İki fotoğrafa bakın: ABD, PKK ve Barzani




Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine, Haftanin’e hava ve karadan yaptığı operasyonun neden önemli olduğu... Dün emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’nın dediği gibi, “Barzani-PKK koridoruna darbe vuruluyor” cümlesinin ne anlama geldiği iki fotoğraf karesiyle netleşti.

2 Haziran’da bu köşede yazmıştım:

“ABD destekli Kürdistan adım adım kuruluyor...”

Yazımı şu cümlelerle noktalamıştım:

“... Suriye’deki Barzani ve PKK/YPG, Suriye’de çatışan tarafların anayasa taslak çalışmaları için Cenevre sürecine katılma konularında ABD’nin de teşviki ile görüşmelerde önemli bir yol aldı.”

3 Haziran’da şu bilgileri vermiştim:

“Suriye’deki ABD üssünde PKK ile Barzani’nin anlaşması için kim/ler koordinatör oldu? Suriye Kürt Ulusal Konseyi (Barzani) ile PYD arasındaki doğrudan görüşmelerin ilki nisan ayı başında Haseke dışındaki bir ABD üssünde yapıldı. Görüşmede Suriye’deki uluslararası koalisyonun ABD’li özel danışmanı William Roebuck ve SDG komutanı Mazlum Abdi (PKK/YPG) de hazır bulundular.”

Ve “ABD destekli Kürdistan’ın” fotoğrafı ortaya çıktı!

Nasıl mı?


Harita peşinde


Terör örgütü PKK/PYD kontrolündeki Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ile PYD dışındaki gruplardan oluşan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) yani Mesut Barzani, ABD’nin arabuluculuğunda anlaşma imzaladı. Irak’ın kuzeyindeki ‘devletçik! benzeri bir yapının Suriye’de hayata geçme adımı olarak değerlendirilen anlaşmada ABD’nin Uluslararası Koalisyon’daki Danışmanı William Roebuck da yer aldı. Anlaşmada, ABD Başkanı Trump’ın sık sık adını andığı ve dostum dediği, Demokratik Suriye Güçleri Genel Komutanı PKK/YPG’li “Mazlum Kobani” de yer aldı.

“ABD, PKK’YI MEŞRULAŞTIRIYOR”

2011 yılında Tuğgeneral rütbesinden emekli olan Dr. Naim Babüroğlu da bu anlaşmayı şu cümlelerle değerlendirdi: “Suriye: ABD/Fransa’nın çabaları sonucu Suriye Kürt Ulusal Konseyi(ENKS) ile PYD/PKK Terör Örgütü öncülüğündeki Kürt Ulusal Birliği Partileri (29 grup) arasında uzlaşma sağlandı. ABD, PYD/PKK’yı meşrulaştırıyor. K.Irak gibi K.Suriye gerçekleşiyor. Ve bütünleşme ve yeni bir harita hedefi...”

Duhok Anlaşması


ABD Uluslararası Koalisyon Danışmanı William Roebuck, Rojava’daki Kürt siyasi güçler arasındaki uzlaşmanın ardından Irak Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani’nin rolüne vurgu yaparak teşekkür etti. Siyasi uzlaşmayla ilgili basın toplantısı düzenleyen Roebuck, ABD’nin bu adımın Suriye’deki Kürtler için güçlü bir temel olmasını umduğunu belirtti. Roebuck, “ABD hükümeti adına her iki tarafın bu görüşmelerdeki ilerlemeyle ilgili çabalarından memnuniyet duyuyoruz. Taraflar ön anlaşmaya vardılar. Görüşmelerde 2014 yılındaki Duhok Anlaşması esas alındı” dedi:  “General Mazlum’a (PKK/YPG’li) çabalarından ötürü teşekkür ediyorum. Sayın Mesut Barzani ve Sayın Neçirvan Barzani’ye Kürtlerin birliğiyle ilgili gösterdikleri çabalardan ötürü teşekkür ediyorum.”

SONUÇ: William Roebuck’un bahsettiği 2014 Duhok Anlaşması, Suriyeli Kürtler arasında ortak yönetim, ortak askeri güç ve siyasi birliği kurmak için yapılmıştı! Yani... Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye’de de PKK/YPG, Barzani ve diğer Kürt hareketleri birleşti...

Unutmadan ekleyelim: SÖZCÜ yazarı Soner Yalçın’ın 16 Haziran günlü “Bu yazdığım suç mu” yazısını da tekrar okuyun ve PKK içinde neler yaşandığına, kimlerin tasfiye edildiğine dikkat edin!


“Atatürk’ün kurduğu çiftliğe ‘millet bahçesi’ olur mu?”


Ali Ekber Yıldırım... Dünya Gazetesi’nde 30 yıldan beri gazetecilik yapıyor. Muhabir, haber müdürü ve İzmir Temsilcisi olarak çalıştı. Tarım konusunda uzmanlaştı ve 22 yıldır tarım yazıyor. Tarım, gıda, hayvancılık konularında ulusal ve yerel televizyonlarda sıklıkla görüşüne başvuruluyor. Ben de Yıldırım’ın “tarimdunyasi.net” adlı haber sitesini takip etmeye başladım...

