Gül, RAND’ın tartışılan raporundaki görüşleri savundu


 ABD’nin istediği ‘muhalefet’ görevine talip olduğunu ifade etti


 Gül ve arkadaşı Fehmi Koru siyaset sahnesine çıkıyorsa...


 Ergenekon ve SÖZCÜ kumpaslarındaki rollerini açıklamalılar!


Pentagon, ABD Ordusu, ABD Hava Kuvvetleri ve İç Güvenlik Bakanlığı’nın finanse ettiği düşünce kuruluşu RAND Corporation’un, 21 Ocak’ta yayımladığı, “Türkiye’nin Milliyetçi Eğilimi: ABD-Türkiye Stratejik İlişkileri ve ABD Ordusu” isimli raporun en çarpıcı bölümü:

“... Türkiye’de yaşayabilir bir muhalefet lideri ya da koalisyonunun ortaya çıkması durumunda Erdoğan ve AKP 2023’te iktidardan söküp atılabilir. Bu durumda Türkiye’den daha uzlaşmacı bir yaklaşım beklenebilir çünkü 2018’te parlamentoya seçilen üç muhalefet partisi de NATO ve AB ile ilişkilerin canlandırılmasına yönelik çağrılarda bulunuyorlar.”

Raporun bu kısmını değil de ‘Orta kademe subaylar rahatsız” cümlesi üzerinden politika geliştiren iktidara yakın bazı yazarlar ‘Avrasyacılar darbe yapacak’ paranoyasını bile köşelerine taşıdı! Ancak... Girişte yazdığımız “Türkiye’de yaşayabilir bir muhalefet lideri ya da koalisyonunun ortaya çıkması durumunda Erdoğan ve AKP 2023’te iktidardan söküp atılabilir” bölümü üzerinde durulmadı!



GÜL’ÜN BEYNİ: FEHMİ KORU

Neyse ki...  11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dün Karar Gazetesi’ne röportaj verdi ve RAND’ın ‘muhalefeti’ ortaya çıktı... Ne dedi Gül?

Örneğin... Rusya konusunda, “Son dönemlerdeki ilişkilerde bu açıdan biraz ölçü kaçtı. Özellikle askeri alandaki S-400 meselesi belki en kritik olanı. Çünkü nihayette Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün standartları, miğferinden tutun da hava kuvvetlerine, kara kuvvetlerine kadar her şeyi NATO standartlarında. Bu açıdan o konuda açıkçası doğru yapılmadığı kanaatindeyim” dedi. RAND’ın, “Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşmasından rahatsız olduğu” vurgusunun altını çizmiş oldu…

Yani... Gül ve ekibinin perde arkasından yönettiği Ali Babacan’ın kuracağı parti, rotasını şimdiden çizmiş oldu! Ki... Babacan’a fikir verdiğini de açıkça söyledi... Dolayısıyla Gül’ün ‘beyinlerinden’ Fehmi Koru’nun fikirlerinin yeni partiye şekil verdiğini öğrendik.

Çizgi belli... Açalım...

Ülkeyi Fetullah’la yöneten kimdi? Ergenekon ve SÖZCÜ Gazetesi kumpaslarında rolleri neydi?


Abdullah Gül dedi: “Türkiye’nin özgürlükçü bir yola girmesi gerekir. Salt güvenlikçi yol, sizi tedbir üzerine tedbir almaya mecbur eder. Bu nedenle hukuk ve adalet en önde gelir. Özellikle gazeteciler, basın yayın ve sivil toplum örgütleri ve siyasetçilerle ilgili bazı davalar var.”

İlginç değil mi? Sanki...



Abdullah Gül ve arkadaşları, 2002’den bu yana iktidarda değildi! Sanki Ergenekon ve benzeri süreçlerde rol almadılar!

Ülkeyi yıllarca “FETÖ’nün güvenlikçi politikalarıyla” yöneten kendisi değilmiş gibi konuşması garip değil mi? Bugün eleştirdiği ‘hukuk düzeninin bozulmasında’ rolü olduğunu unutmuşa benziyor! Daha da önemlisi... Yol arkadaşı Fehmi Koru’nun ‘operasyonel’ gazeteciliğinden de haberi yoktu galiba? Haberi olmaması mümkün mü? Değil! Neden?

Koru’nun, 21 Aralık 2015’te,   Habertürk’te “Gerçeği -yeniden- açıklıyorum” başlığıyla yayımlanan yazısından okuyalım:

“... İyi de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hitaben yazılan ‘mektup’  ile sonlanan girişim Pennsylvania’dan başlamadı ki... 17 Aralık’taki ilk saldırıdan itibaren yazdıklarım ve söylediklerim arşivde. Ertesi akşam (18 Aralık), Ankara’da, Çankaya Köşkü’nde, Cumhurbaşkanı Gül ile görüşürken, rahatsızlığını fark ettim. Çok kızgındı. Tapelerin sağlıklı olduğuna inanmıyor, bütün belirtiler aynı kaynağı işaret ettiği halde, Cemaat’in böyle bir fesadı yapmış olabileceğine akıl erdiremiyordu. Benim Pennsylvania’ya gitmem düşüncesi o görüşmede doğdu.” Yani... 17-25 Aralık sürecinde, Fetullah Gülen’in mektubunu getiren Koru’nun Gül’le görüşmesinin ardından bu kararı aldığını öğrenmiştik! O zaman...

Hoşgeldin Abdullah Gül ve Fehmi Koru diyelim ve ekleyelim:

2007’den bu yana rol aldığınız operasyonları anlatarak siyasete yeniden başlar mısınız?

Örneğin... Ergenekon ya da SÖZCÜ kumpasını anlatın...