22 Aralık 2017’de Türkiye-Rusya-İran Soçi’de anlaştı


Soçi mutabakatında Suriye’nin birliğine vurgu yapıldı


HTŞ başta olmak üzere cihatçıları bitirme kararı alındı


Ankara, bölge merkezli politikasını yeniden düzenlemeli


İktidarın son dönemde izlediği politikayı şu cümlelerle özetlemek mümkün: Çok katmanlı, çok mecralı, çok aktörlü politika...

Özellikle 15 Temmuz sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün ‘ABD destekli kalkışma’ içinde olduğu tespiti ve sonrasında Rusya ile yakınlaşan çizgi, Beştepe’nin yol haritasında değişikliğe neden oldu!



BEŞTEPE’DEKİ AMERİKA YANLILARI

Hatırlayın... Türkiye, yakın zamana kadar NATO’dan çıkmayı bile zaman zaman tartıştı. Amerika’nın bölgede devletçik kurma faaliyetine karşı net tavır aldı! Ancak... ‘Çok aktörlü’ politikayı yürütemedi! Çünkü...

Beştepe’de bir grup “Sadece ve sadece ABD ile yürüyelim” tezini sıkça işlemeye devam etti! Bu bazen dar koridorlarda bazen de gazete köşelerinde dile getirildi... Ve... 22 Aralık 2017’de Soçi’de yayımlanan bildiri, ‘birileri’ tarafından unutturuldu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Soçi’de gerçekleştirdikleri üçlü zirvenin ardından yayımladıkları bildiride şu ayrıntı önemliydi:

SURİYE’NİN BAĞIMSIZLIĞI-BİRLİĞİ

“... Devlet başkanları, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini teyit etmiş... Bahsi geçen gerginliği azaltma bölgelerinin tesis edilmesinin ve Suriye ihtilafının çözümüne yönelik hiçbir siyasi girişimin Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne hiçbir suretle halel getiremeyeceğini vurguladı.”

Peki ne oldu? Rusya’yla denge aramak ama ABD’yle pazarlıkları sürdürmek çizgisi sonuçta Soçi mutabakatıyla aynı paralellikte yürümedi!

Evet...

Türkiye ortak paydasında buluşmak doğru...

Ülke çıkarları için birlikte hareket etmek...

Davranış birliği sağlamak...

Özellikle Rusya olmak üzere dünya genelinde etkili her aktörle her türlü diplomasi ve diyalogu derinleştirmek de çok doğru...

Ancak...

SOÇİ: BAŞTA HTŞ OLMAK ÜZERE CİHATÇI ÖRGÜTLER ORTADAN KALDIRILMALIDIR


Soçi’deki bildirinin unutturulan bir bölümü daha var...

Bildiride İdlib’e ilişkin şu ifadeler yer aldı: “(Liderler) ‘Heyet Tahrir Şam’ (HTŞ) terör örgütünün bölge üzerindeki kontrolünü artırma girişimlerini reddederek bundan duydukları ciddi kaygıyı ifade etmişler... Bu girişimlerle etkin şekilde mücadele etmenin yanısıra İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki ihlallerin, 17 Eylül 2018 tarihli İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Muhtıra dahil, bölgeye ilişkin anlaşmaların tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesiyle azaltılmasını teminen somut adımlar atmak hususunda mutabık kalmışlardır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyid etmişlerdir.”



Gerçek şu: Suriye’de, ABD destekli PKK/YPG terör örgütü gerçeği var! İdlib’te yine perde arkasında ABD’nin desteklediği cihatçı HTŞ var...

Gözden kaçmasın...

29 Şubat’ta Milli Savunma Bakanlığı, Barış Pınarı bölgesinde (Fırat’ın doğusu/Suriye’nin kuzeyi) bomba yüklü olduğu tespit edilen su tankerinin imha edildiğini açıkladı. Yani... PKK/YPG saldırısı önlendi! 2 Mart’ta, Barış Pınarı bölgesi güneyine sızma girişiminde bulunan 32 PKK/YPG’li öldürüldü! ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un ‘patriot’ talebimize ‘hayır’ dediği açıklandı! 

5 Mart’ta yani yarın Rusya’da yapılacak Erdoğan-Putin zirvesinden mutlaka bir sonuç alınmalı.

Ankara ve Moskova, yeni bir Soçi mutabakatı oluşturmalı...