NEFES KESEN 27 SAATİ BİR DE BÖYLE OKUYUN


Eduardo Galeano’yu bilir misiniz?

Uruguaylı sosyalist yazar...

Lise yıllarımdan bu yana elimden düşürmediğim kitabının adı “Gölgede ve Güneşte Futbol”du...

Taraftar ve forma aşkını kitabında şu cümlelerle anlattı:  “... Buenos Aires’de Boca Juniors taraftarlarından birinin ölüm döşeğinde son arzusunun ne olduğunu bana Osvaldo Soriano söylemişti. Hayatı boyunca daima River Plate aleyhinde tezahürat yapmış olan adam, bu rakip takımın bayrağına sarılı olarak gömülmek istiyordu ve son nefesini verirken ağzından çıkan tek söz şu oldu: “Hiç olmazsa, ötekilerden biri geberdi, diyecekler... Bir taraftarın, ‘Bugün benim takımım oynuyor’ dediği pek görülmez. Çoğunlukla ‘Biz oynuyoruz’ denir. On ikinci oyuncu, top durduğu zaman, onu harekete geçiren ateşli rüzgârın kendi nefesi olduğunu bilir. Öbür on bir oyuncu da aynı şekilde, taraftarsız bir maçın, müziksiz dans etmeye benzeyeceğini bilirler...”

Peki... Devlet ‘taraftar’ mıdır?

Peki... Gazetecinin hangi kimliği önde olmalıdır?

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Trabzonspor ya da başka kulüpleri tutan devlet yöneticisi, gazeteci ‘taraftar’ olursa ne olur?

Neden mi sordum? Çünkü...


Sağır sultan dahi duydu Hazine’nin avukatı duymadı


Geçen cuma günü... İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeyim... Fenerbahçe’yi 20 yıl yöneten Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının ‘kumpas’ davasını takip ettim ve beraat kararını yerinde izledim... İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davayı izlerken ansızın bir müdahillik talebi olduğunu öğrendim ve hakime uzatılan belgeyi merak ettim...

Belgeyi okuyunca şaşırdım!

Bir devlet yöneticisi ‘taraftar’ gibi davranır mı?

Bu sorunun yanıtını o belgede gördüm.

Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına kumpas kurulduğunu, Fetullahçı Terör Örgütü’nün Fenerbahçe’yi bitirmek için nasıl organizasyon yaptığını sağır sultan dahi duydu... Ama geçen cuma günü daha görevinin başında olan Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı duymamıştı!

Nasıl mı?

2011’den bu yana “Ne şikesi memleket elden gidiyor” sloganıyla özdeşleşen... Taraflı tarafsız herkesin ‘kumpas’ dediği davayla ilgili Berat Albayrak’a bağlı Hazine Bakanlığı avukatı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne şu nedenle müdahillik talebinde bulundu:

“... Sanıklar (Aziz Yıldırım ve 24 kişi) üzerlerine atılı diğer suçlar yanında ‘Rüşvet Verme ve Alma, Teşvik Primi Verme’ eylemleri ile suç işlemişlerdir. Bu fiilleri ile devletin mevzuat ile düzenlemiş olduğu alanlara müdahale ederek, devletin ekonomik düzenlemesinden kaynaklanan gelirlerine engel olarak, müvekkil idareye zarar vermişlerdir. Sanıklar hakkında yukarıda sayılan suçlar nedeniyle açılan kamu davasına katılma talebimizin kabulüne, sanıkların cezalandırılmasına... Karar verilmesini talep ve arz ederim.”

Müdahillik talebinin tarihi 27 Temmuz 2020...

Talebi, Hazine ve Maliye Bakanlığı avukatı Hasan Akbıyık yaptı...

Yani... Berat Albayrak’ın başında olduğu bakanlık “Fetullah kumpası yok, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına yapılan operasyon haklıydı” dedi... Yıldırım ve arkadaşlarının kamuyu zarara uğrattığını iddia etti!

Şaşırtıcı değil mi?

Neyse ki... İstanbul 13. Ağır Ceza, bu talebi kabul etmedi ve ‘beraat’ dedi...

Sorun ne mi?

Aziz Yıldırım, “Ne şikesi memleket elden gidiyor” demişti. Yeniden yargılama sonucunda da bir kez daha beraat etti.

15 Temmuz ne çabuk unutuldu?


Kasım 2016...

Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanlığı tarafından İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanan ‘10 Soruda 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Fetullahçı Terör Örgütü’ isimli kitapla darbe girişiminde yaşanan gelişmeler ve terör örgütü FETÖ’nün gerçek yüzü anlatıldı. 42 sayfalık kitapta... “Darbeye giden süreç nasıl başladı?” başlıklı bölümde o davalar şöyle sıralandı: “2005-Şemdinli olayları, 2006-Rahip Santoro cinayeti, 2006-Danıştay saldırısı, 2007-Hrant Dink cinayeti, 2007-Ergenekon operasyonları, 2010-Balyoz davası, 2010- HSYK seçimleri, 2011-Şike davası (Fenerbahçe üzerinden futbol sektörünü ele geçirme girişimi), 2011-Askeri Casusluk davası, 2011-OdaTv davası, 2012-MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması, 2013-Gezi olayları, 2013-17/25 Aralık operasyonu, 2016-15 Temmuz darbe girişimi...”

Hazine ve Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu tespitlerini de mi okumadı?

Taraftarlık gözlerini bu kadar mı kör etti?

SONUÇ: Ben iyi bir Fenerbahçeliyim... Tanıyan herkes de bilir... Ancak... Taraftar kimliğim daha sonra gelir! Önce gazeteciyim ve hakikat peşinde koşuyorum! 15 Temmuz gecesi havalanan uçakta Berat Albayrak ve çocukları yok muydu? Ne çabuk unutuldu o hain darbe girişimi?

Son cümle: Taraftarlık gözleri bu derece nasıl kör ediyor, şaşırmamak elde değil