dalgası başlatırlar. Siz de rüyalar görür, ilhamlar aldığınızı sanmaya başlarsınız. Hatta bunlar neticesinde onları mübarek kişiler olarak algılamakta hiç tereddüt etmezsiniz.

2- Başkaldıracak olursanız felaketlerden kurtulamayacağınıza inandırırlar. Onlarla birlikteyken başınıza bir kaza bela gelmişse Allah’ın sevgili kulu olduğunuz içindir. Onların başına gelenler de sizin günahlarınızı üstlendikleri içindir. (Tümüyle İslam esprisine aykırı)

Peki, ben nasıl kurtuldum? Onlardan mı? Hayır, kendi illüzyonumdan diyor ve sözlerini şöyle bitiriyor:

Pek çok zaman susturmaya çalışmış olsam da aklımı hiç bırakmadım. Ailemden kopmadım. Menfaat birlikteliğiniz varsa hepsinden vazgeçin. Yoksa kurtulamazsınız. Kurtulmak zorunda kalmamak için katılmayın!