EMİN ÇÖLAŞAN KARARINI BİR DE BÖYLE OKUYUN


Sanık SÖZCÜ yazarı Emin Çölaşan...

“FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan cezaya çarptırıldı: 3 yıl 6 ay 15 gün!

Neden?

Tarih 24 Aralık 2013...

Emin Çölaşan, “Bizim başaramadığımızı Fetullah’la ekibi başardı” başlıklı bir röportaj verdi. Röportajda, “Fethullah ekibinin, ‘Biz bu işin içinde yokuz’ demesine inanmam. Varlar ve iyi ki de varlar! Bizim başaramadığımızı onlar başardı! Biz biliyorduk ama belgeler elimizde değildi. Onlar, devleti ele geçirmiş olmanın avantajını kullandı” dedi...

Yani... Çölaşan, 17-25 Aralık’ta yapılan operasyonun ‘cemaat’ tarafından yapıldığını söyledi ve devleti ele geçirdikleri için de dosyalara ulaşmanın avantajını kullandıklarını ifade etti!



Soru şu: Fetullah devleti ele geçirmedi mi? İktidar kendi canavarını yaratmadı mı? Sonucunda da Ergenekon’la başlayan süreç iktidara uzanmadı mı?

Yani...

Yıllarca Fetullah’la kavga etmiş, mücadele etmiş, deşifre etmiş usta gazeteci durum tespiti yapmış!

Bu belgelere bir gazeteci olarak Çölaşan ulaşsa yazacaktı, kitap dahi yapabilirdi!

Ancak bu röportaj, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme” suçuna dönüştürüldü...

13 Ekim’de de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi, dosya üzerinden verdiği kararda, yerel mahkemenin kararını, “Kararda usul ve esasa ilişkin herhangi bir hukuksuzluk” bulunmadığını gerekçe göstererek sanıkların İstinaf başvurularını oy birliği ile esastan reddetti...

Şimdi dosya Yargıtay’da...

Ancak... 2013’te verilen bu röportajın ardından 2014’te de çarpıcı bir gelişme yaşandı...

İki taraf da özür dilesin!


Tarih 18 Aralık 2014...

SÖZCÜ yazarı Emin Çölaşan’ın yazısının başlığı: “İki taraf da özür dilesin...”

Çölaşan yazısında şu cümleleri kurdu:

“... Tayyipgilleri devletin gücünü kullanıyor, cemaat de geri adım atmıyordu... Tayyipgiller’in özrü şöyle olmalıdır: ‘... Ergenekon, Balyoz gibi davaları onların kadrolarına açtırdık, en büyük hukuksuzluğu onların desteği ile sergiledik... Devletin böyle cemaatlerle falan aynı yatağa girmesi yanlışmış... Pişmanız... Bu hıyarlığımız nedeniyle Türk ve dünya kamuoyundan özür dileriz...’ Ve cemaat bir açıklama yapıp özür dilemelidir: ‘... Hatalarımız, çelişkilerimiz, elimizdeki medyanın yaptığı yayınlar nedeniyle zarar verdiğimiz, geçmişte tutuklattığımız, hukuksuzluklara alkış tuttuğumuz dönemler için herkesten özür diliyoruz.’ O yürek Tayyipgiller ve cemaatte var mı? Yok? Hiçbir zaman olmadı ve bundan sonra da olmayacak...”

Tespit yapan bu yazının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurdu ve Çölaşan hakkında hakaret suçlamasıyla dava açıldı. Mahkeme, 14 Haziran 2016’da Emin Çölaşan’ı suçlu buldu ve 1 yıl 2 ay hapis cezası verdi!

Tarih 21 Eylül 2020...


Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Emin Çölaşan’a verilen cezayı bozdu ve şu kararı verdi: “... Sanık tarafından yazılan köşe yazısının bir bütün halinde değerlendirilmesinde, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsına yönelik olmayıp, hükümet ve parti politikalarının eleştirilmesi amacıyla sarf edilen kaba ve sert ifadelerin kullanılmış olması karşısında Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları oluşmayacağından... Sanığın beraatına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması... Kararın bozulmasına...”

Kararı cümle cümle okuyalım...

Cımbızla cümle çekmeyin!


Yargıtay 16. Ceza Dairesi diyor ki...

1)   “Köşe yazısının bütün halinde değerlendirilmesinde...”

Yani: Cımbızla çekmeyin, tamamını okuyun!

2)   “Hükümet ve parti politikalarını sert eleştiri yapılmıştır...”

Yani: AKP-cemaat ortaklık kurdu demek parti politikalarını eleştirmektir. 

SONUÇ: Emin Çölaşan’ın, 2013’te, “FETÖ’ye yardım” suçundan aldığı cezaya neden olan röportajının tamamını okuduğunuzda da yani bütünü değerlendirdiğinizde ‘durum tespiti’ var! Kimseyi övmek ve desteklemek yok!

SONUÇ: Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bu kararı aslında emsal ve hukukun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor!