Elazığ depremi, Çin’den dünyaya yayılan virüs tehdidi, Kızılay üzerinden yapılan bağış yolsuzluğu, yüksek zamlar derken; her yönüyle ağır bir haber gündemi içindeyiz.

Böyle bir gündem içinde bazı önemli gelişmelerin gözden kaçmaması gerekiyor.

Turizm Tesisleri Yönetmeliği’ne geçtiğimiz hafa Danıştay’dan gelen yürütmeyi durdurma kararı, böyle bir gelişme. Dört ve beş yıldızlı oteller ile tatil köyleri için özel düzenleme yapılan yönetmeliğin yürütmesini Danıştay 6. Daire durdurdu. Hem de oybirliğiyle.

TMMOB Mimarlar Odası’nca açılan davada, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın böyle bir yönetmelik çıkarma yetkisinin olmadığı belirtilmişti. Neden mi? Çünkü yönetmelik özünde bakanlıktan belge almış dört ve beş yıldızlı oteller ile tatil köylerinin yapılaşma haklarını arttırmayı, kıyı alanlarını kamu aleyhine özel kullanımlara açmayı amaçlıyordu.

SAHİLLER BİZİMDİR

Ama bu amaç, kamu yararınaymış görünümlü ve dolambaçlı bir ifadenin arkasına gizlenmişti. Bu yanıyla iktidara yakın duran hatta belki iktidarın içindeki turizm yatırımcılarına rant sağlayacak bu ifade ise şuydu:

“Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm bölgeleri ile turizm merkezleri içinde imar planları ile turizme ayrılan yerlerdeki taşınmazların üzerinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli turizm tesislerinin yüksek nitelikli hale getirilmesi için bu tesislerin plan, fen, sağlık ve sürdürülebilir çevre şartlarına uygun yapı ve yapılaşma koşulları ile projelendirilmelerine ilişkin usul ve esasları belirlemek.”

Oysa sahiller hepimizindir biliyorsunuz. Anayasa gereği.

Danıştay davadaki bu itirazı haklı gördü ve Bakanlığın yetkili olmadığı halde yönetmelik çıkarmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmeyi durdurdu. Kararda yönetmeliklerin kanuna aykırı olmaması gerektiği de vurgulanıyor ve kanunun düzenlemediği bir alanda yönetmelik çıkarılamayacağının altı çiziliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilen yetkinin, “plan yapmak, yaptırmak, resen onaylamak ve tadil etmekle sınırlı olduğunun da”...

Avrasya Tüneli’ne zam olması gerekendir


Avrasya Tüneli Yap-İşlet-Devret modeli ile yaptırılmadı mı?

AKP iktidarı bu projeyle böbürlenmedi mi?

Milletvekilleri sözleşmeyi görmek istediklerinde Bakanlık “ticari sır” diye geri çevirmedi mi?



Bütün Kamu Özel İşbirliği sözleşmelerinde tarifelerin ABD Doları ya da Euro üzerinden belirlendiğini bilmiyor muyuz?

Avrasya Tüneli’ndeki geçiş ücretinin, ATAŞ A.Ş ile imzalanan sözleşmeye otomobil başına 4, minibüs başına 6 dolar olarak konulduğunu kaç kez yazdık, siz de kaç kez okumadınız mı?

Bu da 24 ve 36 TL etmiyor mu?

Şunu demek istiyorum: Avrasya Tüneli için devletle şirket arasındaki sözleşmeye göre, aslında normal olmayan, kura göre düşük kalan tarifenin uzun sürmesiydi. İktidar, seçmeninin gözünü boyamak için kur artışını yansıtmıyor gibi görünüyor ama aradaki farkı -gizlediği sözleşme gereği- şirkete zaten ödüyordu.

Belli ki iktidar, bu göz boyamayı sürdüremeyecek bir noktaya gelmiş ve kur artışının tamamını vatandaşa yansıtmaya karar vermiş.

Olan biten budur.

Bu ise yapılan zammın aslında TL’deki gerçek değer kaybını, satın alma gücündeki düşüşü yansıttığı anlamına gelmektedir. 

Varlık Fonu Akmerkez’den taşındı


Türkiye Varlık Fonu A.Ş. (TVF) Akmerkez’den çıkmış. Ortaköy Muallim Naci Caddesi’ndeki Vakıfbank Apartmanı No:22’ye taşınmış. Boğaz manzaralı bu yeni adres, Vakıfbank’ın Bireysel Emeklilik Genel Müdürlüğü Binası’ydı. TVF’nin taşınma kararı 16 Ocak 2020 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlandı. İlk kurulduğu Kasım 2016’da Borsa İstanbul’un İstinye’deki yerleşkesinde adres gösteren TVF, yaklaşık üç yıl önce bağımsız bölüm kiraları o dönem 35-38 bin dolar arasında değişen Akmerkez E Kule’ye taşınmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Varlık Fonu’nun başına kendisini getirmesinden bu yana, önemli toplantılar Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılıyor.

Bu arada TVF’ye dair Ticaret Sicil’deki kararlardan diğeri de yeni atanan temsilcilere dair. İmzaya yetkili Genel Müdür yardımcısı olarak atanan Ömer Demirhan’ın, TVF Başkanvekili, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın danışmanı olduğunu, kısa bir süre önce de JCR Eurasia’nın başkanvekilliğine de seçildiğini anımsatalım.