14 Şubat 2011… 5 Mart  2020… Gazeteci Barış Terkoğlu yine Silivri Cezaevi’nde


 Peki… Operasyonun yapılacağını bilen ‘gazeteciler’ hangi kurum adına çalışıyor?


Bu başlık bana ait değil..

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Emre Kongar, yine bir Cumhuriyet yazarı olan Barış Terkoğlu tutuklandıktan sonra böyle bir soruyu gündeme getirdi! Haklı bir soru değil mi sizce de?

14 Şubat 2011’de Odatv operasyonunda tutuklanan Barış Terkoğlu’na o gün kumpas kuranlar Fetullahçı Terör Örgütü’ydü.

Dokuz yıl sonra yine tutuklandı Terkoğlu ve Silivri’ye gönderildi…

Bu kez MİT Kanunu’na muhalefetten, sorumlu haber müdürü olduğu için ve eser sahibi belli olmasına rağmen… Dün gazeteleri okumaya çalıştım, olmadı.

Hakikatin peşinde koşulmadığını gördüm...

Barış Terkoğlu adliyede ifadesini yeniden okuyor.


Bir tek SÖZCÜ ve Cumhuriyet gerçeği anlatmıştı! Ancak...

Bir açıklama dikkatimi çekti.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Elimde tutuklama kararı olmasa bu kadar net konuşamam. Altında başka bir şey mi var derim” dedi.

Feyzioğlu’nun kritik cümlesinin altını çiziyorum:

“Altında başka şey mi var.”

Mesele tam da bu!

“Şehit MİT’çi” haberinin yayınlanmasının ardından “Soruşturma açılsın” kampanyasını yürüten, operasyon yapılacağı bilgisine öncesinde ulaşan ‘gazetecilere’ bakınca...

Evet...

Altında bir şey var!

Ne mi? Göreceğiz!

Ancak...

FEYZİOĞLU: AKLA AYKIRI

Metin Feyzioğlu’nun açıklamasındaki şu vurguyu da unutmamak gerekiyor:

“Çok net bir şey söylüyorum. Bu ülke, yargıya güvenemezse, yargı basın özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü sağlamazsa devlet aklı oluşmaz.

Üniter devlet yapımız. Vatan ve milletle bölünmez bütünlüğümüz. Bunların hepsinin korunabilmesi ifade özgürlüğünün korunmasına bağlıdır. Basın özgürlüğüne bağlıdır. Barış Terkoğlu’nun tutuklanmasını ben ifade özgürlüğü ile oluşması zorunlu olan devlet aklının oluşumuna zarar verici buluyorum.Çünkü akla aykırı...”

“SIR NİTELİĞİ KALMADI”

“... MİT mensubumuzun, şehidimizin ismini deşifre ettiği için. Hayır. Böyle bir şey yok. Baktım OdaTv’ye. Sadece adı verilmiş. Soyadı gizlenmiş. Aile detayları verilmemiş şehit cenazesine ilişkin haberde. Ve sır niteliği bunun. Evet. MİT mensuplarının isimleri gizlenir, kendilerinden sonra aile mensuplarının da korunması için. Bu doğrudur. Adı, soyadı, kim olduğu. Dolayısıyla sır niteliğini OdaTv kaldırmamış. Sır niteliği Meclis kürsüsünden yapılan konuşmada kalkmış. Sır niteliği kalmayan bir bilginin tekrarı suç değildir.”

O geceye gidelim...

BİR KADININ KOCAMAN YÜREĞİ


Özge Terkoğlu... Barış’ın yoldaşı, o gece de dik durdu.


Barış ve Hülya Kılınç adliyeye sevk edildiğinde Çağlayan’daydım...…Eşi Özge, annesi, arkadaşları ve OdaTv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan...

Kararı bekledik soğukta, elimizde çay ve sigara!

Ne zor bir şey beklemek!

Ya Özge için!

Altı yaşındaki yavrularına ne diyeceğini düşünen bir anne için!

Sevgili için, eş için! Ne zor!

Çok sakindi ve herkesi o sakinliğe çağırıyordu! Birisini ilk gördüğünüz anda “Nasılsın?” sorusu çıkar ya ağızdan... Ben de geri alamayacak hızla sordum Özge’ye...Hüzünlü bir gülümsemeyle “Nasıl olabilirim” yanıtını verdi! Ne diyecekti...

Nasıl olabilirdi ki... Evet hep dik durmuştu ve duruyordu! Tutuklandığını öğrendiğimiz an herkese tek tek sarıldı ve evine, oğluna koştu.

Barış Pehlivan ve İsmail Saymaz kararı beklerken konuşuyor.


9 yıl önce tutuklanan Barış için şu mektubu yazmıştı:

“GERÇEĞE SAHİP ÇIKALIM”

“Barış’ın eşi olarak yazmak aslında benim için çok daha zor çünkü aslında bu hatırlatma aklı ve vicdanı hür bir toplumda yaşama özlemi olan herkes için. Çünkü bu dava her türlü hukuksuzluğun ve akıl tutulmasının göz göre göre yaşatılabileceği korkusu salan; ve böylece yazan, eleştiren insanların sindirilmesi için aracı olarak kullanılan bir dava. Eşim için değil, kendim için, ve hepimiz için göz göre göre gururumuzu ezmeye çalıştıkları, gerçeği topaç gibi çevirip bizimle oynadıkları için yazıyorum. Gerçeğin hiçbir değerinin olmadığını görerek ne bir yaşam kurabilir ne de sürdürebiliriz. Yarın çok geç olacak gerçeğe sahip çıkalım.”