Covid 19 günlerini bir türlü geride bırakamıyoruz. Aksine gün be gün daha da yakında
hissediyoruz.
Bilinçli ve şuurlu olanlar gittikçe daha da çok endişelenirken cahiller ve
vurdumduymazlar, ki bu bölüm ülkemizdeki nüfusun çoğunluğunu oluşturuyor, gittikçe daha
bir rehavete kapılıp ‘‘Bir şey olmaz canım, nasılsa herkes ölmüyor’’ diyorlar.
İşte bu yüzden kontrol altında tutulabilecek durum gün geçtikçe kontrolden çıkıp
daha da yaygın ve tehlikeli hale geliyor.
Bir yanda ekonomi, bir yanda sağlık; yetkililer neresinden tutsun bilemiyorlar.
Ne yapacağız bu vurdum duymazları?
Düşünün, bazıları etrafında beraber çalıştığı veya yaşadığı kişiler Covid pozitif çıktığı
halde ‘‘Ben iyi hissediyorum, bir şeyim yok’’ diye ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar.
Hatta kendilerine test yaptırıp, sonucu beklemeden etrafta dolaşıp, sosyalleşenler
var.
Bunca televizyon programı, yazılı basın uyarılarına rağmen hâlâ bu hastalığı
görmezden gelip, hafife alanlar için ne söylemek gerekiyor bilemiyorum…
Bazı insanlar bu hastalığı farkında olmadan, hastalandığını bile bilmeden geçiriyorlar
ve bu kişiler kendilerinde bir belirti olmadığından veya hafif semptomları
önemsemediklerinden diğer insanlara bulaştırıp hastalığın yayılmasına neden oluyorlar.
Oysa iş çok ciddi.
Sadece ülkemiz değil, bütün dünya bu illetin pençesinde.
Avrupa’da İspanya, Çekya, Fransa, İngiltere, Avusturya ve Portekiz’de hızla yükselen
vaka artışı karşısında yeni tedbirler alınıp, halka sokağa çıkma yasağı dahil birçok yasaklar
getirildi.
Dünya çapında Corona virüslü hasta sayısı 47 milyonu geçti. Bugüne kadar 1 milyon
215 bin kişi bu hastalıktan hayatını kaybetti. Türkiye’deki rakamlar gün be gün kat be kat
artıyor.
Bu işin ciddiyetini kavramamız için daha ne gerekiyor?
Sevgi, saygı göstergesi olarak kullandığımız öpüşmeler, sarılmalar; ‘‘Bende hastalık
yok, bir şey olmaz’’ gibi düşünceler, ifadeler artık bir an önce rafa kalkmalı!
Maalesef böyle davranışlardan ve cahillikten bir şeyler oluyor! Hem de çok ciddi
şeyler oluyor! Size olmasa bile yanınızdakilere oluyor! Sıra sevdiklerinize de gelebilir! Aman
dikkat!

***

Gidip, gezdiğim yerlerde tasvip etmediğim şeyleri eleştirdiğim gibi iyi şeyleri de
paylaşmam gerektiğini düşünüyorum.
Malum şu günlerde en çok konuştuğumuz konu sağlık. Biz de iki yakın arkadaşımla
birlikte şehrin kalabalığından kaçıp, sağlıklı güzel bir hafta sonu geçirmek üzere Kaz
Dağları’na gidelim dedik.
Ülkemizin Akciğeri konumunda olan Kaz Dağları’nın en önemli özelliği Alp
Dağları’ndan sonra oksijenin en bol olduğu yer olması.
Maalesef Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi, Kaz Dağları da özellikle altın
madenciliği projelerinin tehdidi altında.
Özenle sahip çıkmamız gereken değerlerin farkına onları kaybettikten sonra varacağız
ama her zamanki gibi çok geç olacak.
Neyse, maceraperest bir ruhla nerede kalacağımıza karar vermeden yola çıktık…
Balıkesir, Güre’de şansımıza çok güzel termal bir otel bulduk.
Adını Kaz Dağları’nın yüksekliğinden almış; Otel 1774.

Bu pandemi döneminde hijyen ve temizlik konularında son derece titiz davranan,
tertemiz bir yer. Ayrıca güler yüzlü hizmet insanı evindeymiş gibi hissettiriyor.
Böyle iyi ve özenli işletmeleri görünce ‘‘Bizde de işini layığıyla yapanlar var’’ diye
ülkem adına çok mutlu oluyorum.
Gönül rahatlığıyla tam üç gün salgından, stresten uzak vakit geçirdik. Yolunuz Kaz
Dağları civarına düşerse Zeus Altarı’na da uğramayı unutmayın.