✔ Yüksek refah düzeyine ulaşmak için bireysel girişimcilik serbest olmalı


 Ekonomide serbest piyasa söz sahibidir... İş bitiricilik sloganımızdır...


 1980’lerde iktidara gelen üç yönetici de bu politikaları savundu


 Koranavirüsle... Devletin ve sosyal adaletin önemi yeniden anlaşıldı


Ronald Reagan... 20 Ocak 1981’de ABD Devlet Başkanı oldu. 20 Ocak 1989’a kadar yönetimde kaldı.

Margaret Thatcher... 4 Mayıs 1979’da İngiltere Başbakanı oldu. 28 Kasım 1990’da görevini bıraktı.

Turgut Özal... 3 Aralık 1979- 22 Eylül 1980 arasında Başbakanlık Müşaviri, 20 Eylül 1980- 14 Temmuz 1982 arasında 12 Eylül yönetiminde Başbakan Yardımcısı (Ekonomiden sorumlu), 13 Aralık 1983’ten 9 Kasım 1989’a kadar Başbakan, 9 Kasım 1989’dan 17 Nisan 1993’e kadar da Cumhurbaşkanı...

Üç isim... Ortak zaman diliminde ülkelerini yöneten Reagan, Thatcher ve Özal’ın fikri kökenleri de ortaktı. 10 Nisan 1947’de, İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında, aralarında Friedrich Hayek, Ludvig Von Mises, Milton Friedman ve Karl Popper gibi isimlerin de olduğu 36 liberal ekonomist/tarihçi, Sovyet yayılmacılığına karşı ekonomik direnç noktaları oluşturmak için toplandı... Bu isimlerden, Mises, Hayek, Freidman ve Popper, 1970’lerde neo-liberalizmin fikir babaları oldu!

Turgut Özal ve Margaret Thatcher, aynı zaman diliminde yönetimdeydi. Fikirleri de ortaktı...


Yani... ABD, İngiltere ve Türkiye’yi yöneten kadroların, sosyal devleti nasıl yok ettiğini, hayatın her alanını piyasalaştırmak için neler yaptığını düşünürsek... Temelin, Mont Pelerin’de atıldığını tespit ederiz! Algıya bakalım: “Yüksek refah düzeyine ulaşmak için bireysel girişimcilik serbest olmalı... Mülkiyet hakları güvence altına alınmalı. Ekonomide devlet değil, serbest piyasa söz sahibidir.”

Peki ne oldu?

Türkiye, özelleştirmelerle yerli olan ne varsa yabancıya sattı. Yurt içi üretim azaldı. İthalat arttıkça da cari açık büyüdü. Dış borç da böylece sürdürülemez hale geldi. Borçla yürüyen ekonomiye dönüştü. İç ve dış kaynaklar inşaat ağırlıklı yatırımlara yöneltildi. Tüketim toplumu ortaya çıktı. Neydi Turgut Özal’ın sloganları: İş bitiricilik, orta direk ve çağ atlama... Bu arada... İşçi hakları törpülendi... Aynı İngiltere’deki gibi!

Bugün... Koronavirüsün tahribatını konuşuyoruz! Aslında mesele korona değil mesele Reagan-Thatcher-Özal anlayışının yani sözde özgürlükçü neoliberal politikaların iflası... Bugün de “Özal’ın takipçisi” olduklarını her fırsatta söyleyen AKP iktidarının hatta Ali Babacan’ın yeni süreci iyi tahlil etmeleri gerekiyor. O zaman gelin, Friedrich Hayek’in, Reagan iktidara geldikten sonra verdiği bir röportaja bakalım!

Hayek: Liberal bir diktatörü tercih ederim


1981 yılında bir Şili gazetesi olan El Mercurio ile yaptığı röportajda ‘özgürlükçü’ Hayek, Şili’de sosyalist Allande hükümetini deviren Pinochet darbesini şöyle savunuyor: (Ekonomist Can Madenci tarafından çevrilmiş) “Diktatörlük bir geçiş dönemi için zaruri bir sistem olabilir. Sizin de anlayacağınız üzere, bir diktatörün liberal yoldan yönetimde bulunması mümkündür.” Hayek şaşırtıcı fikerlerini şöyle sürdürüyor:

VARSA YOKSA LİBERALİZM

“Aynı şekilde, bir demokrasinin de liberalizmden tamamıyla yoksun olarak yönetimde bulunması mümkündür.  Şahsen ben, liberal bir diktatörü, liberalizmin olmadığı demokratik bir yönetime tercih ederim. Kişisel izlenimime göre – Güney Amerika için de geçerlidir bu – örneğin Şili’de, diktacı yönetimden liberal bir yönetime geçişe tanık olacağız. Bu geçiş dönemi boyunca belirli diktacı yetkilerin daimi olarak değil de, geçici bir düzenleme biçimi olarak muhafaza edilmeleri zorunlu olabilir.” Liberal Özal da darbeci Kenan Evren yönetiminde Başbakan Yardımcısı değil miydi? Devam edelim...

SENDİKALARA KAŞI SAVAŞ

Hayek, aynı röportajda Reagan için de “Ülke ekonomisini onarmanın tek yolu olarak, yapılacak en iyi şeyin serbest piyasayı esas almak olduğunu biliyor. Kendisi bunun farkında ve aynı zamanda çok iyi danışmanlar seçmiş durumda” tespitini yaparken Thatcher için de şu cümleleri kurmuş: “Devletin yetkilerini sınırlandırmaya yönelik ilk hareket Bayan Thatcher’dan geldi. Bugün de Bay Reagan tarafından takip ediliyor. Bayan Thatcher bu doğru yönde hareket ediyor. Fakat kendisi sendikalarla olan çetin bir savaşla karşı karşıya bulunuyor. Bana göre Bayan Thatcher İngiltere’nin tek umudu, ama sendikalara karşı savaşı kazanıp kazanamayacağını bilmiyorum.” Özgürlükçü Hayek işçi sınıfı için bakın ne diyor:

Neoliberal politikaların fikir babalarından Hayek, Reagan’a destek verdi.


BÜTÜN ÜMİTLER THATCHER'DA

“Eğer siyasi açıdan çok güçlü olan sendikalara karşı savaşı kaybedecek olursa, İngiltere’nin bir daha düzelme şansının olacağını sanmıyorum. Bütün ümitler Bayan Thatcher’ın başarılı olmasında yatıyor. Sendikaların belirli durumlarda şirketleri kapatmaya veya özgürce çalışmak arzusunda olan insanları engellemek için tahta kazıklardan hatlar çekmeye varan bu gözdağları, gücü bu biçimde kötüye kullanmaları, zengin Batı ülkelerinde asla müsaade edilmemesi gereken uygulamalardır.”