Aydın Engin diyor ki... Uğur Mumcu gazeteciliği tanımı bana bir şey ifade etmiyor


Mumcu: Bizde gazetecilik, köşende oturacaksın, çay içeceksin, yazacaksın demek


Mumcu: Gazetecilik haber demek. Doküman incelemek, zaman ayırmak demek


1 - Bir tartışma başladı... Sürecek...

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü olan 24 Ocak’ta Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle Mumcu’yu anma etkinliği gerçekleştireceğini duyurdu. Etkinliğe Uğur Mumcu’nun dünya görüşüne karşı görüşleriyle bilinen Aydın Engin ve Şebnem Korur Fincancı’nın çağrılması sosyal medyada tepkilere neden oldu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tepkiler üzerine etkinliği kendi salonlarında tek başına yapma kararı alırken, Kadıköy Belediyesi etkinlikten desteğini ve imzasını çekti.

Uğur Mumcu’yu 24 Ocak 1993’te suikast sonucu kaybettik.


Bize de arşivi açmak düştü...

CUMHURİYET EL DEĞİŞTİRDİ VE...

Tarih 11 Eylül 2018...

Eski Cumhuriyet yazarı Aydın Engin, Cumhuriyet’te yaşanan yönetim değişikliğinin ardından, Tunca Öğreten’in taz gazete için yönelttiği soruları yanıtladı. Çarpıcıydı...Soru şuydu: Değişimin ardından yeni yönetim bir açıklama yaptı ve Cumhuriyet ile özdeşleşmiş, 1993’te bombalı saldırıyla katledilen araştırmacı gazeteciyi işaret ederek bundan böyle ‘Uğur Mumcu gazeteciliği’ yapılacağını duyurdu. Araştırmacı gazeteciliğe dair sizin döneminizde yapılmayan neyi yapacaklar?

Aydın Engin’e göre Mumcu gazeteciliği diye bir şey yok.


Aydın Engin: Uğur Mumcu, benim iyi arkadaşımdı. Gazeteciliğe aynı gün başladık. Aramızda da ideolojik olarak her zaman dostça bir itiş kakış vardı. Rakı masasında bana “İşçileri kafaya takmışsın. Bir araba dolusu işçiyi bilinçlendireceğime, bir albay bilinçlendiririm, daha kestirme olur işler” diye takılırdı. Bu elbette bir espriydi, ama aynı zamanda bir bakış açısını da yansıtıyordu. Dolayısıyla arkadaşların ‘Uğur Mumcu gazeteciliği’ tanımı bana bir şey ifade etmiyor. Bu gazetede Mumcu gibi araştırmacı gazetecilik yapan pek çok insan oldu.

ANTİ EMPERYALİST OLMAK SUÇ!

Aydın Engin doğru söyledi...

Durduğu yerde kendisine göre haklı...

Eski Cumhuriyet yazarı Engin için, Kemalistler, Cumhuriyet’in bu yönetimi, anti-emparyalist olanlar “Ergenekoncu”... Hatta ‘faşist’...

Çünkü kendileri “sol’u temsil ediyor!

Gerçek böyle mi?

Ergenekon’un adı ‘Gladio’ diyenlerin adı: Liberal faşist


2 - Tarih 6 Şubat 2009...

Aydın Engin T24’teki yazısının başlığı “10 soruda Ergenekon”...

Engin çok açık konuşuyor...

“Ergenekon, bütün NATO ülkelerinde kurulmuş ve 1990’da tasfiye edilmiş genel olarak Gladio diye adlandırılan gizli ve yasadışı örgütlenmenin Türkiye kolu mu?” sorusuna hem evet hem de hayır diyor: “Evet çünkü: Ergenekon’un bir ayağı sahiden Türk Gladio’suna dayanıyor. Başlangıçta Genelkurmay’ın Seferberlik Tetkik Dairesi bünyesinde oluşturuldu. O sırada ayrı adı var mıydı bilinmiyor.

Tarık Akan... Silivri’de barikatları yıkan aydın


Hayır çünkü: Ergenekon’un bir ayağı Gladio. Öteki ayak ise Gladio’dan bağımsız, NATO’dan kıdemli, kökleri İttihat Terakki döneminin şiddete tapan ve kendini ve sadece kendini devletin asıl ve asli sahibi olarak gören güçten oluşuyor.”

Bitmedi...