Arşive girince...

Tarih 9 Haziran 2020...

Ali Ekber Yıldırım’ın yanıt aradığı soru şu:

“Atatürk’ün kurduğu çiftliğe ‘millet bahçesi’ olur mu?”

Gerçeği okumak çok keyifli:

“... Kendi parasıyla arazi satın alarak çiftçilik yapan ve tarımsal üretimde halkına örnek olmayı başarmış kaç lider var? Bildiğimiz kadarıyla Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası yok. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’nin değişik bölgelerinde kurduğu toplam 154 bin 729 dekar alana sahip çiftlikler var. En büyük olanı Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği. Yalova’da Millet Çiftliği ve Baltacı Çiftliği, Mersin Silifke’de Tekir ve Şövalye Çiftliği, Dörtyol’da Karabasan Çiftliği, Tarsus’ta Piloğlu Çiftliği... ‘Milli ekonominin temeli ziraattır’ diyen Atatürk, kurduğu bu çiftlikleri 1 Haziran 1937 yılında Hazine’ye bağışladı...”

Ve geliyoruz can alıcı yere:

Daha önce bazı bölümleri imara açılan Yalova’daki çiftliğin bir bölümü de şimdi ‘Millet Bahçesi’ yapılmak üzere yine tarımsal üretimin dışına çıkarılıyor. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nün kullandığı ve şimdi millet bahçesi kurulmak istenilen bu alan tarımsal araştırma, geliştirme çalışmalarında kullanılıyor.”

Yalova’da ‘Millet Bahçesi’ yapılacak tarım arazisi.

114 yeni çeşit geliştirildi


Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü müdürlüğü dahil çeşitli görevlerde 34 yıl çalışan Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Mehmet Emin Ergün Millet Çiftliği ve bu alanın önemi hakkında şu bilgileri veriyor: “... Meyve ve bağda 1.871, sebze ve mantarda 245 tip ve çeşit, süs bitkilerinde 1.588 takson ve çeşit olmak üzere toplam 3.704 çeşit, tip ve takson gen kaynaklarında muhafaza edilmekte. Çeşitli ıslah yöntemleriyle yeni çeşitler geliştirilmektedir. Melezleme ve seleksiyon çalışmaları sonucunda 67 meyve, 41 sebze ve 6 süs ve tıbbi bitki çeşidi olmak üzere toplam 114 yeni çeşit geliştirilerek üretime kazandırılmıştır.”

SONUÇ: Korona sonrası üretime dönmek gerekliliğine vurgu yapan iktidar Yalova konusunda kararını tekrar gözden geçirmeli!

Bitmedi...

Atatürk 1925’te görmüştü…


Tarım uzmanı Yıldırım’ın 20 Eylül 2017 tarihli yazısının başlığı: “Atatürk’ün vizyonunu ıskalayan Türkiye, hayvan ithalatına mahkum oldu...”

Okuyalım: “... Yıl 1925, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ülkeyi yeniden inşa etmek için, eğitimden sanata, tarımdan sanayiye her alanda önemli çalışmalar başlatıyor. Hedef, gelişmiş,uygar,bağımsız bir Türkiye yaratmak. Ekonomik bağımsızlık olmadan kazanılan zaferin, kurtuluşun, cumhuriyetin bir anlam ifade etmeyeceğini söylüyor. O dönemin ekonomisi, büyük oranda tarıma dayalı.”

HAYVANCILIK DIŞA BAĞIMLI

Ali Ekber Yıldırım şu bilgiyi paylaşmış: “... O yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak hayvancılıkta da çok önemli adımlar atılıyor. Islah edilmek üzere Macaristan’dan Simental ırkı sığır getiriliyor. Islah çalışmaları başlatılıyor. Ancak daha sonraki yıllarda bu çalışmalar durduruluyor. Atatürk’ün 1925’te büyük bir vizyoner olarak başlattığı ıslah çalışmaları devam ettirilmediği için, Türkiye, bugün milyarlarca dolar döviz ödeyerek hayvan ithal ediyor. Hayvancılığın her alanında dışa bağımlı bir ülke oldu.”

KENDİ IRKINI GELİŞTİRMEK

Ve geliyoruz şu çarpıcı tespite:

“... 1900’lü yılların başında başlayarak hayvancılıkta ırk ıslahı yapan ülkeler, hem kendi ihtiyacı olan hayvan ırklarına sahip oldular hem de bu ırkları ihraç ederek gelir elde ediyor. Atatürk’ün bunu görerek 1925’te başlattığı çalışmaları sürdüremeyen Türkiye ise, kendi ırklarını geliştirmek, ıslah yapmak yerine ithalat yapıyor. Bu çarkın tersine döndürülmesi gerekiyor.”