- Koronavirüsün başladığı günler ve sonrası... Duymadığımız ‘komplo teorisi’ kalmadı!


- Gerçeği yazanların karşısına ‘varsayımlar’ çıkarıldı. Amaç: Halkın bilgi almasını önlemek


Komplo... “Birine ya da bir kuruluşa karşı topluca alınan, o kuruluşu güç duruma sokacak gizli karar....”

Komplo teorisi... “Birine, bir kuruluşa, komplo hazırlandığı konusunda varsayımsal düşünceler.”

PARANOYA BİRLEŞİK DEVLETLERİ

Los Angeles Times’ta (15 Ağustos 2013) Hector Tobar imzalı haberi okuyalım: “... Amerikalılar her zaman gizli kabinden korkarlar. 20. yüzyılın ortalarında ard arda geçen otuz yılda, ‘Kahverengi Korku’ bu ülkeyi süpürdü, ardından ‘Kızıl Korku’ ve son olarak ‘Lavanta Korkusu’ dedi... Reason Dergisi (liberal) editörü Jesse Walker bize cesur ve düşündürücü yeni kitabında anlatıyor: ‘Paranoya Birleşik Devletleri: Bir Komplo Teorisi.’ Amerikalılar Nazileri, komünistleri ve eşcinselleri, hükümetimizi, zihinlerimizi ve bedenlerimizi ele geçirmeye çalışarak hain ve gizlice anlatan pek çok hikaye duydular, onları her yerde görmeye başladılar. Daha önceki bir çağda, katil köle ve liberal Kızılderili kaçıranlardan korkuyorlardı. Ve son zamanlarda: UFO’lar ve şeytani anaokulları. Walker, ‘Bu Amerika’nın şeytanları hakkında bir kitap’ diyor. ‘Bu iblislerin çoğu hayali, ama hepsinin bize söyleyecek gerçekleri var. Yaklaşan bir komplo hikayesi bir tür folklor haline gelir. Buna inanan ve tekrar eden insanların endişeleri ve deneyimleri hakkında doğru bir şey söylüyor...”



Koronavirüsün başladığı günler ve sonrası... Duymadığımız ‘komplo teorisi’ kalmadı! Aslında... ‘Paranoya Birleşik Devletleri’ tam da bugünleri tanımlıyor!

Amaç belli: Gerçeğin peşinde koşan gazetecilerin karşısına ‘varsayımlar’ çıkararak halkın bilgi almasını önlemek... Komplo teorisyenlerinin söylediği bazı doğruları gerçeği konuşan gazetecilerle aynı torbanın içinde eritmek... Yani...

Doğru bilgiden uzaklaşılmasını sağlamak! Yanlış yönlendirmek...

Hunza Türkleri neden 120 yıl yaşayabiliyor?


Üç gün önce yazdım... Koronavirüs bir sonuç peki neden böyle bir salgın yaşanıyor?

Yanıtını da verdim: Bağışıklık sistemi çökerse daha çok uğraşırız bu hastalıklarla...

Tartışmaları izliyorum ya da canlı yayınlara katılıyorum. Anlatıyorum...

Doktor değilim! Haddimi aşmadan yazıyorum...

65 YAŞ YOLUN YARISI 

Örneğin... Çin ve Afganistan sınırında Pakistan’ın Keşmir kentinde yakınlarında yaşayan Hunza Türkleri... Tamamı Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. 65 yaş yolun yarısı sayılıyor... Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor. 100 yaşında ölenlere ‘genç öldü’ deniliyor. İçlerinde kanser olan yok! Kuruttukları taze meyvelerden yiyor, Hunza vadisindeki dağlardan gelen temiz havayı soluyor. Az et yiyorlar! Kendi ürettikleri sebzelerle besleniyorlar...



DOĞAYA İHANET EDENLER

Neden doğaya ihanet ediyoruz?

Neden sağlıklı beslenmekten kaçıyoruz?

Kimler bağışıklık sistemimizin çökmesini istiyor?

Sorulara yanıt isteyince...

Birisi diyor ki, “Çip takacaklar beynimize plan bu...” Diğeri de, “Biyolojik savaş...” Tamam... Bunları varsayım olarak tartışalım...

Ya gerçek...

EKONOMİ-POLİTİK NEDİR?

Ekonomi-politik, salt ekonomik ilişkiler alanı değil! Tüm toplumsal ve siyasal ilişkileri kapsıyor. Bu yüzden de... Karl Marks ve Friedrich Engels, üretim, değişim ve bölüşüm üzerinden ekonomi-politiği açıklamıştır. Yani... Hayatın kendisi sınıflar üstü değil... Yani... Tıp sınıflar üstü değil... 21’inci yüzyılı komplo teorileriyle değil, toplumcu düşünce sistemiyle, kapitalist düşünce sistemi arasında yaşanan çelişki üzerinden yorumlamak gerekiyor.

Son olarak...

HİNDİSTAN NASIL ÇÖKTÜ?

Sağlıkta özelleştirmenin en çok etkilediği ülkelerden birisi olan Hindistan’ı incelemek önemli! Çünkü... Özelleştirme ve piyasalaştırma politikalarının ardından Hindistan’da kamu sağlık sektörü zayıfladı. Hatta... Toplumcu doktor Akif Akalın’ın 2017’de kaleme aldığı “Sağlık sistemleri” başlıklı yazısı çok çarpıcı: “...

Geri bıraktırılmış dünyada en fazla sayıda tıp fakültesine, dolayısıyla hekime sahip olan Hindistan’da yüz milyonlarca Hindistanlının yaşamları boyunca hekim görmemeleri tam bir ironi oluşturmaktadır. Aynı şekilde dünyanın dördüncü büyük ilaç üreticisi olan ülkede, nüfusun üçte ikisi mali nedenlerle ilaca erişememektedir.”