Ali Edizer’i GATA’ya kim getirdi?


Tartışmaların göbeğindeki isim...

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doktor Ali Edizer...

Sağlık Bakanlığı, erkeklere yönelik olarak “Allah size ruhsat vermiş, bir başkasını sevdiniz onu alın” gibi medeni hukuku hedef alan cümleler sarfeden Edizer’i görevden uzaklaştırdı.

Ali Edizer


Birileri, “Tarikat” gerçeğini halının altına süpürmek için hemen harekete geçti ve “Sözleri kendisini bağlar” cümlesi kuruldu... Ancak... Durum vahim...

Fetullah gerçeğinden sonra yeni bir ‘sorunla’ karşı karşıyayız!

Dün... SÖZCÜ Gazetesi haklı bir soruya yanıt aradı: “Bu adamı GATA’ya kim getirdi?

Çünkü... 2009’dan bu yana Sağlık Bakanlığı’nda yönetici...

2011’den 2012’ye kadar Sağlık Bakanlığı Müsteşar Danışmanı ve Özel Kalem Müdürü...

Mart 2018’dan bu yana Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı...

Soru şu: Bu adamı GATA’ya kim getirdi?

Kartlarını açık oynayan doktor


Ali Edizer kendisini yükselten gücü saklamamış: MENZİL tarikatı...

Örneğin... 22 Ekim 2017’de... Edizer, Menzil’in 1993’te hayatını kaybeden lideri Muhammed Raşit Erol’un fotoğraflarını paylaşarak ‘gerçek sevgiliye kavuşan, milyonların sevgilisi, dünya güzeli...’, ‘Yok böyle bir güzellik. Yok böyle bir ayrılık acısı: 22.10.1993’ ifadelerini kullanmış.

Muhammed Raşit Erol


Örneğin... 24 Ekim 2018’de... Muhammed Raşit Erol’un fotoğrafını bir kez daha paylaşmış ve ‘Kimdir bu güzel zat’ diye soran bir takipçisine “Seyyid Muhammed Raşid Hazretleri” yanıtını vermiş...

Örneğin... Paylaşımlarına, Menzil’e yakınlığıyla bilinen Sağlık Bakanı Recep Akdağ’la olan fotoğrafıyla devam etmiş...

Yani... Devletin gözü önünde olmuş her şey ve herkes izlemiş! METASTAZ kitabını yazan ve Menzil’in devlet içinde nasıl örgütlendiğini anlatan Barış Pehlivan-Barış Terkoğlu ise devlet tarafından cezaeviyle ödüllendirilmiş...

Bitmedi...

Menzil’in evinde büyüyen iki bakan


Ekim 2019’da ustamız Saygı Öztürk’ün ‘Menzil’ kitabı yayımlandı ve çok ses getirdi.

Kitaptan okuyalım:

“... Şeyh Muhammed Raşit Erol’un vefatından (1993) sonra Menzil’de farklı gelişmeler de yaşanıyordu. Eskiden ne vakfı, ne derneği, ne okulu varken, Abdülbaki Erol döneminde hastaneden okula, çeşit çeşit vakıflara, radyolara, televizyonlara, dergilere, gazetelere sahip oldular. Bu durumu Feyzeddin Erol’a sordum. Teyp açıktı. Ses kaydından şunları dinledim: ... Rahmetli babam hakikaten çok büyük ahlakı olan bir insandı. İlim sahibiydi.

Ne vakfımız, ne dergimiz, ne radyomuz, ne televizyonumuz, ne de okulumuz vardı. Bazen on tane bakanın evimize geldiği günler de oldu. Hiçbir zaman devlette, ‘Şunu bu işe al, şu kişiyi işe al, bunu buraya koy’ demedik. Kesinlikle babamın döneminde de, şimdi ben de devletin hiçbir şeyine müdahil olmamışızdır. ‘Bugünkü Menzil’ diyeceksin. O ayrı bir şey. Onu sana sonra izah ederim (teyp kapandıktan sonra yani)...”

Saygı Öztürk, Menzil’in Buhara kolunun şeyhine net bir soru yöneltiyor: “Sağlık Bakanlığı’nda Menzilcilerin gücü ne?” cevap da net: “... Ne olacak... Enerji eski Bakanı Taner Yıldız da Sağlık eski Bakanı Recep Akdağ da bizim evimizde büyüdüler. Her hafta yanımda olan insanlardı. Şimdi selam da vermiyorlar. Bizim bulunduğumuz topluluğa da gelmiyorlar. Ama babamın döneminde babama hep gelirlerdi. Biz, Menzil’den kopunca onlar da bizden koptular. Biz değil, Menzilciler, Türkiye’nin her yerinde güçlüdür. Bilmiyorum, devlette her yerde adamları var. Niye olmasın ki? Şimdiki Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, tahmin ediyorum bakanlıkta Menzilcilerin fazla gücünü bırakmadı, dağıttı, dağıldı yani. Kendisinden Allah razı olsun. Bürokraside fazlalar. Ankara’da olmadığım için çok bilmiyorum.”

SORU ŞU: Osmanlı’dan bu yana tarikat gerçeğini görmek gerekmiyor mu? Devletin içinde gücü alanların nasıl bir darbe girişimine kalkıştıkları... İktidar sahiplerinin ailelerini dahi hedefe koyduklarını ne çabuk unutuyoruz?