Kuleli Askeri Lisesi


Yağız Aksakaloğlu... 2006-2010 arasında lise eğitimini Kuleli Askeri Lisesi’nde aldı. 2018’de, “FETÖ Kıskacında Askeri Okullar” kitabını kaleme aldı ve örgütün, kendisinden olmayan öğrencilere nasıl baskı ve ‘işkence’ yaptığını anlattı. Kitaptan bir Kara Harp Okulu öğrencisinin yaşadıklarını okuyalım: “... Kara Harp Okulu’nda; fiziki olarak, işkence mangalarına dahil oldum. Direndim. Üst sınıf olduğumda daha çok psikolojik şiddete maruz kaldım. İşkence mangalarında askeri eğitim ve müfredat dışında kalan limitini kestiremediğimiz uygulamalar... Bu yaptırımlar nefesimiz kesilene kadar devam ederdi. Kendilerinden olmayan ve eleme potasına koydukları öğrencilere uyguladıkları bu ağır işkencelerin, birlik olarak yapılmaması zaten bizlere karşı amaçlı olarak uygulanan bir yıldırma kampanyasının gerçekliğini ortaya koyuyordu. Adam kayırmanın ne demek olduğunu Kara Harp Okulu’nda gördüm. O kadar rahat okulu bitirip mezun olan insanlar gördüm ki aklıma onlara yapılan kayırmalar geldikçe sinirlerim bozuluyor. Bütün kayırılan öğrenciler bir ekip olarak hareket eder, izne çıkar, (birlikte) ders çalışırdı.”

Bu kitaptan sadece bir örnek...

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı Levent Bilgi’nin, Fetullah Gülen’in ‘azmettirici’ olarak ilk kez yargılanacağı Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulları’nda yaşanan işkencelerle ilgili fezlekesinde 33 öğrencinin anlattıkları tüyleri diken diken ediyor...

1.5 dakikada ‘rapor’


Örneğin... Müşteki-tanık F.Ş. yaşadıklarını şöyle anlattı: “... 2013 yılının Mayıs ayında diğer arkadaşlarımla birlikte İstanbul Yeşilyurt’ta bulunan polikliniğe 60-80 civarı askeri öğrenci ile birlikte gittik. İlkin boyum ve kiloma baktılar, kulak, burun, boğaz ve en sonda psikiyatriye muayene oldum. Psikiyatri uzmanının odasına girdiğimde, bana direkt elindeki kağıda bakarak ‘Senin disiplin puanın oldukça düşük, harp okuluna gitmek istemiyor musun’ dedi. Ben de gitmek istediğimi söyledim. Bu muayene 1.5 dakika sürmedi bile, çıkarken bana askeri öğrenci olamayacağıma ilişkin bir şeyler söylemedi.”



“Beraberce okula geldiğimizde, Bölük Komutanı olan İstihbarat Yüzbaşı Burçin K. beni yanına çağırdı ve hakkımda diğer bazı öğrenciler gibi ‘askeri öğrenci olamaz’ raporu verildiğini söyledi. Ben bunun bir kumpas olduğunu o tarihten itibaren anlamaya başladım. Çünkü bariz bir şekilde, haksız şekilde disiplin cezaları verilip puanları düşürülen 50’ye yakın öğrenci birbirlerimizi tanıyorduk. Bunlar diğerlerinden ayrı bir şekilde muayeneye yollandığı için hakkımızda ‘askeri öğrenci olamaz’ raporu verileceğini biliyorduk. Kuleli Askeri Lisesi’nin bizlerin öğrenci olduğu dönemde, adeta Fetulahçı çetenin çiftliği haline dönüştürüldüğünü düşünüyorum.

Bitmedi...

Atlet asker ‘boksör’ oldu


Örneğin... Müşteki-tanık İ.Y. şöyle dedi: “Yanımızda Yüzbaşı Burçin K. vardı. Sağlık raporu için İstanbul Hava Harp Okulu’na gittik. Kalp muayenesine girdim. Bir şey çıkmadı. Sonra bizi psikolojik teste aldılar. Soruları çözdük, verdik. Hemen sonuçlar çıktı. Elenenlerin ismi asıldı. Ben sonra nöroloji bölümüne girdim. Doktor bana girer girmez bakmadan ‘Sen boksörmüşsün’ dedi. Ben de ‘Hayır, atletim’ cevabını verdim. Beyin tomografisi çektirmemi istedi. Tam kapıdan çıkarken Burçin K. beni karşıladı ve bana ne olduğunu sordu. Ben de ‘Beyin tomografisi çektirmeye gidiyorum’ dedim. ‘Ha sorun beyninde yani’ dedi. Beyin tomografisi çektirdim yine beni kapıda Burçin K. aldı ve kalp bölümüne götürdü. Ben kendisine ‘Komutanım ben kalbe girmiştim bir daha neden giriyorum’ dedim. ‘Sen gir gir’ dedi ve girdim yine bir şey çıkmadı. Daha sona üçüncü sefer Burçin K. beni kalp bölümüne bir daha soktu. Orada ‘kalp büyümesi var’ diyerek sağlık raporu verip beni elediler. Daha sonra okuldan atıldım. Daha sonra sivilde defalarca kalp bölümüne gittim. Ancak, kalp büyümesine rastlanmadı. Bana hasta olmadığım halde bu raporu veren kişilerin tespiti ile cezalandırılmalarını istiyorum.”

