Doğa olayları, açlık ve hastalık ya da terör saldırısı Amerika için bir fırsat mı? 11 Eylül sonrası, neoliberal/faşist Bush ve ekibi Irak’a hangi doktrinle girdi?


İki kitap...

Birisi... 1962’de yayımlandı... Adı: Kapitalizm ve Özgürlük... Yazarı: Milton Freidman... 500 binden fazla kişi satın aldı... Neoliberalizmin tohumlarını Hayek ile atan sözde özgürlükçü... Şili’de Pinochet darbesini destekledi, bir avuç azınlığın çıkarları için yazdı, konuştu, danışmanlık yaptı... Hatta... Ronald Reagan, 20 Ocak 1981’de başkanlık koltuğuna ‘Kapitalizm ve Özgürlük’ kitabıyla oturdu...



SALGIN BÜYÜK FIRSAT

Diğer kitap... 2010’da yayımlandı... Adı: Şok Doktrini/Felaket Kapitalizmin Yükselişi... Yazarı: Naomi Klein... Kanadalı gazeteci, yazar ve devrimci. Klein özetle dedi ki: ... Normal koşullar altında insanların kabul etmeyeceği siyasal yapı-ekonomik sistem şok doktrinle kabul edilebilir hale getiriliyor. Doğal felaketler, ekonomik krizler, darbeler, savaşlar, işgaller,11 Eylül İkiz Kuleler saldırısı benzeri büyük terör eylemleri, insanlık için birer trajedidir belki ama neoliberal açıdan bulunmaz fırsat kapılarıdır...



Neden bu iki kitap?

Çünkü...

11 Eylül olmasaydı, Amerikan halkı, Irak’a yapılan operasyonu onaylar mıydı? Ya da... Çocuklarını Afganistan’a gönderir miydi? ABD’nin Irak savaşındaki askeri doktrini “Şok ve Dehşet: Hızlı Hâkimiyet Sağlama”ydı! Naomi Klein’ın kitabından okuyalım: “Şok ve Dehşet, genelde tehditle işleyen toplumun belirli unsurları/kesimlerine, genelde insanlara ya da yönetim kademelerine anlaşılmaz gelen korkular, tehlikeler ve yıkıma yol açan olgulardır. İçinde yaşadığımız ve fırtınalar, kasırgalar, depremler, sel baskınları, kontrol altına alınamayan yangınlar, açlık ve hastalıkla şekillenen doğa, şok ve dehşet doğurabilmektedir.”

ÖZEL SÖZLEŞMELERE DİKKAT

İşte tam da bu noktada Milton Freidman’ın “Kapitalizm ve Özgürlük” kitabında savunduğu şu tez karşımıza çıkıyor: “Özgürlüğümüzü hem kapılarımızın dışındaki düşmanlarımıza hem de kendi yurttaşlarımıza karşı korumak olmalıdır: yasa ve düzeni korumak, özel sözleşmeleri hayata geçirtmek, rekabetçi piyasaları teşvik etmek.” Yani... Koronavirüs sonrasında ya dünyayı ‘neoliberal/faşist’ görüş esir alacak ya da kamucu demokrasi...

Yani... Daha adaletli, hukuk içinde kalan ve ekonomik anlamda yukarıyla aşağı arasında ekonomik farkı azaltan bir sistem...

Koronavirüsün yarattığı korkuyu hangi devlet, nasıl kullanacak?


Koronavirüs salgınıyla gördük...

Kapitalizm, her derde deva değil!

Friedman diyor ki... “Kriz meydana geldiğinde alınan önlemler, pusuya yatmış bekleyen düşüncelere dayanır. Ben temel görevimizin şu olduğuna inanıyorum: mevcut politikalara alternatifler geliştirmek, siyasal bakımdan imkânsız sayılan yollar yine siyasal bakımdan kaçınılmaz hale gelene kadar bu alternatifleri canlı ve hazır tutmak...”

Amerika şu anda yeniden ‘Neoliberal’ politikaların hakimiyeti için savaşacak!



Çünkü...

Karşısında... Çin gibi ‘karma ekonomi’yle ya da kendine has sosyalizmle yürüyen dev bir ülke var! Karşısında... Hastanelerini hemen kamulaştıran İspanya var... Karşısında... İtalya’ya yardım etmeyen Batı ülkelerinin yarattığı ‘yenilmişlik’ algısı var!

Naomi Klein’ın kitabını daha çok konuşacağız ama şu tespitleri okuyalım: “... Bush yönetimi sadece ‘Teröre Karşı Savaş’ başlatmak için değil, neredeyse tamamen kar amaçlı bir girişim, ABD’nin bozulan ekonomisine yeni bir soluk getirecek yeni bir gelişen endüstri yaratmak için de, hiç vakit kaybetmeden saldırıların yarattığı korkuya dört elle sarıldı. En iyi şekliyle bir ‘felaket kapitalizmi kompleksi’ olarak anlaşılan bu oluşumdu. Bir taraftan dışarıdaki bütün ‘şer odaklarını ortadan kaldırırken, diğer taraftan Amerika Birleşik Devletleri’nin varlığını sonsuza dek korumak için sürekli bir yetkiyle donatılmış özel şirketler tarafından her düzeyde sürdürülen küresel bir savaştı bu.”