- Türkiye’nin kalbi İstanbul’da 7.5 büyüklüğündeki depremde binaların yüzde 22.6’sı yıkılacak


- Yolların yüzde 30’u kapanacak, içme suyu sıkıntısı yaşanacak. 120 milyar liralık kayıp olacak


- İstanbul’a toplam 32 milyon metrekarelik, 21 milyon kapasiteli 859 yeni toplanma alanı şart


- Devletin, 3 günlük süreyi kapsayan bir ‘Aile Afet Planı’ hazırlaması ve bilinçlendirmesi önemli


7.5 büyüklüğündeki yıkıcı bir deprem senaryosuna göre... İstanbul’da çok ağır ve ağır hasarlı bina sayısı 48 bin...

Orta ve daha üstü hasarlı bina 194 bin...

Yani... Binaların yüzde 22.6’sı yıkılacak, 25 milyon ton enkaz oluşacak…

Yolların yüzde 30’u kapanacak, 463 içme suyu noktası, bin 45 atık su noktası ve 355 doğal gaz noktası hasar görecek. Toplamda 120 milyar TL yapısal ve yapısal olmayan ekonomik kayıp yaşanacak.

Bu bilgiler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) ekim ayı oturumunda açıklandı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Deprem Seferberlik Planı” başlıklı açıklamasında çözüm önerilerini de sıraladı:

26 Eylül 2019’da yaşanan İstanbul depreminde bir caminin minaresi böyle yıkılmıştı.


“... Afet toplanma alanları en az 500 metrekare olan bir binaya en fazla 500 metre uzaklıkta olacak biçimde belirlenmiş ve afetten sonra 24 saat içinde kullanılacak olan alanlardır. Geçici barınma alanları ise kapasite ve olanakları çerçevesinde, kısa ve uzun süreli barınma çözümleridir. 3 bin metrekare ve üzerinde olması gereken bu alanlar kapasite ve olanaklarına göre 72 saatten 2 yıla kadar kullanılabilecek alanlar olarak ele alınmaktadır. İstanbul için toplam 32 milyon metrekarelik, 21 milyon kişi kapasiteli 859 yeni toplanma alanı hazırlıyoruz.”

Burada Elazığ’da yaşanan depremin ardından en önemli soru... Türkiye’nin kalbi İstanbul’un depreme hazır olup olmadığı!

AFET SONRASI İLK 72 SAATTE HERKES TEK BAŞINA KALACAK


Uzmanların değerlendirmesi ve resmi raporlara göre...

Türkiye’de 500’den fazla aktif fay var. Kuzey Anadolu Fayı, Marmara Denizi’nden geçiyor ve İstanbul için büyük bir tehlike yaratmakta...

Bu teknik bilgilerin ardından mevcut araştırmaların zayıf zeminler üzerinde yoğunlaşması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Okan Tüysüz’e kulak verelim: “Özellikle Avrupa yakası, Karadeniz kıyısı, Asya yakasının sahil kesiminde zayıf zeminler var. Deprem esnasında bunlar üzerinde zemin birikmesi, sıvılaşma, heyelan gibi tehlikelerin ortaya çıkması mümkün. Dolayısıyla özellikle zayıf zeminler üzerinde yoğunlaşacak mevcut araştırmaların daha detaylı hale getirilmesine yönelik çalışmalar yapılmasında yarar olduğu kanaatindeyim.”

Deprem anından ve sonrasında dar sokaklar tehlikeli olarak değerlendiriliyor.


İSTANBUL DEPREMİ YENİ YAŞANDI

26 Eylül 2019’da İstanbul’da yaşanan 5.8’lik depremin ardından…Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu çarpıcı uyarılarda bulunmuştu… Örneğin...“İstanbul’da gerçekleşen deprem sonrası toplanma alanları, iletişim ve ulaşım gibi konularda yaşanan problemler, oluşan panik ortamı bizleri endişeye düşürmüştür.”

Uzmanlar neden endişeli?

TMMOB’un açıklaması bu konuda aydınlatıcı: “... Bugün yaşanan ulaşım sorunu, deprem sonrasında yaşamı doğrudan etkileyen içeriğe bürünecektir. Mevcut durumda bile, küçük bir trafik sorununun neredeyse bütün kent trafiğini zincirleme etkilediği düşünülürse, deprem sonrası nasıl bir vehametle karşı karşıya kalacağımız daha net anlaşılacaktır.”

DEPREM TOPLANMA ALANLARI

“...Deprem toplanma alanı olarak gösterilen okul bahçelerinin, parkların, boş arazilerin toplanma alanı olarak belirlenmesinin, depremde yaşanması muhtemel kaotik ortamda, alana ulaşma problemlerinin yanı sıra, deprem sonrası olası yıkımlar sonucu kullanılamaz duruma gelebileceği de öngörülürse, bu alanların çoğunun gerçekçiliği bulunmamaktadır.

Ayrıca... 1999 depreminden sonra belirlenen bazı deprem toplanma alanları üzerinde bugün AVM, rezidans inşa edildiği de tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir.

Afet sonra kurtarma birimlerinin aynı anda herkese ulaşabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle afetlerde ilk 72 saat her birey kendi başınaymış gibi hazırlıklı olmalı.

3 günlük süreyi kapsayan bir ‘Aile Afet Planı’ hazırlamalıdır.

İstanbul halkı afet anında ve sonrasında yapılacaklarla ilgili kamu spotları veya yerel yönetimler aracılığıyla bilgilendirilmelidir.”

Askeri çadır, -12 derecede yaşamı kolaylaştırır


Askeri çadırlar...

Her türlü iklim-coğrafi şartlarda az sayıda personel ile kısa sürede kurulabilir...

Çelik iskeletli ya da hava destekli...

Ağır hava şartlarına karşı dayanıklı, depolanması pratik...Su geçirmez…ve alevin ilerlemesini engeller...

Hava girişi çadırların arka taraflarında yer alan hava giriş deliklerine körüklerin takılmasıyla sağlanıyor...

Yanma sonucunda oluşan atık gazlar ve ısıtılmış hava birbirleriyle karıştırılmadığı için çadırın içine sıcak hava girişi olabiliyor...

Askeri çadır ağır hava şartlarına dayanıklı


Neden bu bilgileri verdim? Anlatayım...

Sakarya Sapancalıyım...

17 Ağustos 1999’da yaşanan 7.4’lük depremden en çok etkilenen illerden biriydi Sakarya ve kendi adıma da çok sayıda dost kaybettim... Depremin olduğu günler yazın sonlarıydı ancak...

Sabaha doğru hava soğumaya başlıyordu… O büyük yıkımı hatırlayın...Yerle bir olmuş… Sakarya yoktu!

Aylarca çadırda yaşadı insanlar ve... Bu dönemin en önemli yardımı askeri çadırdı!

Unutmayın! Bugün de öyle... Eksi 12 derecede... Elazığ merkezli depremde hayatını kaybedenlere başsağlığı diliyorum...