Sonuç: Bugün iktidar ile muhalefet arasında yaşanan ‘darbe’ tartışmalarının ‘algı’ savaşı olduğunu herkes görüyor! Gerçek ise... Türkiye’nin dibine dinamit koymuş Fetullahçı örgütü, kriptoları ve benzer gladio tetikçilerini temizlemek! 15 Temmuz’un perde arkasında kim olduğunu iktidar da biliyor! O zaman...



YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ’NDEN KRİPTO ASKERLER İÇİN EMSAL KARAR:

Fetullah’ın ankesöründen konuşma tek başına delil


Her şey 2017 yılında Te­kirdağ’da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturma­sında gözaltına alınan bir astsubayın itirafıyla başla­dı... Şüpheli astsubay savcılıktaki sorgusunda, FETÖ’nün Tekirdağ’da askerlerden sorumlu olan ve kendileriyle örgütsel faaliyetler kapsamında görüş­meler yapan sorumlu FETÖ abilerinin, irtibat kurmak için ankesörlü telefon kullandıklarını söyledi. ‘Abiler’ kontörlü telefonla, büfe, benzinlik, restoran, bakkal gibi iş yerlerindeki kamuya açık telefonlar üzerinden haberleşiyordu.

İşte tam bu nokta­da ankesörlü hatlar masaya yatırıldı.

Tüm Türkiye’de, Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Emniyet’in ortak çalışması sonucu ‘kripto’ asker ve ‘mahrem imam­lar’ deşifre edildi.



SAMSUN’DA BİR ASTSUBAY…

Ve... Yargıtay 16. Ceza Dairesi, örgütün TSK’daki kadrolarına yönelik ülke çapında gerçekleştirilen ankesörlü telefon soruştur­maları ve davalarına ilişkin çarpıcı bir karar aldı! 16. Ceza Dairesi dedi ki: “... Bir asker şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kuru­lu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı... Her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak so­mut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, ki­şinin örgütle bağ­lantısını gösteren hukuka uygun delil olacağında kuşku yoktur...”

Yani... Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Samsun’da, “Silahlı te­rör örgütüne üye olmak” suçundan ceza alan sanık Astsubay A.A.’nın incele­nen temyiz başvurusunda, sanığın sadece ankesörlü te­lefonla aranan cep telefonu­nun HTS kayıtlarının tek başına delil olarak kabul edileceğine hükmetti.


11 bin asker itirafçı oldu!


Emniyet verilerine göre... TSK’daki FETÖ kriptolarına yönelik operasyonlarda, 19 bin 343 asker ve mahrem imam şüpheli oldu. Bun­lardan 17 bin 795’i gözaltı işlemi uygulandı. 6 bin 926 şüpheli tutuklandı. Yüzde 6’sına karşılık gelen bin 262 şüpheli serbest kalırken, haklarında işlem yapılanların yüzde 50’si olan 9 bin 607 şüpheliye ise adli kontrol uygulanarak serbest bırakıldı. Gözaltına alınan 17 bin 795 isimden, 10 bin 710’u yani yüzde 60’ı etkin piş­manlıktan faydalandı.

Şeytanın aklına gelmeyen yöntem!


Peki uluslararası istihbarat örgütlerinin desteklediği örgüt, ankesör konusunda nasıl bir yöntem bulmuştu:

ARDIŞIK ARAMA: Bir kon­törlü hat veya ankesörden, aynı rütbeden veya bir alt rütbeden birden fazla asker aranması varsa bir FETÖ araması olarak değerlendi­riliyor.

PERİYODİK ARAMA: Aynı asker 15 günde bir aynı an­kesörlü telefondan aranmış­sa bu arama mahrem imam tarafından yapılan arama olarak kabul ediliyor.

99’A TAMAMLAMA: Son iki rakamı (0505 XXX XX 66) olan bir telefon numarası ile yapılan görüşme 2-3 saniye sürmüşse bunun asıl aranmak istenilen numara olmadığı değerlendiriliyor. Bu numaradan sonra son iki rakamı 33 olan bir telefon araması gerçekleş­mişse, mahrem imamın sorumlu olduğu askerin telefon numarasını 99’a tamamlayarak kayıt ettiği değerlendiriyor.

10’A TAMAMLAMA: HTS kayıt­larında 2-3 saniye süren bir görüşme olup olmadığına bakılıyor. Görüşme yapılan telefonun son dört rakamı inceleniyor. Telefonun son dört rakamının 10’a ta­mamlanıp tamamlanmadığı inceleniyor. Örneğin 0505 XXX 24 12 numarasından 2-3 saniye sonra 0 505 XXX 86 98 numaralı bir telefon aranmışsa, mahrem imamın FETÖ mensubu askerin telefon numarası­nın son dört rakamının her birini 10’a tamamlayarak kaydettiği belirleniyor.

SON İKİ RAKAM KRİTERİ: Son iki rakama bakılıyor. Bu­nun için yine HTS kayıt­larında 2-3 saniyelik bir arama inceleniyor. O hat­tan başka bir arama olup olmadığı telefon numarası­nın son iki rakamına göre incelenerek şüpheli asker belirleniyor. Örneğin yanlış aranan ve numarası 0505 XXX XX 25 olan bir tele­fondan sonra 52 ile biten bir numara arandıysa bu bir FETÖ araması olarak değerlendiriliyor.