Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Dağlık Karabağ’da düştüğü yeni durumu en iyi anlatan deyim bu olsa gerek: “Ava giderken avlanmak”.

Neden böyle düşündüğümü aktarmadan önce biraz Dağlık Karabağ’ı anlatmak isterim.

Biliyorsunuz, Dağlık Karabağ, Azerbaycan toprağıdır ve Sovyetler Birliği (SSCB) dağılırken oldu bitti ile Ermenistan tarafından işgal edilmişti. Askeri çatışmaların yaşandığı o yıllarda Hocalı gibi kentlerde büyük katliamlara imza atılmış ve peşi sıra 1992’de Ermenistan’ın dahi resmi olarak tanıyamadığı sahte bir Dağlık Karabağ Cumhuriyeti kurulmuştu.

SSCB döneminde bölge Nagorno Karabağ (Nagorno Rusça’da “dağlık” anlamına geliyor) olarak anıldığı için uluslararası arenada da Dağlık Karabağ olarak biliniyor. Ermenistan ise hakim nüfusun Ermeni olduğunu gerekçe göstererek bölgeyi antik ismi olan Artsakh ile anmayı tercih ediyor. Aralarında Hocalı ve Şuşa gibi Azeri şehirlerinin bulunduğu yedi reyon olan bölge ile Ermenistan arasındaki Laçin Koridoru da Ermeni ayrılıkçıların kontrolü altında bulunuyor.

Azerbaycan ve Ermenistan’ın yanı sıra eş başkanlar ABD, Rusya, Fransa ile birlikte Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda, İsveç, Finlandiya, Beyaz Rusya ve Türkiye’nin üye olduğu Minsk Grubu, 20 yılı aşkın bir süredir çözüm için uğraşıyor. Buna karşın grup sorunu “dondurmanın” ötesine geçemedi.

★★★

1994’teki büyük ateşkesten beri çözülemeyen Dağlık Karabağ meselesi, zaman zaman sınır çatışmalarıyla kendisini hatırlatıyor. Ermenistan ordusunun 2016’daki saldırısından bu yana bölgede irili ufaklı çatışmalar oluyordu ve bölge diken üzerindeydi. Üç gün önce Ermenistan ordusu yeni ve öncekilere göre daha geniş çaplı bir saldırı başlattı.

Azerbaycan ordusu o saldırıyı püskürtmekle kalmadı, işgal altındaki yedi köy ile birlikte stratejik bazı alanları yeniden kontrol altına almayı başardı.

Dağlık Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan en önemli oto yolun üzerinde bulunan yaklaşık 4 bin metre rakımlı Murovdağ’ın Azerbaycan ordusunun eline geçmesi, Azerbaycan için 1992’den beri en önemli kazanımlardan biri oldu.

Önümüzdeki günlerde, Rusya Ermenistan yanında askeri olarak sahaya inmezse, BM Güvenlik Konseyi, Azerbaycan aleyhine yaptırım içeren bir karar almazsa, Azerbaycan ordusunun ilerlemeyi sürdürmesi, kritik bazı kentleri geri alması işten bile değil.

★★★

Peki Rusya’nın üç gündür sahaya inmemesi, çatışmaları yakından takip ettiklerini açıklamakla, taraflara çatışmaların durdurma çağrısı yapmakla yetinmesi ne anlama geliyor?

Hem Türk, hem Azerbaycanlı, hem Batılı diplomatlarla görüştüm.

Genel olarak, Rusya’nın Batıya göz kırpan ve Moskova’dan uzaklaşan Ermenistan hükümetini cezalandırmak için bir süre “izleyici” olarak kalacağı beklentisi hakim.

Ermenistan’ın eski Sovyet Cumhuriyetlerinin bulunduğu Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nde de Rusya’dan beklediği desteği bulamadığı, gelen haberler arasında.

O nedenle Azerbaycan’ın gelecek günlerde alabileceği kadar yerleşim yerini geri almasının “en akılcı seçenek” olduğu dile getiriliyor.

Bir kaynağım, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de bu süre zarfında “çatışmaları durdurun” diye kendisini arayan Angela Merkel gibi batılı liderlere “Ya Ermenistan’ı işgal ettiği topraklardan çekilmeye ikna edin ya da bizi Ermenistan’la baş başa bırakın” karşılığını verdiğini aktardı.

★★★

Bir Azerbaycanlı kaynağım, Türkiye’de yanlış konuşulan bazı konulara dikkat çekti. Son olarak onları aktarayım:

- Türkiye’nin Azerbaycan’a Suriyeli savaşçı göndermesi meselesi: Azerbaycan’ın en büyük korkusu radikal islam. Bakü yönetimi Suriye’de savaşmaya giden radikal İslamcı vatandaşlarını ve onların eşlerini dahi geri kabul etmedi. Böyle yaklaşan bir yönetim, kendisi için savaşacak olsalar dahi radikal İslamcıları topraklarına sokmaz. Zaten, Azerbaycan’ın asker sorunu yok.

- Rusya’nın her daim Ermenistan’ın yanında olması meselesi: Son dönemde durum değişti. Rusya, Ermenistan’a silah göndermekle, destek olmakla beraber, Azerbaycan’la ilişkilerini geliştirdi. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, Azerbaycanlıların Rusya’daki yatırımları çok arttı. Büyük silah anlaşmaları yapıldı. Azerbaycan’ın Gürcistan ve Ermenistan’ın aksine NATO ve AB konusundaki mesafeli tavrı da Rusya’yı memnun ediyor.

- Türkiye’nin silah gönderdiği meselesi: Türkiye, Azerbaycan’a her zaman askeri destek veriyor. Son olarak 30 milyon dolarlık hibe yerine SİHA’lar teslim edildi. Ancak, Azerbaycan ordusunun asıl silah tedarikçisi Rusya ve İsrail’dir. Türkiye iki ülkeden sonra üçüncü sıradadır. Azerbaycan ordusunun kullandığı İHA ve SİHA’ların çoğu İsrail’den alındı.

Konjonktür ve koşullar böyle.

Yaşananlar, Ermenistan’ın bu kez ava giderken avlandığını gösteriyor.