“Bu saatten sonra Ergenekon davası karartılabilir mi?” sorusuna da şu cevabı veriyor: “Biz sahip çıkmazsak, yurttaş olarak böylesi eğilimlere derhal ve kararlılıkla karşı çıkmazsak öyle bir karartılır, öyle bir örtbas edilir ki... Boşuna mı ‘Yurttaşlık zor zenaat’ denmiş...”

Ancak...

O da “Yetmez ama Evetçi”ler gibi hayal kırıklığına uğradı!

5 Kasım 2014’te... “Balyoz davası Ergenekon davaları zincirinin bir halkası idi. Ergenekon da Türkiye Gladiosu’nun adı... Soruşturmalar başlayıp henüz ilk adımlar atıldığında, eli kana bulaşmışların cezalandırılabileceği bir fırsat olarak görmüştüm” demiş ve sonrasında hayal kırıklığını anlatmıştı.

Mesele Aydın Engin meselesi değil… Engin bir sembol! Kimin mi?

Kendilerini “özgürlükçü” ilan eden ancak kendi fikirlerinden başka fikirlere tahammül edemeyen “liberal faşizmin”simgesi...

Bu yazarlar gibi açık konuşalım: Ergenekon başta olmak üzere...

Kumpas davalarını “Gladio” yürüttü.

Medya ayağı da siyasi ayağı da uluslararası ayağı da vardı!

Bugün FETÖ karşıtı görünenlerin geçmişi herkesten daha kirli!

Liberal-sol ‘aydınların’ Fetullahçılara verdiği destek gün gibi ortada


3 - İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 739 sayfalık Ergenekon gerekçeli kararını okuyalım...

Gerekçeli karar sayfa 285: Ergenekon komplosunun en önemli ayaklarından birisini de liberaller ile olan ittifak oluşturur. Cemaat, liberallerin desteğini ve onların yönlendirilmelerini komplonun önemli bir unsuru olarak gördüğü için, ‘Taraf’ adında bir gazete kurmuş... Kendi medyalarında da liberal aydınlara yer açarak onların entelektüel birikimlerini kendi psikolojik harekatlarının bir parçası yapmıştır. Türkiye’de liberal demokrat kesimler farkında olmadan Cemaatin ideolojik etkisi altına girmişlerdir. Liberal aydınlar, Fetullahçılara, TSK’nın bastırılmasından sonra demokratik reformların gerçekleşeceğini sanarak bu desteği vermiştir.”

Gerekçeli karar sayfa 454… “Belli bir duruşu ve yayın ilkesi olmayan örgüt, elindeki mali kaynakları kullanarak veya aynı amaca hizmet eden medya kuruluşlarıyla ittifak yaparak diğer basın-yayın kuruluşlarına dilediğini yazdırmakta ve yayınlatmaktadır.

Mesela yıllarca bir kanalını ‘Ergenekon Terör Örgütü’ adıyla imal ettiği hayali bir örgütün yargılamalarına tahsis ederek beyin yıkamış ve kamuoyu desteği sağlamış iken, sonradan hükümete karşı kara propaganda için elindeki bütün medya organlarını kullanmıştır.”

Mumcu gazeteciliği

4 - 24 Ocak 1993’te suikast sonucu kaybettiğimiz Uğur Mumcu, BBC Türkçe stüdyolarında, Nuri Çolakoğlu ve Ayça Abakan’ın konuğu olmuştu.

Aralık 1984’te şöyle demişti:

“Doküman inceliyorum. Örneğin, bakın, bana gelirler siz bunları nereden buluyorsunuz, bu belgeleri? Bir kısmı da sen CIA ajanı mısın? KGB ajanı mısın ya da MİT ajanı mısın? Bunları nereden buluyorsun? Çok basit. Eğer bir dava dosyası çok ciddi okunursa bütün belgeler orada vardır. Benim kaçakçılık konusunda araştırmalarım son 20 yılın kaçakçılık dosyalarına dayanıyor. Yani bizde konulara genel yaklaşımlar geçerlidir. Üstün körü. Abdi İpekçi dosyasını ben 10 kez okudum, açığını yakalayabilmek için...

Yani zamanını ayırmak sorunu. Bizde gazetecilik, köşende oturacaksın, çayını içeceksin, yazını öyle yazacaksın.

Böyle anlaşılmış, oysa gazetecilik haber demek ve her gün yenilenen bir olay.

Gazeteci her gün kendisini yenilemezse gazetecilik yapamaz.”