- Henri BarkeyTSK’dan atılan Fetullahçıları açıkça savundu


- Kemalist subayları, 15 Temmuz darbe gecesine eklemlemek istedi


- NATO’cu askerlerin yerine gelenler için ‘Milliyetçi ve NATO karşıtı’ dedi


- “Türk Ordusu’nu kafese kapattık” diyecek kadar da cüretkardı


Henri Barkey...

Merkezi New York’ta bulunan CFR’nin (Council on Foreign Relations/Dış İlişkiler Konseyi) analisti... CFR’de Orta Doğu’daki Kürtlerin stratejik geleceği üzerinde çalışıyor.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Fetullah Gülen’in Hizmetnews.com adlı internet sitesine bir yazı kaleme aldı.

Daha iki ay geçmişti...

1 Eylül 2016’daki yazıyı ‘satır aralarını’ çözerek okuyalım:

Barkey ve Jeffrey YPG dostu olarak bilinen iki ABD’li.


“... 15 Temmuz gecesi... O gün ben de İstanbul’a feribotla  45 dakika uzaklıkta bulunan Büyükada’da bir toplantı düzenlemek için Türkiye’de bulunuyordum. Darbe kalkışması farklı tipte resmi yetkililerden oluşan bir koalisyon tarafından hayata geçirildi: Bunların bazıları Pennsylvania’da inzivaya çekilmiş bir din adamı olmakla beraber bir süre öncesine kadar hükümetin müttefiki şimdilerde ise azılı düşmanı olan, Fethullah Gülen’e bağlı insanlar, bazıları azılı laikler ve bazıları da muhtemelen yakında ordudan atılacaklarını öğrenmiş olan çıkarcı şahıslardı.”

Birinci tespit:
Barkey, darbe girişiminin arkasında Gülen’in subaylarının etkisini azaltmak istedi. Kemalist subayları da darbe girişimine eklemlemek istedi.

ABD KARŞITI KOMPLO TEORİLERİ

Yazıya devam edelim:

“... Türk medyası, bütünüyle hükümetin kontrolünde. Aynı basın günümüzde Birleşik Devletler’i Türkiye’nin baş düşmanı olarak karakterize ediyor. Hükümet deseniz, bu yaklaşımın uzun vadeli olası sonuçlarını düşünebilmekten oldukça uzak. Geçtiğimiz hafta, Başkan Yardımcısı Biden, Türkiye’nin başkenti olan Ankara’ya gitmişti, amacı Erdoğan’ı yumuşatmaya çalışmaktı. Bu nafile bir çabaydı. Başkan Yardımcısı’nın oraya vardığı gün, Türk Ordusu aynı dakikalarda Suriye’ye giriyordu, şimdilerde orada ABD destekli Kürtlerle savaşıyorlar. Amerikan karşıtı komplo teorileri aynen devam ediyor.”

İkinci tespit:
Barkey, Türkiye’nin ABD’yi baş düşman ilan etmesinden rahatsız! PKK/YPG’ye yönelik operasyon yapan Türk Ordusu’na karşı da net bir tutum içinde.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Barkey: Biz orduyu çok sıkı bir kafese kapattık


Tarih 26 Mart 2003... Barkey, Utah Üniversitesi’ndeki “Felaket ile Flört: Türkiye- Irak-ABD” adlı konferansta konuşuyor...

1 Mart Tezkeresi Meclis’e takılmış ve ABD’nin hedefinde TSK var.

Bakın Barkey ne diyor:

“İlk kez bir İslami parti tek başına iktidara geldi. O güne kadar Türkler, AB’ye temkinli yaklaşıyordu. İlk kez ‘AB’ye girmek ve demokrasi istediklerini’ söylediler. İlk kez bir Türk hükümeti, ‘AB’ye girmek istiyoruz, onların kriterleri bizim için ölçü olur’ diyor. Bir İslamcı liderin rönesans terimini kullanması bana çok belirleyici geldi. Çünkü, AB’ye katılarak adaylık sürecinin Türkiye’yi daha fazla demokrat yapacağına inanıyorlar. Bu demokratikleşme süreci içinde biz orduyu çok sıkı bir kafese kapattık. Bu süreç Türk Ordusu’nun tutumuyla darbe yedi. Şunu söylemeliyim ki; Kuzey Irak’ta bir çatışma bu süreci zaafa uğratır ve geriletebilir. Eğer; biz bu Saddam’ı umut ettiğimiz kadar çabuk devirirsek, Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’a girmesini engelleyebilirsek, 1 Mart tezkeresi 1 yıl içinde unutulur.”



Barkey ağzındaki baklayı şöyle çıkarıyor: “1 Mart tezkeresinin geçmemesinin tüm suçu Türk Ordusu’nda.” Bu konuşmadan 4 ay sonra... 4 Temmuz 2003’te, Irak’ın kuzeyinde, Süleymaniye kentinde 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun başına çuval geçirildi.

“NATO’cu askerlerin yerine milliyetçiler geldi” rahatsızlığı


Henri Barkey, Washington’daki Partiler Üstü Politika Merkezi’nde Türkiye, Rusya ve Suriye konulu bir panele katıldı. “Suriye’de Türkiye ve Rusya ortak mı düşman mı?” başlıklı panelde bölgeye ilişkin gelişmeler değerlendirildi. Barkey, şöyle konuştu:

“Ordu ile ilişiği kesilen 100’den fazla amiral ve general var ve bu yönetim kadrosunun yüzde 46’sına denk geliyor. Atılan bu kişiler Amerika’ya yakın ve NATO’ya inanan komutanlardı. Ancak yerlerine gelenlerin daha milliyetçi bir tavır içerisinde olduklarını görüyoruz. Bu Türkiye ile NATO ilişkileri açısından tehlikeli bir durum.”