“Türkiye’de 13 aşı çalışması olması iyi mi? Değil. Seçip, birinin üzerinde çalışmak lazım. İlaç için de böyle. Oxford’dan bir hoca ‘Keşke başından bir ilaç seçip yoğunlaşsaydık’ dedi. Asıl mesele aşıyı ve ilacı bulmak değil bulduktan sonra uygun fiyatla halka ulaştırabilmek”


Prof. Yağız Üresin...  İstanbul Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Klinik Farmakoloji Bilim Dalı Başkanı. Hafta başında Çapa’da kendisini ziyaret ettim ve koronavirüs sürecini masaya yatırdık. Üresin’in ilk cümlesi şu oldu: “Vakalar artıyor, şiddeti de artıyor... Dünyada da böyle... Kontrollü biçimde kaygılı olmak şart. Yaz ayını kaygısız geçirdik ve tedbiri elden bıraktık. Kontrollü endişe tedbiri artırır. İkinci dalga başladı söylemleri doğru değil... Virüsteki  mutasyonla birlikte ikinci dalga olur. Böyle bir durum olmadı. Esas konu şu: Salgına karşı bizim davranışlarımız önemli.”

‘AŞIRI VE ASILSIZ BİLGİ’ VURGUSU

Prof. Yağız Üresin, ‘infodemi’ vurgusu yaptı: “İnfodemi... Aşırı ve asılsız bilgi veya haber, salgınının, toplumda korku ve paniğe yol açarak, esas salgının yönetimini zorlaştırması durumudur. Covid-19’un yayılma hızından daha fazla, hastalığa dair komplo teorisi ve yalan yanlış bilgiler yayılıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu durumu ‘infodemi’ olarak tanımlıyor. İnfodemi saldırısı önemli... Mart ayında DSÖ bu pandemiyle birlikte infodeminin de tehlikesine dikkat çekmişti. Virüsle ilgili doğru, yanlış, kanıtlanmış, kanıtlanmamış bilgiler havada uçuşuyor. Bilimsel anlamda da bilgi yağmuru var. İnsanlar da bu bilgi kirliliğinden dolayı daha umutsuz oldu ve tedbirlere uymamaya başladı.”

ORTA ŞİDDETLİ KONTROL ÖNEMLİ

Yağız Hoca, “İlkbaharda standart tedbirler alınınca virüsün yayılması engellendi. Maske, hijyen, mesafe... Sokağa yansıyınca olumlu sonuçlar alındı” dedi ve şöyle devam etti: “Ben ne aşırı iyimserim ne de aşırı kötümser. İyimser olduğum nokta şu: Orta şiddetli kontrol olursa... Maske kullanmak, mesafe vs... Yapılabilir önlemlerle bu salgın azalır. Karşılaştığımız şey kontrolsüzlüğün sonucu. Virüs bir şey yapmıyor. Aynı önlemleri alsak yine 15-20 gün içinde kontrol olur. Sokağa çıkma yasağı dışında diğer önlemler alınmalı.”

Prof. Dr. Yağız Üresin, koronavirüs ile ilgili aşı ve ilaç çalışmalarını Aytunç Erkin’e anlattı.


BİR İLAÇ VE AŞIDA YOĞUNLAŞMAK

Geliyoruz aşı ve ilaç konusuna... Yağız Üresin, “Tamam aşıyı buldun. Ama kendi halkına, uygun fiyatla ulaştırabilecek misin?” tespitinde bulundu: “Mesele aşıyı ve ilacı bulmak değil bulduktan sonra uygun fiyatla halka ulaştırmak mesele. Aşının ne kadar yaygınlaştırılacağını konuşuyorum. Türkiye’de 13 aşı çalışma olması iyi mi? Değil. Serbest piyasa, kapitalizm bu! Seçip, birisinin üzerinde çalışmak lazım. İlaç için de böyle. Oxford’dan bir hoca ‘Keşke başından bir ilaç seçseydik ve yoğunlaşsaydık’ dedi. Komünist olmak gerekiyor o zaman. Kapitalizm ise sadece kazanmak gerekiyor.”

“İsviçre’deki aşı çalışma grubuyla temastayız”


Yağız Üresin, aşı meselesini ve Türkiye’deki çalışmaları şöyle anlattı: “Önce aşının canlı dışında immün (bağışıklık) sistem parçalarında etkisine bakılıyor, sonra hayvanlarda etki ve güvenli olup olmadığının gösterilmesi gerekiyor. Türkiye’de üç çalışma bu aşamaya geldi. Bunlardan sonra Faz-1’de sağlıklı insanlarda aşının güvenliğine bakılıyor. Faz-2 küçük bir grup insanda yapılan çalışmaları kapsıyor. Faz-3 daha geniş kitleleri kapsar, klinik etkiler izlenir. Hedef grupta ve birden fazla ülkede yapılır. Daha sonra aşı ruhsat alır ve piyasaya çıkar. Bu aşamadan sonra da Faz-4 çalışmaları devam eder. Otorite görünümündeki insanların, ‘Ruslar kendi ülkelerinde denesin’, ‘Bu tür denemeler ancak Afrika ülkelerinde olur’ gibi açıklamaları olmuş. Bu yanlış. Türkiye klinik araştırma sisteminde hem mevzuat hem de etik kurullar açısından kişisel saptırmalar mümkün değildir. Elde yeterli veri varsa, bilimsel olarak hayvan deneylerinde olumlu sonuçlar gösterildiyse Türkiye’de Faz-3 çalışması yapılır. Biz de İstanbul Tıp Fakültesi olarak, İsviçre’deki aşı çalışma grubu ile temas halindeyiz. Hayvan deneyleri aşamasındalar, Faz-3 çalışmalarını Türkiye’de yapmak istiyoruz.”

Prof. Yağız Üresin

Salgından sonra ne yapmalı?


Prof. Yağız Üresin’in şu cümleleri çarpıcı: “Dünyada da ilacı sıfırdan geliştirmek söz konusu değil. Mevcut ilaçları yeniden konumlandıran ya da hücreyi hedefleyen yollar olabilir. Yepyeni bir ilaç için uzun bir klinik araştırma süresi gerekiyor. Bu, kısa sürede mümkün değil. Aşıda yurt dışı ile rekabet edip oradan önce geliştirme imkanı olmayabilir ama aşıyla ilgili alt yapı kurulmasını önemsiyorum. Salgından sonra da umarım ülkenin ihtiyaçlarına yönelik hedefli ve başarıya daha yakın çalışmalar olur ve onlar desteklenir.”