Geçen haftaki yazımı, bir tarikatta uzun yıllar hizmet vermiş hanımefendinin mektubundan bir paragrafla bitirmiştim. Şöyle devam ediyor: “Öncelikle belirtmek isterim ki belli bir zümreyi hedef almış değilim. Zira aynı yöntemler, çeşitli isimler altında dünyanın her yerinde kullanılıyor ve insanların akılları esir alınıyor. Bizi aldatıyorlar kolaycılığına kaçmadan ‘neden onlara kapılıyoruz?’ sorusuna cevaplar vermeye ve kullandıkları ortak şablonu dilimin döndüğünce, aklımın yettiğince anlatmaya çalışacağım.” Hanımefendi, bağlandığı kişiyle ilgili -ki her tarikat ve cemaatte var olan- şu hususa da dikkat çekiyor: “O,  İslami ve tasavvufi bir maskeyle işini yürütüyordu. Onun davranışlarında aklımın almadığı çok şeyi müşahede etmekle birlikte, kusur gören biri olma korkusuyla belki bunlar bir imtihandır, belki bir hikmeti vardır, diyerek, aklımı susturmayı tercih ettim.”

AMERİKAN TARİKATLARIYLA AYNI

Aklen, dinen, ahlaken yanlış olsa da ‘acaba benim anlayamadığım bir hikmet mi var, o yanlış yapmaz, ben yanlış düşünüyorum’ yaklaşımı, tarikatlarda ilk halka tarafından bağlılara dikte edilir. Görülen her şeye ve hatta her yanlışa ‘hikmet/anlam’ yüklemek! Kanma, kandırmaca böylece başlar. Aslında insan kanmaya taliptir zira bulunduğu camiadan kopmak istemez, aidiyet, tatmin duygusu hele de beklentiler işe karışırsa yanlışa ve yanlış insana bel bağlanır. Eh maddi-manevi sömürülmeye hazırdır. (İsmail Saymaz’ın dünkü yazısını okuyunuz, emekli maaşıyla geçinen istismarcı şeyh nasıl emlak zengini!)

Gelelim şu tespitine:

“Bu olaydan sonra seyrettiğim belgesellerde incelenen bazı Amerikan tarikatlarının uyguladığı yöntemlerin fotokopi gibi aynı olduğunu hayretle gördüm. Daha sonra dünyayı sarmış bazı yaşam koçları ve benzerlerinin de aynı yöntemleri kullandıklarını fark ettim. 

ÖNCE SANAL MUTLULUK

Bu yapıların yöntemleri ile ilgili tespitleri oldukça düşündürücü.

“1-Hedef kitleleri vardır. Yöntemlerini ona göre uygulamaya koyarlar. Bu hedefler mutaassıp ailelerin çocukları olabilir, imanlı ama çağdaş yaşamayı tercih edenler olabilir, bir inanca ihtiyaç duymakla birlikte dini sorumluluklardan kaçarak veya dini yanlış uygulayanların uygulamalarını dinin aslı zannederek din kavramından uzaklaşanlar olabilir. 

2- İlk adımda size baskı uygulamazlar. Sizi zorla aralarına almazlar. Sizin ihtiyaçlarınızı, tercihlerinizi isabetle saptar ve size sahte bir cennet reklamı yaparlar. Güle oynaya aralarına katılmanızı sağlarlar. 

3- Çok güler yüzlüdürler, tevazu sahibi imiş gibi görünürler, neye ihtiyacınız varsa o yönden sizi yüreklendirirler, bol bol övgüler düzerler. Sayelerinde kazanmış olduğunuz sahte özgüven sizin vazgeçilmeziniz olmuştur artık. 

4- Cennet talebindeyseniz cennetin kapıları size açılmış gibi hissedersiniz. Amacınız Allah aşkıysa kendinizi büyük bir Hak aşığı sanmaya başlarsınız. Dünyevi nimetleri hedefleyenler de ‘pozitif düşün, hayal kur’ saçmalıklarıyla her hedefine ulaşacağını sanırlar. Bir kurtarıcıya ihtiyaç duyanları uzaylı kurtarıcılarla bile avlayan gruplar bulunmaktadır.”

Böylece bulunduğunuz yerin, bağlandığınız kişinin bir de bakmışsınız müptelası oluvermişsiniz. Ancak sizden isteyecekleri vardır diyor okuyucum, haftaya bitirelim.