Uzun yıllardır ismi sık sık gündeme gelen MİT eski ajanı Enver Altaylı, bundan tam 21 yıl önce, 1999 yılında 32. Gün programına konuk olmuş ve gazeteciler Mehmet Ali Birand, Soner Yalçın ile Cüneyt Özdemir’in sorularına yanıt vermişti.

Ne güzel günlermiş... Eski bir MİT ajanının karşısına çıkan gazeteciler, rahatça sorularını sorabiliyormuş!

Mesele geçmişi anmak değil... Geleceğe bakmak!

O programda dikkat çekici bir diyalog var...

Enver Altaylı: Burada elimde Soner Bey’in yazdığı bir kitap var. (Bay Pipo/Soner Yalçın) Bu kitapta diyor ki: ‘70 yıl boyunca barış, kardeşlik içinde yaşayan Orta Asya halkları var. Bunlar Amerika’ya düşmandı. CIA, burayı karıştırmak için Enver Altaylı’yı gönderdi.

Soner Yalçın: CIA ile sizin Orta Asya konusundaki politikalar konusunda farklılığınız var mı?

Enver Altaylı: Şöyle... Ben, bugünkü dünya şartlarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türklüğün menfaatlerinin Amerika ile işbirliği yapması gerektiğine inanıyorum.

İşte bir saatten fazla süren programın özeti...

Programın değil, Türkiye’nin özeti:

Türk milliyetçiliğinin Enver Altaylı ve o cenahtaki isimleri, kaderlerini Amerika’ya bağlamış, CIA politikalarıyla yol almış! Gerçek milliyetçiler de Atatürk’ün halkçılık-devletçilik modeliyle ‘demokratik Türkçülük’ çizgisinde mücadele etmiş!

Ya bugün!

CHP’nin kitapçığındaki bu karikatür “2010 referandumuyla ele geçirilen yargıyı” anlatıyor.

Atatürk’le kavga etmeyin!


Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD, yaptırı­mın neyse geç kalma yap” cümlesini kuruyor...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, üç açıklamasının ikisinde ABD’yi hedef alıyor...

İktidara yakın medyada, ‘emperyalistler’ vurgusun­dan geçilmiyor!

Ancak...

15 Temmuz’un arkasın­da Amerika’nın olduğunu görmek istemeyen, ‘Kema­lizm bitti’ fikrinin ideologla­rını anlayamayan ve hâlâ “Atatürk’e vurmanın dayanılmaz hafifliği­ni” yaşayan önemli bir kesim var!

Örneğin...

19 Mayıs, 30 Ağus­tos, 29 Ekim’i genel­gelerle ‘çelenk’ anma­sına mahkum etmek isteyen, pandemiyi bahane eden, daha üç gün önce İstanbul Aksa­ray’da, İzmir ve Kon­ya’da Suriyeli eylemini görmeyen gözler var!

Ve...

Meselenin Fetullahçılık olmadığını, meselenin bu örgütle ideolojik mücadele etmenin ol­duğunu anlayamayanlar her gün ekranlarda ahkam kesiyor! CHP’nin Temmuz 2020’de bastırdığı “21 soruda siyasi ayak’ kitabını 3 ay sonra top­latmak için harekete geçenlerin bilinenlerle neden yüzleşmediği de işin garip yanı!

Yüzleşmek gerekiyor...

Baş düşman kim?


Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin, 23 Ekim günü, “21 SORUDA FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI” kitabını toplatma kararını okurken şaşırıyo­rum: “... Farklı seçmen kitlesi bulunan iki ayrı partinin temsilcilerini ve seçmenlerini kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama... Bu yüzden toplatılmasına...”

Çok ilginç değil mi?

Siz... Size yakın genç bir gazeteciye, 2018’de, ‘Yö­nünü Şaşıran Ok: FETÖ, Kılıçdaroğlu ve arkadaşları’ kitabını yaz­dıracaksınız... Bu kitabı her platformda dağıtıp, övecek­siniz... İzmir’de fotoğraf­larla sergi açıp, CHP’nin örgütle olan bağını anla­tacaksınız... Ve bunun adı fikir özgürlüğü olacak... Ama... Sizin aleyhinizde, bir kitap yazılacak ve siz kitabı toplatacaksınız...

SONUÇ: İktidar, baş düşmanın Amerika olduğu­nu net bir şekilde görme­diği sürece Enver Altaylı ve onun çizgisindekiler­le hesaplaşamaz! Kork­mayın, yüzleşin!